41- Şimdi Ödeştik

Start from the beginning
                                    

Küçük kız hevesle başını salladığında Uzer, ona heyecanlı gözlerle bakan ev halkına döndü. Heyecanlı gözler birkaç saniye içerisinde biraz arkasındaki Arya'ya takılmış ve hepsi merakla dolup taşmıştı. İma ve beğeni dolu bakışlara dönüşmesi de anında olmuştu.

"Uzer, hoş geldin oğlum." Annesi gülümseyerek oğlunu kucaklarken Arya, kadının oğlunun kollarının arasında nasıl ufaldığını tebessümle izlemişti. Kadının gözleri oğlunun yüzüne bakarken yaşarmıştı. Evladını ne kadar özlediğini söylemesine gerek bile kalmamıştı bu bakışlardan sonra. Her şey gözlerinden okunuyordu.

"Kızım, sen de hoş geldin."

Kalan ev halkı da Uzer'i kucaklarken Uzer'in annesi adımlarını Arya'nın önünde durdurmuştu. Genç kıza sıcacık bir gülümsemeyle baktı. "Yol nasıl geçti?"

"Güzeldi, çok teşekkür ederim."

Kapı önündeki sohbet bittiğinde cümbür cemaat içeriye girmişlerdi. Uzer'in ailesi oldukça kalabalıktı. Arya, kalabalık ailelerin ne kadar baş ağrıtıcı olduğunu çok iyi bilse de ailenin birbiriyle olan uyumu, iletişimi kesinlikle huzur vericiydi.

Arya, kısa süre içerisinde ailenin tüm fertlerini tanımıştı. Ailenin en büyük oğlu Utku, 30 yaşındaydı ve 6 senedir evliydi. 5 yaşında, küçük bir kızı vardı. Geldiklerinde Uzer'in üzerine 'amca' diye atlayan dünyalar tatlısı kızın babasıydı. Umay, Uzer'in ikiziydi. Onun da 4 yaşında bir kızı vardı. Ailenin en küçük çocuğu Uraz, 26 yaşındaydı. 1 senedir evliydi ve bir baba adayıydı.

U harfine olan takıntılarının sebebini Arya bir türlü bilmiyordu. Bazı aileler kardeşlerin isminin uyumlu olmasını istiyordu. Eniştesinin kız kardeşiyle ismini ayıran yalnızca bir harfti. Durum böyle olunca Arya, isimleri öğrenmek için büyük çaba sarf etmişti ancak her aile bireyi birbirinden öyle farklıydı ki... Karıştırmak mümkün değildi.

"Ah be yavrum, neden Isparta'dan girdiğinde aramadın? Yemekleri hemencecik hazırlardım. Şimdi siz açsınızdır."

"Yolda bir şeyler atıştırdık biz annem, acele etmene gerek yok."

Arya, Uzer ve annesi arasındaki sıcacık ilişkiyi gülümseyerek izlerken bir anda bacağına değen şeyle kafasını önüne çevirmişti. Uzer'in 4 yaşındaki yeğeni kocaman bal rengi gözlerini kırpıştırarak ona bakıyordu. Elindeki oyuncak tacı Arya'ya uzattı.

Arya, çocuğun ona uzattığı tacı alarak onun kafasının üzerine koyacakken çocuk, kafasını iki yana sallamıştı. "Hayır," dedikten sonra parmağıyla Arya'yı işaret etti. "Prenses sensin."

"Ben mi takayım bunu?"

Küçük kız kafasını onaylarcasına salladığında Arya, onun isteğini yerine getirmiş ve kafasına takmıştı. Yere eğilip çocuğun oynadığı alana yakın oturdu ve onunla oynamaya başladı. Oyuncak bebekleri elleriyle türlü türlü şekillere sokuyordu. Kaç yaşında olursa olsun, oyuncak bebeklere olan zaafından kurtulamayacaktı. Yazdığı senaryolar da Uzer'in yeğenlerinin oldukça hoşuna gitmişti.

"Ben kötü kalpli kraliçeyim," dedi Uzer'in 5 yaşındaki yeğeni. "Seni kuleme hapsedeceğim."

Arya'yı elinden tutarak kaldırdı ve koltuğun arkasındaki boşluğa getirdi. "Ama ben burada ne yaparım?" dedi Arya dramatik bir tonla.

O esnada Uzer, yeğenleri tarafından ele geçirilmiş Arya'nın parlayan yüzünü kapı eşiğinden izlemeyi bırakmış ve içeriye girip sözde kötü kalpli kraliçeyi kucağına almıştı. "Seni en son gördüğümde doktordun." Yeğenini iyice havaya kaldırdığında küçük kızın tatlı kıkırtıları kulağına dolmuştu. "Neden kötü kalpli kraliçe oldun?"

NAKAVTWhere stories live. Discover now