69.BÖLÜM

3.2K 229 65
                                    


Evet benim için zorda olsa bir bölümü daha tamamladım, İstanbula gelmek biraz dengemi bozdu ama zorda olsa bölümü yetiştirdim, umarım sizlerde beğenerek okursunuz.







Poyrazdan Devam

Bombanın etkisi bizi sarsmıştı, son anda askerin üzerindeki yeleği çıkarıp uzağa atmıştım. Hala kulağımda bir çınlama ama önemsemedim, benim için önemli olan şey kimseye bir zarar gelmemiş olması.

Yaşadığımız boğuşma esnasında da Emiri biraz hırpalamıştım ama bu ikimizin ve bir çok kişinin iyiliği içindi. Gelen sağlık ekipleriyle Emiri hastaneye gönderdik ve bizde buradaki işimizi hallettik, bu sırada da Rıza Albay ile konuştum ve Savaş'ın da bombayı sorunsuz bir şekilde etkisiz hale getirdiğini öğrendim.

Rıza Albay'ın söylediğine göre geri kalan askerleride canlı bomba olarak Karargaha göndermişler ama onlara
ilaç çok etkilememiş, bu yüzden fazla uğraşmadan etkisiz hale getirmişler analaşın o ki işi en zor olan bendim.

Karargaha gittiğimde Rıza Albaya durum raporu verdim, soysuzların bir oyununu daha sorunsuz atlatmıştık. Rıza Albaydan izin aldım ve hastaneye geçtim. Hastaneye geldiğimde Savaşı gördüm, Melek ile yan yana oturuyorlardı benim geldiğimi görünce ayağa kalktı ve sarıldı.

"İyi misin kardeşim?"

"Ben iyiyim, sizde bir sıkıntı yok değil mi?"

"Yok yok ama son anda müdahale etmeseydim, çok kötü şeyler olabilirdi."

"Bir oyunlarını daha başarısızlık ile sonuçlandırdık.Yıldız nasıl?"

"Aynı, durumunda değişiklik yok, benimde tek dayanağım durumunun kötüye gitmiyor oluşu."

"Büyük bir şey atlattı Savaş, umarım en kısa zamanda uyanacak ve eskisinden daha iyi olacak."

"İnşallah kardeşim."

Aklıma gelen şey ile bakışlarım  önce Meleği sonrada Savaşı buldu ve bakışlarım ile Meleği göstererek konuşmaya başladım.

"Sizde ki durumlar ne?"

"Hangi durumlar?"

"Savaş yeme beni, Melek ile aranızda bir şey olduğunu anlamayacak kadar kör müyüm ben?"

"Hiç öyle şey olur mu kardeşim? Tam aksine sen cin gibisin, baksana şu bakışlara."

"Savaş! Konuyu değiştirme ve dökül."

"Aslında söyleyecek çok bir şey yok, sende fark etmişsin zaten. Biz birbirimizi seviyoruz, Yıldızdan sonra hayatıma anlam katan bir kadın daha girdi."

"Savaş, senin adına sevindim de Salih bu duruma ne dedi?"

Savaş hafif bir tebessüm ile suratında ki yaraları gösterdi.

"Hadi canım! Salih mi yaptı bunları? Ben bugünki olay sırasında olmuştur diye düşünmüştüm."

"Yok kardeşim bizzat Salih yaptı ama sonunda, Melekle ilişkimize onay verdi."

"Savaş, umarım sen de bana böyle bir şey yapmazsın."

"Vallaha orası hiç belli olmaz, eğer senin ağzını burnun dağıtırsam Yıldızı bırakır mısın?"

"Asla! Onu ancak öldüğümde bırakırım, o zaman da bedenim yanında olmaz ama kalbim hep onunla olur."

Bakışlarımı yoğun bakıma çevirdim, sevdiğim kadın solgun ve bir sürü makinaya bağlı bir şekilde öylece yatıyordu. Askerlerin örnek aldığı komutan, dağlarda nam salan, şerefsizlerin korkulu rüyası olan Hayalet, şu an da savunmasız bir şekilde, tıpkı bir bebek gibi öylece yatıyordu. Savaş'ın konuşması ile dikkatimi ona verdim.

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin