47- Mercan

18.8K 1.9K 2.6K
                                    

Rüya, iki elini de sıkıca yumruk yaparak ilerlerken gözleri yanıyordu. Evinin olduğu binadan hızlıca içeriye girdi, asansörü beklemeden merdivenleri çıkmaya başlarken yaşlarını zar zor geride tutuyordu. Bir yumruğunun içinde Ardıç'ın yedek anahtarı, diğerinde ise kendi evinin anahtarı vardı.

O yedek anahtarı evin içine fırlatıp gitmek aklına gelmemişti, dışarıda bir yere atmak da istemiyordu. Belki biri bulur da onun evine girer diye... Çenesini sıktı, onu bu kadar kırmışken bile Ardıç'ı düşünüyordu.

Kapıyı anahtarla açıp içeriye girdi ve direkt odasına yöneldi. Annesinin arkasından seslendiğini duymuştu ancak çatlak çıkacağından emin olduğu sesiyle ona yanıt vermek istememişti. Odasına girip hızlıca üzerini değiştirdi ve yatağının içine girdi. Bacaklarını kendine çektiğinde annesinin kapıya vurduğunu duymuştu.

"Rüya?"

Yorgan altından konuştuğunda sesinin boğuk çıkacağını ve ağlamaya başladığının anlaşılmayacağını umuyordu. "Uyuyacağım, anne!"

Kapı açıldığında yorgana daha sıkı sarılmıştı. Annesini elbette ki kandıramazdı.

İmge, birkaç adımda Rüya'ya yaklaşmış ve yatağın ucuna oturarak yorganı kaldırmaya çalışmıştı. Rüya, yorganı sıkıca tuttu. "Üşüyorum, açma üstümü," diye bir bahane uydurdu.

Annesi bu numarayı da yememişti. Israrla yorganı yüzünden çekti ve çoktan ağlamaktan kızardığına emin olduğu suratına baktı. Hiç de üşüyen birine benzemediğinin farkındaydı. 

"Anlatacak şeylerin olmadığına emin misin?"

Rüya, sessizce annesinin ilgiyle ona bakan gözlerine baktı. Her şeyi ona anlatıp kollarına sığınmaya çok ihtiyacı vardı. Bunu çok fazla istiyordu. Dudakları bükülürken "Anne," diye mırıldandı. Yatağında doğrulup bakışlarını kaçırdığında gerçeği nihayet sesli bir şekilde dile getirmişti.

"Ben Ardıç'a âşık oldum."

İmge, şimdi araya girip onun hissettiklerini anlatmasını bölmek istemiyordu. Bu yüzden kızının yanaklarına süzülen yaşları silmiş, onu dinlemeye devam etmişti. "Çok seviyorum, anne. Ardıç'ı çok seviyorum, onun kendine hiç değer vermemesi yüzünden kahroluyorum. Keşke onu her şeyden saklayıp koruyabilsem diye düşünüyorum. Güçlü görüntüsünün altında aslında çok savunmasız. Ve ben onun için her şeyi yapmaya hazırım ama o... O, bu şekilde hissetmiyor. Galiba beni reddetti."

"Galiba?"

"Yani, açık açık suratına onu sevdiğimi söylemedim ama anlaması için elinde yeteri kadar koz vardı. Bunun yanlış olduğunu söyledi. Hata olduğunu... Ya onu sonsuza dek kaybedersem?" İmge, Rüya'nın suratına yapışan saçlarını usulca geriye iterken kızı içli içli ağlamaya devam ediyordu. "Daha yüzüne nasıl bakacağımı bile bilmiyorum."

"Ardıç'ın reddettiği sen misin yoksa mutlu olma ihtimali mi?"

Rüya'nın bakışları değişirken kaşları hafifçe çatıldı. "Nasıl yani?"

"Bak, sana ne anlatacağım. Baban hayatıma girmeden önce yeni insanlara fazlasıyla kapalıydım. Çünkü yeni bir insan yeni bir dert demekti ve dertlerim de çoktan boyumu aşıyordu. Bir insanla dertlerimi paylaşabileceğimden, onun bana destek olabileceğinden habersiz bir şekilde hayatımı sürdürüyordum. Sonra babanla tanıştım, ona âşık oldum ve kendimi ona teslim ettim. Çünkü mutlu olmayı hak ettiğimi biliyordum."

İmge, bir evlat gibi sevdiği Ardıç'ı gördüğü ilk anı aklına getirirken gözleri sulanmıştı. Zavallı çocuk, karların üzerinde öylece uzanıyordu. Bir deri bir kemikti, teni bembeyaz kesilmişti ve biraz daha geç kalsa ölmüş olacaktı. Onu ölümün ucundayken bulmuş ve bedenini hayata döndürmüştü. Ancak genç adamın ruhu hâlâ o karlı günde kalmıştı. Donukluğu bu yüzdendi.

NAKAVTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin