8. BÖLÜM: Gerçek Yalanlar 1

483 92 1
                                    

"Uyan gökkuşağım..." Aysera huzursuzca kıpırdandı. "Uykucu kız. Uyan Aysera, uyan gün ışığım..."

Aysera uykudan korkuyla sıçradı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atarken gözlerini karanlık odada gezdirdi. Kulaklarında yankılanan kalbinin sesinden başka bir ses duymuyordu. Yutkunup kurumuş dudağını ıslattı. Ama yetersizdi, yatağından çıkıp masaya doğru ilerledi. Neyse ki odasını ayın parlak ışığı aydınlatıyordu. Aksi halde eşyalara takılıp kendini yaralayabilirdi. Eline aldığı boş sürahiyi hayal kırıklığıyla geri koydu. Üzerine sabahlığını geçirip saçlarını topladıktan sonra sürahiyi alıp odasından çıktı.

Herkes uykudaydı, rahattı ama yine de dikkatli olmalıydı. Aceleyle mutfağa gitti, sürahiyi doldururken susuzluğunu da giderdi. Aynı ivedilikle odasının yolunu tuttuğunda fısıltı işitti. Anlaşılan birileri uyumak yerine dedikodu yapmayı seçmişti. Sırıttı, yine merakına yenik düşmüştü. Fısıltıları takip ederek misafir odalarının olduğu bölüme kadar gitti. Yaklaştığını anladığında daha fazla ilerlemeyip köşeye çekildi.

"Konuşacak bir şeyimiz yok!" dedi biri öfkeli tonda.

Nefes verdi diğer adam. "Bars Poyraz, ben de emirleri iletiyorum. Majesteleri Kral Maeotis, barış görüşmeleri için benden Arastein'e gitmemi istedi. Ben..."

Bars her ne yaptıysa adamın cümlesi kesildi. Bu kez konuşan Bars idi: "Babamın adına cevap verebileceğim tek mesele budur. Hayır ve asla! Bize iki can borcunuz var. Barış istemeyi hangi hakla istersiniz?"

Aysera kendini tutamayıp "Bars demek" diye fısıldadı.

Bars'ın adımları durdu. "Kim var orada?" diye sordu az önceki konuşmanın hiddetiyle.

Aysera olduğu yerde kalmaya devam ederken "Çok gürültücüsünüz!" diye cevap verdi. Bars'ın sakince nefes aldığını işitti. "Burada gürültüyü sevmeyiz" diye ekleyip gerisin geri odasının yolunu tuttu Aysera. Ama odasına vardığında yeni bir heyecan tufanına tutulmuş kapının arkasına sırtını dayamıştı. "Bars ha! Âsi Sigrun, bizi bulmak için kendi oğlunu göndermiş!" dedi hayretle ama hayreti yerini kızgınlığa bıraktı. "Keşke daha önce bunu yapmış olsaydı!" dedikten sonra kapıdan uzaklaştı, yatağına doğru ilerledi.

Ertesi sabah Aysera kimsenin onu uyandırmasına gerek kalmadan gözlerini açtı. Bugün yapacağı şeyin hissettirdiği dinginlikle üzerini değiştirdi. Yelpazesini kemerine, hasır şapkasını ise başına taktıktan sonra odasından çıkıp yemek salonunun yolunu tuttu. Henüz kimsenin olmadığı yemek salonunda, Melodi annenin onun için hazırlamış olduğu tabakları acele etmeden tepsiye dizip masalardan birine geçti. Yemeğini acele etmeden yediği sıra hem vadi öğrencileri hem de misafirler eşlikçileriyle birlikte yemek salonuna girdiler. Oysa odalarında da kahvaltı yapabilirdiler. Belki de fazla meraklılardı.

Bir süre sonra yemeğini bitirmiş olan Aysera, Bars'ın yemeğini bitirmesini beklerken çayın keyfini çıkarıyordu. Royan onu dürtüp misafirleri işaret ettiği halde umursamazlıkla çayının tadını çıkarmayı sürdürmüştü. Tek düşündüğü Bars'ın göstereceği tepkiydi. Bu hevesle aniden ayağa kalktığında herkesin odağı oldu. Başını Bars'a çevirip "Rüzgâr efendisi, lütfen beni takip edin!" dedi.

3 Gün Sonra...

"Dönüyorlar" dedi Royan. Üç gün evvel pazar yerinden aldığı şekerlemelerin sonunu getirmek üzereydi. Cebinden çıkardığı pakete üzgün bakış attıktan sonra Aysera'ya uzattı. "İster misin ufaklık?"

Yüzü görünmese de Aysera gözlerini devirdi. "Ağabey bu da soru mu?" paketi Royan'ın elinden kaptığı gibi kırmızı renkli üzeri fındık tozu kaplı şekerlemeyi ağzına attı. Yumuşak şekerlemenin kokusu ve tadı damağına yayılırken keyifli inilti dudaklarından döküldü. "Bunlar her zamanki aldıklarından daha iyi. Sen gerçek bir gurmesin ağabey" dedi. Royan kahkaha atınca toplanmış olan kalabalığın dikkatini çektiler. Aysera onlara bakıp fısıltıyla "Hepimizin huzuru için gitmeleri gerekiyor ağabey," dedi.

2. Buz ve Rüzgarın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin