66.BÖLÜM

3.3K 252 110
                                    

Güzel ve anlayışlı okuyucularım, kusura bakmayın bugün bölümü birazcık geç attım ama bütün gün dışarıda işlerim vardı ve bölümü ancak bitirebildim.

Bunun telafisi olarakta uzun bir bölüm bırakıyorum buraya, hepinize iyi okumalar.🌼🌼



Karan'dan Devam

Yıldız ile konuşmamızdan sonra Rıza Albaya haber vermiştim, o da sahada bulunan timi oraya yönlendirmişti. Bende geçen bu zaman içinde, bir çok kez Yıldızla iletişime geçmeye çalıştım ama hiç bir şekilde geri dönüş alamadım.

Bu durum fazlası ile endişelenmeme neden oluyordu, vakit kaybetmeden durumu Rıza Albaya bildirdim, o da benim gibi endişelenmişti. Rıza Albaydan aldığım emir ile sahada ki muhbirlere ve askerlere Hayalet'in en son görüldüğü yeri kontrol etmeleri ile ilgili bir haber vermiştim.

"Karan, hala bir haber yok mu?"

"Maalesef Fatih, bende muhbirlerden haber bekliyorum."

"Bu kız bir anda nereye kaybolmuş olabilir? Umarım bu işin içinde Sahra yoktur."

"Umarım doktor, umarım o soysuz Yıldıza zarar vermeye kalkmaz."

Telefonuma gelen mesaj ile dikkatimi ona verdim, mesaj sahadaki muhbirlerimizden birisindendi. Hayalet en son bizim baskın için belirlediğimiz kampın yakınlarında görülmüş, bunu zaten biliyordum o kız için planı değiştirmişti. Benim asıl dikkatimi çeken şey mesajın devamı oldu, o bölgenin yakınlarındaki mağaranın önünde bir kaç şerefsizin leşi varmış ama ordan sonra herhangi bir iz yokmuş.

"Karan, kötü bir haber mi? Rengin attı."

"Ferit, haber geldi hayalet en son belirlediğimiz bölgenin yakınlarındaki bir mağarada görülmüş, ayrıca bahsettiğim yerde şerefsizlerin leşleri varmış. Ordan sonra hiç bir iz yokmuş, sanki kuş oldu ve uçtu."

"Karan, aklıma kötü şeyler geliyor."

"Sinan, hemen bu bilgiyi Rıza Albaya ulaştır. Bizde araştırmaya devam edelim, doktor ve Ferit siz bölgeye gidin, şu mağarayı inceleyin belki gözden kaçan bir şey vardır."

"O zaman daha fazla zaman kaybetmeyelim, hadi Ferit."

Herkes üzerine düşeni yapmak için harekete geçmişti, odada yalnız kalmam ile kalbime bir ağırlık çöktü.

"Yıldız,inşallah aklıma gelen şey olmamıştır."





Savaştan Devam

Annemin ölüm haberini aldıktan sonra kendime gelememiştim ve bir an dünyadan soyutlanmıştım, Salih'in beni sarsması ile kendime gelmiştim, kimseye bir şey söylemeden hızlıca Rıza Albay'ın yanına gittim ve durumu  anlattım, o da gitmem için izin verdi.

Gitmeliydim ama kardeşimde yanımda, benimle olmalıydı. Bu isteğimi Rıza Albaya söylediğimde, kendisinin Yıldızla konuşup yanıma gelmesini sağlayacağını söyledi. Daha fazla vakit kaybetmeden uçak bileti aldım ve üzerimi değiştirip yola çıktım.

O kadar hızlı hareket ediyordum ki neler olduğunu ya da ne yaptığımı algılayamıyordum, hatta ne zaman  uçağa bidim ve Sivas'a geldim hatırlamıyorum bile. Hava alanından bir taksiye bindim ve evin adresini verdim, evin önüne gelince taksiden indim.

Evimizin kapısı açıktı ve bir sürü insan vardı, içeri girdim beni ilk fark eden kişi Ayşe teyze oldu, hemen yanıma geldi ve bana sarıldı, o ağlıyordu bana bir şeyler söylüyordu ama ben tepki veremiyordum, duvarda asılı olan annemle çekildiğimiz fotoğraflara bakıyordum. Bir şeyler söylemek istiyordum ama sanki kelimeler ağzımdan çıkmak istemiyorlardı.

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin