𝐶ℎ𝑎𝑝𝑡𝑒𝑟 𝟚𝟚

1.8K 135 60
                                    

Tuvaletten çıkıp, elbiseme bulaşan lekeyi elimle silmeye çalışırken zindanıma gittim. Yatağımda oturan Tom'u beklemiyorken, elinde ki defterimi görmem ile şokum ikiye katlandı. Elbisemi gazabımdan kurtarıp kaşlarımı çatarak Tom'a baktım.

"Ne yapıyorsun?"

Cevap vermek yerine defterimden rastgele bir sayfa açtı. Hızla yanına gidip elinden almak için hamle yapsamda, defteri yukarı kaldırmasıyla başarısız oldum ve şu an ayakta olduğu için asasız almam imkansızdı.

"Senin sorunun ne!? Ver şunu!"

"Planlarını öğreneceğim."

"Kes saçmalamayı, plan falan yok orada."

Tekrar yatağa oturdu. "Defteri almaya çalışma, sonu iyi olmaz."

"Ne yaparsın, öldürür müsün?"

Üzerine yürümeme aldırış etmedi ve açtığı sayfayı gözleriyle taradı. İstediğini bulamamış gibi yüzünü buruşturdu

"Kızarmış soslu patates kokusu mu?"

Bir şey demek için dudaklarımı aralasamda geri kapattım ve sinirim hala geçmemişken omuz silktim

"Öyle kokuyor burası."

Kafasını iki yana sallayıp başka bir sayfa açtı. Bu sefer sesli bir şekilde okumaya başladı.

"Ona kalbimi açtığımı sanıyor, yanılıyor. Her şeyi göze alacağımı düşünüyor, planlarımı bilmiyor."

Kaşlarını çatarak bir başka sayfaya geçti.

"Onu öldürüp, büyücülük dünyasını kurtaracağım. Kimse yapamıyorsa, ben yapacağım."

Dudaklarımı yalayıp Tom'a baktım. O hala defterde yazanlara bakıyordu.

"Hala aynısın, Juliette." dedi ve bana ters bir bakış atıp zindan çıktı. Arkasından sırıtırken tek düşündüğüm planımın ilk aşamasının başarıyla sonuçlanmasıydı.

Deftere yazdıklarım oyundan başka bir şey değildi.

* * *

"Günaydın, Ma'am."

Soğuk ve loş odaya girerken etrafı tarayıp tahta sandalyeye oturdum.

"Sizi görmeyeli evvel oldu."

Cevap vermek yerine adama kısa bir bakış attım. Sürem sınırlıydı ve Tom tarafından dinleniyorduk. Dirseklerimi dizlerimin üzerinde kırıp sandalyede hafifçe öne eğildim.

"Birkaç soru sorup gideceğim." dedim ev cinin getirdiği kahveye bakarken "İstemez."

"Sihir bakanlığından haberleri bana iletmeni istiyorum."

"Bu- bu mümkün değil, yapamam."

Adama bakmaya devam ederken kabanımdan bir deste çıkardım. Adamın gözlerinin içi parlarken önümüzde ki küçük masaya koydum. Yüklü miktar Galleon'un Tom'da ne işi vardı bilmiyordum. Parayla uğraşmazdı ancak, muhtemelen Gaunt Malikanesini satmıştı.

"Mümkün olduğunu biliyorum." dedim sertçe. "Dediğimi yap, kimseye tek bir kelime etme. Mektupla bana ulaş, adres orada."

Oturduğum sandalyeden doğrulup orayı terk ettim. Yanıma aniden simsiyah giyimiyle Tom geldi. Yüzünü zor seçebilmiştim.

"Hadi."

"Nereye?"

"Gaunt Malikanesine."

"Orayı satmadın mı?"

𝗧𝘂𝘁𝘀𝗮𝗸 || 𝗧𝗼𝗺 𝗠𝗮𝗿𝘃𝗼𝗹𝗼 𝗥𝗶𝗱𝗱𝗹𝗲Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt