37.BÖLÜM

8.2K 508 222
                                    


Yeni bölümümüz geldi umarım beğenirsiniz.

Şimdiden hepinize iyi okumalar.





Rıza Albaydan Devam

Nerdeyse sabah olmak üzereydi ama hala Yıldızdan bir haber yoktu,iyice meraklanmaya başlamıştım.

İçimdeki endişeden daha fazla kaçamadım ve bir kaç saat önce sahada bulunan istihbaratçılara haber gönderdim.

Hayaletle ilgili bir haber var mı diye. Ama saatler oldu hala bir haber yok ve benim içimde kötü bir his var.

"Yıldız inşallah sana bir şey olmamıştır, bu yaşlı kalbim sevdiğim birinin kaybını daha kaldıramaz. "

Nerdeyse bir gündür uykusuzdum artık baş ağrım artmıştı, odam da nefes alamaz duruma gelmiştim.

Biraz nefes almak için masamdan kalktım ve camı açtım biraz temiz hava aldım.

Ben temiz havayı içime çekerken telefonum çaldı, hemen açtım ve konuşmaya başladım.

"Bir şey bulabildiniz mi?"

"Bulduk komutanım."

"Dinliyorum."

"Hayalet, Topalın izine rastlamış ve peşinden gitmiş ama Topala ulaşamadan karşısına bir başkası çıkmış ve ikisi arasında büyük bir savaş çıkmış.

Daha sonrada hayalet ve karşısında ki kişi ortadan kaybolmuşlar hiç bir şekilde bir ize ulaşamadık."

"Ne demek bir ize ulaşamadık! İlla ki bir iz olmalı."

"Birde olay esnasında iki el silah sesi duyulmuş, zaten silah seslerinden sonra ortadan kaybolmuşlar.

Ayrıca en son bulundukları yerde fazlası ile kan vardı."

"Allah kahretsin! Tamam siz araştırmaya devam edin."

Karşımda ki askerin bir şey demsini beklemeden telefonu kapatım ve sinirle masaya attım.

"Yapma Yıldız, bana bunu yapma! Lütfen o kanlar sana ait olmasın."

Çekmecede bulunan güvenli telefonu elime aldım ve bir kez daha sırası ile Kartalları aradım ama hiç bir şekilde dönüş alamadım. Sinirle söylenmeye başladım.

"Birinizde açın artık şu lanet telefonu, ne oluyor orda? Nerdesiniz? Yoksa ben burda çırpınırken Yıldız orada hayatta kalmak için savaş mı veriyor?

Artık delireceğim, bu bilinmezlik beni delirtecek."

Ben sinirle ve endişeyle odada dönerken kapım tıklatıldı, kendimi toparlayıp içer girmeleri için izin verdim. Kapı açıldı ve içeriye Savaş girdi, halinden anladığım kadarıyla o da bütün gece uyumamış.

"Gel evlat, bir şey mi oldu?"

"Komutanım müsade ederseniz bir şey soracağım."

"Sor evlat."

"Komutanım Yıldız, o nasıl?"

"Bu da nerden çıktı evlat?"

"Komutanım belki saçma bulacaksınız ama dünden beridir iyi değilim, hissediyorum ona bir şey oldu lütfen söyleyin o nasıl en azından iyi olduğunu bilmem istiyorum."

Bir süre Savaşın suratına baktım, söylemekle söylememek arasında kaldım ama sonunda söylemeye kara verdim .

"Geç otur evlat, konuşalım senle."

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin