44- İlk Çatırdamalar

18.7K 1.9K 1.9K
                                    

Tove Lo - Talking Body


Rüya, spor ayakkabılarını kapının önüne koyup giydikten sonra kapıyı yavaşça kapatmış, merdivenlere yönelmişti. Sabah 6'da kalkma düzenine geri dönmek için fazlasıyla çabalıyordu. Epeydir erken uyanamıyor, uyandığı gibi dershaneye gidiyor ve günün kalanında da ders çalışmak için yeterince enerjisi olmuyordu. Bu yüzden erken kalkmayı yeniden alışkanlık haline getirmek onun için çok önemliydi.

Evde, herkesin uyuduğu bir saatte ve sıcacık yatağıyla aynı ortamda kalırsa yine uyuyakalacağından korktuğu için sabah koşusuna çıkmıştı. Apartmanın kapısını ittirirken gözlerini devirdi. Tek sebebin bu olmadığını kendisi de adı gibi iyi biliyordu.

Ardıç'ı görmeyi hem istiyor hem de bundan korkuyordu. En son görüşmelerinden bu yana hiç yüz yüze gelmemişlerdi. Rüya, ona kızgın kalamıyordu. Ama kırgındı işte. Neden Çınar'ın kardeşi olduğunu söylememişti? Söylemesi için eline birçok fırsat geçmişti ve Ardıç, yine de söylememişti. Onun güvensizliği Rüya'nın sahip olmak istediği bir şey değildi.

Ardıç'la karşılaşınca ne söyleyeceğini bilememe durumu, onu görme arzusundan daha baskındı. Bu yüzden Rüya, adımlarını onun her zaman koştuğu parkın tersine yöneltmişti. Alt sokaktaki bisiklet yoluna geldiğinde hafif tempoda koşmaya başladı. Yolda kimse yoktu, tamamen yalnızdı.

İçine derin bir nefes çekip zihnindekileri boşaltmaya çabaladı ancak nafileydi. Gece gündüz fark etmeksizin Ardıç'ı düşünüyordu. Yemek yerken, yürürken, bir şey okurken dalıp gidiyordu. Aklı hep ondaydı. Bir saniye bile düşünmediği yoktu ve kafayı yemek üzereydi. Bu hislerle ne yapacaktı? Nasıl saklayacaktı?

10 dakikalık koşudan sonra geriye dönüp geldiği yolu tekrardan koşmaya başladı. Onunla olmayı deli gibi istiyordu. Ardıç'ı ne kadar çok sevdiğini ona özgürce gösterebilmek istiyordu. Belki başkası olsa Rüya bu kadar kafaya takmazdı. Çünkü her şey kötüye giderse kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Ama Ardıç... Onu kaybetmek istemiyordu.

Bir çıkmazın içindeydi.

Cebindeki kulaklıkları hatırlayıp adımlarını durdururken kafasını bir an için kaldırdığında uzağında Ardıç'ı görmüştü. Kalbindeki sancı artık tanıdık gelmeye başlamıştı. Kafasını yana doğru eğerek Ardıç'ı izlerken yalnız olmadığını, Beyza'nın karşısında olduğunu görmesiyle bu sefer tanıdık olmayan bir sancıyla kalbi kasılmıştı.

Beyza... Bir zamanlar ona ayarlamaya çalıştığı kız... Rüya, bakışlarını kaçırıp kulaklıklarını yeniden cebine soktu ve yürümeye başladı. Ya başarılı olsaydı? Ya Beyza ile Ardıç'ın arasında gerçekten bir şey olsaydı? O zaman ne bok yiyecekti? Aralarında hiçbir şeyin olmadığını biliyorken bile onları izlemek acı veriyordu. Ardıç'la konuşamadığı her saniye başkasıyla konuştuğu kelimeleri kıskanıyordu. Sanırım bu kadar inatçı olduğu ve asla evlenmeyi düşünmediği için Ardıç'a teşekkür etmeliydi.

Evlenmeyi düşünmüyorum...

Evet, bir de bu vardı.

"Konuş, Ardıç. Konuş," diyerek homurdandı genç kız. "Kıracağım o ağzını."

Bakışlarını yeniden o tarafa doğru çevirdiğinde Beyza'nın çoktan gittiğini ve Ardıç'ın kendisine baktığını görmüştü. Bakışları kesiştiğinde yavaşça yutkundu. Ardıç, ona doğru yürümeye başladığında nereye bakacağını bilememişti. Bu yüzden bakışlarını onun üzerinden çekmedi.

NAKAVTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin