46- En Sonunda Beni Çıldırttın

20.2K 2K 2.9K
                                    

Katy Perry - E.T.

İyi okumalar...

"Aptal herif."

Ardıç, merdivenleri çıkmaya devam ederken bir yandan da homurdanıyordu. Nasıl bu kadar aptal olabilirdi? Rüya'ya hislerini belli edemezdi. Onun gülüşünü, bakışını ve tatlı muhabbetini köpek gibi kıskandığını belli edemezdi. Rüya'nın hiçbir şeyi değildi ve hiçbir zaman da olmayacaktı. Hayatında kalabilmesinin tek yolu mesafeli bir arkadaş olmasıydı.

Diğer ihtimaller akla zarardı.

Nihayet evin kapısının önüne geldiğinde cebindeki anahtarı çıkardı ve kapıyı hızla açtı. Arkasından çarparak kapatırken adımları hedefine doğru emin bir şekilde ilerliyordu. Üzerindeki deri ceketi çıkarıp koltuğa fırlattı. Birkaç saniye sonra kazağı da deri ceketin yanında yerini almıştı.

Altında yalnızca pantolonuyla kalan Ardıç, bandajlarına uzandı ve ellerini korumak için hızlıca sardı. Kulaklıklarını taktıktan sonra rastgele bir şarkı açmış ve gözlerini yeniden hedefine çevirmişti.

Şu an onu rahatlatabilecek tek şey sinirini kum torbasından çıkarmaktı. İlk yumrukla başladı. Yumrukları aynı aralıklarla, sert bir şekilde kum torbasının üzerine iniyordu. Aklını Rüya'dan uzak tutmaya çalışıyordu ancak kahrolası kız zihninin en ücra köşesinde bile vardı. Hatta bizzat en ücra köşenin adı Rüya'ydı.

Gerçekleştiremeyeceği hayallerini, özlemini, kırıklıklarını attığı o ücra köşe...

Ardıç, çenesini sıkarak kum torbasına attığı yumrukları sertleştirdi. Onu öpmediği zamanlara geri dönmeyi çok istiyordu. Böylece onun yanındayken kendini tutması daha kolay olurdu. Çünkü onu öpmüş, kokusunu içine çekmiş olmanın nasıl bir his olduğunu bilmezdi.

Ama bunu hiç de içten bir şekilde istemiyordu. Hayat ona bir şans vermişti. Hatta aynı şansı iki kere vermişti. Delilercesine âşık olduğu kızla arasındaki bağ bozulmadan yakınlaşma şansı... Onunla beraber olamazdı, bunu biliyordu ama onu çok fazla istiyordu. Ve en çok istediği şeyi tam da istediği gibi, Rüya hatırlamadan ve Ardıç'ın hatırlamadığını düşünürken, iki kez elde etmişti.

Yine de yetmiyordu.

Dibinde olsa dahi daha çok dibine girmek istiyordu. Onu 12 senedir tanıyordu ama daha çok tanımak istiyordu. Mutluluğuna, gözyaşlarına, sinirine... Her şeyine şahit olmuştu. Daha nice mutluluklarını görmek istiyordu. Rüya'ya olan açlığı çok fazlaydı. Ona olan hasreti artık üstünden kalkamadığı bir yüktü ve belki ondan uzaklaşsa aklı da normale dönerdi. Çaresini biliyordu. Yine de bu derdine son veremiyordu.

Ondan uzak olmak yalnızca nefes alıp vermek demekti. Yaşamın başka hiçbir anlamı olmazdı.

Odanın köşesindeki hareketlenmeyle Ardıç, bakışlarını kısa bir anlığına o tarafa çevirdiğinde Rüya'nın ona baktığını görmüştü. Önündeki kum torbasını yumruklamayı bıraktı ve şaşkınca Rüya'ya baktı. Artık Rüya yüzünden kafayı mı sıyırmıştı yoksa şu an gerçekten de ona mı bakıyordu?

"Rüya?" dediğinde sesi tahmin ettiğinden daha güçlü çıkmıştı. Genç kız gözlerini kırpıştırdı ve sertçe yutkundu. Elindeki yedek anahtarla bu eve geldiğinde Ardıç'ı göreceğinin bilincindeydi ama onun bu nefes kesici görüntüsüne hazırlıksız yakalanmıştı.

NAKAVTWhere stories live. Discover now