29:Yeni Kuzen

290 30 5
                                    

"Kes artık şunu!"

Sırıtarak baktığım kitaptan başımı kaldırarak Donald'a çevirdim.

"Ne? Neyi?"

"Sırıtmayı, aptal gibi görünüyorsun ve gereksiz mutluluğun sinirimi bozuyor."

Gülüşüm daha çok büyürken, sabahtan beridir aklımda dolaşan anılar tekrar gözlerimde canlandı.

"Dün gece çok güzeldi."

Kaşlarını çatarak oturduğu yerde dik konuma geldi. "Bana bir yeğen getirmenin hiç sırası değil."

"Aklından geçenleri yaşamadık. Fesat zihniyetine hakim ol."

Koltukta daha çok yayılıp elindeki dosyaya odaklandı. "Sende bölünerek Dünyaya geldin zaten." diye mırıldandı. Kolumun altındaki yastığı Donald'a fırlattım. Bir kurt olduğu için haliyle refleksleri oldukça iyiydi. Attığım yastığı tutarak sırtına koyup, arkasına yaslandı."Teşekkürler."

Yerimden ayaklanarak, Donald'a yandan bir bakış attım. "Sinir bozucusun."

Kapıya doğru ilerledim. Kapının kulpunu tutmamla beraber kapı başka bir kuvvetle açıldı. Mark ikimizede kısa bir bakış atıp "İan bizi çağırıyor." dedi.

"Bakalım şimdi hangi gereksiz konuşmasını dinleyeceğiz." Donald ayaklanarak kapıya yöneldi. Benim gelmediğimi görünce kafasını bana çevirdi. "Davet mi bekliyorsun?"

"Bende mi?"

"Müstakbel damadıyla konuşacak şeyleri olmalı, örneğin düğün zamanı gibi."

İmasıyla yüzümü ekşiterek ona baktım. "Tekrar başlama lütfen."

Kapıdan dışarı çıktığımda ikiside peşimden gelmeye başladı. "Gerçekler... Sadece gerçekler."

Üçümüzde aynı hizada ilerlemeye devam ettik. Geniş bir koridor olduğu için kimseye çarpmadan rahatça ilerledik. "Gerçekler canımı sıkmaya başladı."

Muhabbetin başından beri yalnızca bizi çağıran Mark sonunda konuştu. "Lidya'yla evlenecek misin?"

"Hayır."

Anında başını bana çevirip "Neden? Zaten oldukça yakınsınız." dedi.

"İstemiyorum, ayrıca yakın değiliz."

Gülerek "Bundan Lidya'nın haberi var mı?" diye sordu.

Mark bugün oldukça garipti. Aslında son günlerde çok garipti. Karşılaştığımızda bana garip garip bakıyor, benimle konuşmaktan kaçınıyordu. "Ne demek istiyorsun?"

"Karar ver Brian."

"Hangi konuda?"

"Lidya'yla evlenmeyeceksen, ona umut verme diyorum."

"Umut vermiyorum zaten."

Sohbet kötüye giderken Donald olaya el attı. "Sakin olun, hiç kavga ayıracak modumda değilim."

Durumu üstelememek adına sessizliğimi korudum. Bugün kimse keyfimi bozamazdı. Kulaklarımda tekrardan Mia'nın sesi canlandığında gülümsedim. Gerçekten korkunç olan hayatımda tek mutluluk kaynağım olabilirdi.

Herkese karşı takındığı korkutucu tavrına karşın dünkü diyaloğumuzla daha da gülümsedim. Bu kadının yanındayken gerçekten özel hissediyordum. Yıkılmaz duvarlarını gitgide bana açıyor, ona yaklaşmama izin veriyordu.

"Aptal aptal gülümsemeyi kes sinirimi bozuyorsun. Birde evlenmek istemiyorum dersin."

"İkinizinde mutluluğumda gözü var." dedim ikisine bakarken.

Ölü DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin