Yalnızca içgüdüleriyle hareket eden genç kız, kendini Ardıç'a uyum sağlarken bulmuştu. Yumuşacık dudaklar onun için aralandığında Ardıç, genç kızın tadına bakma arzusuyla dilini Rüya'nın dudaklarından içeriye kaydırmıştı. Ellerini Rüya'nın omuzlarından yavaşça aşağıya indirirken genç kızın incecik belini sarmış, bedenini kendisine çekerek aralarındaki kısa mesafeyi yok etmişti.

Bu baş döndürücü hisle duvara tutunarak baş edemeyeceğini anlayan Rüya, ellerini Ardıç'ın göğsüne yasladı ve ikisinin de ciğerlerindeki hava tükenene kadar öpüşmelerine ara vermedi. Ardıç, genç kızın alt dudağını çekiştirerek bıraktıktan sonra çenesinden boynuna doğru dudaklarıyla bir yol çizmişti.

Rüya, arkasındaki duvarın izin verdiğince kafasını geriye doğru atarak Ardıç'ın yolunu açtığında Ardıç, kapalı gözleriyle yerini ezbere bildiği benin üzerine dudaklarını bastırmıştı. Bu esnada elleri de rahat durmuyor, genç kızın kazağından içeriye giriyordu. Ardıç'ın soğuk parmaklarını çıplak belinde hisseden Rüya, ürperdi ve "Ardıç," diye mırıldandı.

Ardıç, onu duymamıştı. Genç kızın içini yakıp kavuran öpücüklerine devam ediyordu. Rüya, bedeninin cayır cayır yandığını hissederken kalbinin sancısıyla kasıldı. Daha yüksek bir sesle "Ardıç?" dediğinde genç adamın duraksadığını hissetmişti. Göğsündeki elleriyle onu çok hafif bir şekilde itti.

Ardıç, anında dururken başını kaldırmak istememişti. Fark ettiği gerçek onu derinden yaralamıştı. Bir hayalken bile onu istemiyordu.

Ardıç'ın ağırlığının üzerine yığıldığını hisseden Rüya, onu sıkıca tutup içine derin bir nefes çekti ve ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafına bakındı. Kalbi hızla atıyordu. Sanki göğüs kafesinden çıkmaya yemin etmiş gibiydi. Canını çok yakıyordu.

Rüya, Ardıç'ı odasına kadar taşıyamayacağını fark ettiğinde biraz ilerideki kanepeyi gözüne kestirmişti. Temkinli adımlarla oraya doğru ilerlerken Ardıç'ın kolunu da kendi omzuna atmış, beline sıkıca sarılmıştı. Ardıç, başını Rüya'nın başının üzerine yaslarken genç kız, onu yavaşça kanepeye oturttu ve başını kavradı. Birden kanepeye devrilmesini istemiyordu. Başını en ufak bir darbeden bile korumaya kararlıydı.

Tek dizini kanepeye bastırarak Ardıç'ın üzerine doğru eğildi. Bir yandan da Ardıç'ı arkaya doğru hafifçe ittiriyordu. Başını usulca yastığa yasladığında Ardıç'ın yüzünü buruşturduğunu görmüştü. Başı çok ağrıyor olmalıydı. 

"Geçecek," dedi genç kız. Yumuşacık sesi anında Ardıç'ın içine bir huzur yaymıştı. Rüya, kanepenin ucundaki battaniyeyi eline alıp dizini kanepeden çekmeye yeltendi. O esnada Ardıç, Rüya'nın bileğini güçlü bir tutuşla kavramıştı. 

Rüya'nın kalbi yerinden hopladı. Zihni yeni yeni açılıyordu ve az önce yaptıkları her şey gözlerinin önünden geçiyordu. Ardıç'ın "Gitme," diyen dudaklarına baktı. O dudaklar az önce kendi dudaklarının üzerindeydi. Ve çenesinin... Ve boynunun... Ve...

Ardıç, Rüya'nın bileğine sardığı parmaklarıyla onu kolayca yanına çekti ve kolunu sıkı bir şekilde beline sararak kızı kendisine yapıştırdı. Rüya, doğrulmaya çalıştığında tutuşu mümkünmüş gibi daha da sıkılaşmıştı. Genç kızın nefesi kesildi. "İzin ver de battaniyeyi örteyim," dedi zorlukla.

Ardıç'ın kolu biraz gevşediğinde Rüya, hafifçe doğrularak battaniyeyi Ardıç'ın üzerine örtmüştü. Yeniden Ardıç'ın belindeki tutuşu sıkılaşırken Rüya, kendisini genç adamın dibinde bulmuştu. Güzel yüzü yalnızca birkaç santim ötesindeydi. Bundan birkaç dakika öncesinde bu kadar bile mesafe yoktu.

Genç kızın midesi havalanırken elini kaldırıp parmak uçlarıyla Ardıç'ın şişmiş, dolgun dudaklarına dokundu. Olanlara bir türlü inanamıyordu. Hayal bile etmeyeceği kadar yasak bir andı ve bu anlar gerçekten de yaşanmıştı.

Ardıç, onu öpmüştü.

Rüya, yanaklarına hücum eden kandan kurtulmasına yardım edebilecekmiş gibi gözlerini sıkıca yumduğunda bunun çok kötü bir karar olduğunu direkt gözünde canlanan görüntüden anlamıştı. Evet, Ardıç onu öpmüştü. Öpmüştü ancak doktor, Ardıç'ın kafa karışıklığı yaşayabileceğinden bahsetmişti. Beyin sarsıntısı geçirmişti. Duygularında dalgalanma olabileceği konusunda uyarmıştı. Zaten asıl olay da bu değildi.

Rüya da Ardıç'ı öpmüştü. 

Genç kız, dışarıya derin bir nefes vererek bakışlarını yeniden ilk öpücüğünü çalan adama çevirdi. Ona bu harika deneyimi yaşatan çocukluk arkadaşına...

Ardıç'ın düzenli bir şekilde inip kalkan göğsü ve hareket eden göz bebekleri çoktan uykuya geçtiğinin bir göstergesiydi. Rüya'nın belini saran kolunun tutuşu da gevşemişti. Rüya, çok kolay bir şekilde bu kolu kaldırabilir ve Ardıç'ın yanından çıkabilirdi. Ancak bunu yapası gelmemişti.

Ardıç'a biraz daha sokulup burnunu onun boynuna gömdü. Ardıç, iki koluyla da genç kızın bedenini sarıp onu daha yakınına çektiğinde Rüya, ağırlaşan göz kapaklarını yummuş ve kendisini uykuya bırakmıştı.

Yaşanan her şeyle yarın ilgilenecekti.

32 bölüm oldu.

TIK VAR.

Ardıç bu bölüm toplamda 3 kere konuştu ama çocuğumun ağzı başka şeylerle meşguldü mxbcnf


NAKAVTWhere stories live. Discover now