9. BÖLÜM: Gerçek Yalanlar 2

457 85 1
                                    

"Neden büyükbaba? Artık yeteri kadar büyümedim mi? Güçlü değil miyim?"

"Büyüdün, güçlüsün ama kişiliğin yeteri kadar olgunlaşmadı, küçük sincabım."

Büyümüştü, ağabeylerinin eski kıyafetleri artık zar zor gelişmeye başlayan bedenini saklıyordu. Güç elleri ise yeterliliğin üzerindeydi. Ne vardı kişiliğinde, anlamıyordu Aysera. Göğüslerini küçültsün, erkek göğsü gibi görünsün diye artık koca paçavralarla sarmaya başlamıştı bedenini. Çok rahatsız ediciydi, bazen canını acıtıyordu. Üstelik yaz ayında artan sıcaklık durumunu daha da zorlaştırıyordu. Her şey zordu, kişiliği olgun değildi... Melodi anne kadın olmak zor, derdi. Ama asıl zor olan Varis olmaktı. Kimliğini saklamak zorunda bırakılan Varis olmaktı.

"Kişiliğimde oturmayan şey nedir büyükbaba? Nedir eksiğim?" diye sordu bu kez.

Declan Doyle gülümsedi. "Kim olduğunu unutmandır eksiğin. Sen hiçbir zaman tek bir yere ait olmayacaksın. Hem hepsine ait olacaksın hem de hiçbirine. Ona göre yaşayacak, ona göre davranacaksın Varis."

Aysera'nın kaşları istemsizce çatıldı. "Zaten öyle yapmıyor muyum büyükbaba?" diye itiraz etti.

Büyük Usta Declan Doyle başını iki yana salladı. "Henüz değil, bunu henüz öğrenmedin. Ve bunu sana öğretecek olan de ben değilim, yaşamın kendisi öğretecek sana." Diye cevap verdikten sonra çayını sakince yudumladı. Fincanı masanın üzerine bırakırken, "Şunu unutma Aysera: Yaşamın kendisi acımasız bir eğitmendir. Ama verdiği eğitim en iyisidir" diye ekledi. Aysera'nın aklının karıştığını ifadesinden anlayan Büyük Usta gülümsedi. "Bazı şeyleri deneyimleyerek öğreneceksin. O yüzden kişiliğin olgunlaşmadı. Bir gün Varis değil Büyük Usta olacaksın, bu sorumluluğu tamamıyla özümsemen gerekiyor."

Ne yani yıllardır bunu yapmıyor muydu zaten? Hayal kırıklığıyla sarsıldı. Yaşıtları gibi olmak istiyordu artık. Tamam, Royan ağabeyin anlattığı hikâyelerdeki gibi aşk peşinde koşmak değildi niyeti. Kimseden saklanmak zorunda kalmak istemiyordu. Tamam, arada azcık kibri önüne geçiyordu. Ama normal değil miydi? Kimseye büyüklük taslamıyor, ezmiyordu lakin Varis olduğu için azcık da olsa kibirlenemez miydi? Olgunlaşmamıştı henüz, olgun... Aniden başını kaldırdı. Büyük Usta'nın anlatmak istediğini şimdi anlamıştı.

"Anladım büyükbaba" dedi bu kez sakince. Ama yine de soru sormadan edemedi: "Ne zaman olacak peki?"

Büyük Usta sakalını düzeltirken yakalandığı soru karşısında kahkaha attı. Gençler amma da aceleciydi. "Merak etme, zamanı geldiğinde bunu sana kalbin fısıldayacaktır küçük sincabım."

İşte şimdi ne demek istediğini anlamıştı Aysera. Çoğu zaman kalbini dinleyerek hareket ederdi. Ama büyükbabası aklıyla da hareket etmesini isterdi. Ama en iyi çözümü kalbini dinleyip aklından onay aldığında bulurdu. İçinde bulunduğu durum da onlardan biri olmalıydı. Büyükbabasını dinleyecek aceleci olmayacaktı.

Büyükbabasının haklılığını düşünmeye devam ederken ansızın "Alazkış'ın nazik davetini geri çevirmeyeceğiz. Ama beni orada sen temsil edeceksin," sözleriyle afalladı.

Az daha tükürüğü boğazına kaçacaktı. Öksürmeye başladı Büyük Usta sırıtırken. Sakinleştiğinde yaşaran gözlerini sildikten sonra "Ama garip olmaz mı? Eşleşme ritüeline katılmak için yaşım uygun değil ve buna rağmen seni orada temsil edeceğim." Diye cevap verdi. Büyükbabasının aklından neler geçiyordu acaba?

Büyük Usta alaycı gülümsemeyle "Doğru ya yelpaze varken silaha ihtiyacım yok, demiştin" dedi. Aysera utançla başını eğdi. Bunun üzerine Büyük Usta devam etti: "Sevgili torunum, silah sadece yok etmek için var olmamıştır. Silahın esiri olursan, yok edici olursun. Silaha efendinin kim olduğunu gösterirsen, kurtarıcı olmak sana bağlıdır. Silah senin elindeyse ne olmak istediğine yalnızca sen karar verebilirsin."

2. Buz ve Rüzgarın KızıWhere stories live. Discover now