9:Saklı Gözler

360 34 2
                                    

Hayat çok garipti, çok belirsiz. Ne zaman, nerede, nasıl olacağını bilemiyordun. Yaklaşık bir hafta önce normal bir insan gibi işinde gücünde çalışan, ailesiyle mutlu mesut yaşayan biriydim. Sıkıntılarımı dertlerimi paylaşacağım, gülüp eğlenebileceğim bir ailem vardı. Dertlerini dinleyip onları iyileştirebileceğim hastalarım vardı. Meşgul olabileceğim bir işim vardı.

Şimdi? Şimdi ise bilmediğim bambaşka bir yerdeydim. Burayı bilmiyordum. Bana çok yabancıydı. Burada ki insanlar daha doğrusu kurtadamlar, burada ki yaşayış şekilleri, hal ve tavırları, bana her haliyle yabancı olan bir dünyada sıkışıp kalmıştım resmen.

Artık ne kaçabilirdim, ne de eski hayatıma dönebilirdim. Artık bir kurtla birleşip ruhumu ve bedenimi paylaşmıştım. Ben artık bir kurt adamdım.

İçinde bulunduğum beden bana son derece yabancı gelirken daha demin bana öfkeyle saldırmaya çalışan kadın bu sefer tedirgin bakışlarla bana tepeden bakıyordu. Değişik hissediyordum. Hem de çok değişik. Ben dönüşmüştüm. Daha demin bana saldırmaya çalışan kurdun bedenindeydim. Başımı hafifçe eğdiğimde tüylü kaslı bacaklarla karşılaştım. Üstelik dört tanelerdi.

Başımı kaldırıp etrafa baktığımda ise insan bedenin de zifiri karanlık gördüğüm ormanın son derece aydınlık ve canlı olduğunu görmüştüm. Her şey ayırt edebileceğim şekildeydi. Burnuma yoğun ve farklı kokular geliyordu.

İçimde benden başka bir şey daha vardı, hissedebiliyordum. Sadece fiziksel olarak değil kişisel olarak da değişmiştim sanki. İçimde garip duygular vardı. Tanıdık olmayan duygular.

Nasıl anlatacağımı bilemediğim duygular. Belki coşku, hırçınlık, otorite, sahiplenme hissi ve cesaret. Bunlar bana yabancı duygulardı. Vahşi hissettiriyordu.

"Kahretsin." duyduğum fısıltıyla başımı bana şaşkın gözlerle bakan ikiliye çevirdim. Daha deminki öfkesinden eser kalmamış kadında değişik şeyler olduğunu fark ettim.

Ellerine baktığımda ise birinci şok dalgasını yaşadım. Parmaklarındaki tırnaklar uzuyor ve pençelere dönüşüyor, ardından tekrar eski haline dönüyordu. Yüzüne baktığımda ise tek görebildiğim kasılmış bir çene ve yerinden hareket edemeyen bir bedendi.

İstemediğim bir dürtüyle dört ayak üzerindeki bedenim kadına doğru ilerlediğinde aniden "Hayır..." dedi. Daha demin çağırıp bağıran kadın şimdi boğuluyormuş gibi nefes nefese kalmış, zar zor konuşuyordu. Titreyen ellerini önüne siper ederek gelmemi işaret etti. "Sakın... sakın yaklaşma."

Bulunduğum formda nasıl konuşacağımı bilmediğim için sadece şaşkın bakışlar atmakla yetiniyordum. Yanında ki uzun boylu adama baktığımda tedirgin gözlerle çevreyi tarıyordu. Bakışlarımız buluştuğunda aceleci adımlarla yanıma yaklaşıp kurduma dokunmaya çalıştı.

Ancak benim bile beklemediğim bir refleksle kurt aniden geri çekilip Donald'ın eline dişlerini geçirmeye çalıştı. Eğer Donald hızlı bir şekilde elini geri çekmeseydi büyük ihtimalle ağzımda parmaklarını çiğniyor olacaktım. Refleksle Donald'ın parmaklarını yemeye çalışan kişi kesinlikle ben değildim. İçimdeki kurttu ve bu gerçekten ürkütücü bir durumdu. Resmen bulunduğumuz bedeni iki kişi kontrol ediyorduk. O benimle bedenini ve ruhunu paylaşmıştı. Aynı şekilde bende paylaşmıştım. Ona da benden birkaç özellik aktarılmış olmalıydı. Ancak ne kadar etkisi olur, o konu muammaydı. Benden çok daha baskın ve asiydi.

Kurdumla beraber bende istemsizce hırladığımda, Donald sakin adımlarla geriledi. "Sakin ol. Brian bedeninizi seninle beraber kurdunda yönetiyor. Ona sahip çıkmak zorundasın. Bastırmaya çalışmak yerine uyumlu olmaya çalış. Ruhunuzu birleştir. Eğer onu böyle kabul etmezsen o da sana karşı çıkacaktır. Bu da birbirinizi parçalamanıza yol açar ve ikinizide öldürür. Ona ayak uydurmaya çalış."

Ölü DolunayWhere stories live. Discover now