"Lan, insan kardeşine böyle bir şey yapar mı?"

"Valla hiç kusura bakma Poyraz, Yıldız benim diğer yarım o yüzden onu öyle kolay bırakmam. Karargahta görüşürüz."

Savaş gidince Hazala ve teyzeme baktım, teyzem uyuyordu Hazal ise resim yapıyordu. Resmine bakmak istediğimde bana göstermedi, bende çok fazla üstelemedim. Sonrasında duş aldım, üzerimi değiştirdim ve yemek hazırladım, bu sırada da teyzem uyanmıştı. Ona yemek yedirdim ilaçlarını içirdim, Hazala da zorla yedirdikten sonra bende yemeğimi yedim ve Karargaha gitmek için yola çıktım.

Karargaha yaklaştıkça bütün vücudum kasılıyordu, içimi utanç duygusu sarmaya başlamıştı. Karargaha giriş yaptım ve arabamdan indim, Rıza Albay'ın odasına gelince kapıya vurdum ve içeriye girdim, tekmil verdikten sonra beklemeye başladım.

Rıza Albay, yine suratıma bakmadan oturmamı söyledi, verdiği emir ile koltuklardan birisine oturdum. Gergin bir şekilde konuşmasını bekliyordum, Rıza Albay konuşmaya başlayınca dikkatle dinlemeye başladım.

"Görüyorum ki suçluluk duygusundan omuzların çökmüş ama yaptığın şeyin hiç bir affı yok Poyraz. Seni anlamaya çalışıyorum, hatta bir yere kadarda anlıyorum ama sonrasında anlayamıyorum.

Nasıl olurda benim askerim böyle bir hata yapar? Hadi askerimi geç, nasıl olurda benim oğlum gibi sevdiğim, oğlum dediğim kişi böyle bir şey yapar!"


Rıza Albay'ın söylediği her sözden sonra, omuzlarım suçluluk duygusu ile daha çok çöküyordu.

"Komutanım-"

"Hiç bir şey duymak istemiyorum yüzbaşı, yaptığın şey baba dediğin adamın kalbini çok kırdı ama komutanını fazlasıyla sinirlendirdi bu yüzden bir ceza alacaksın."

Söyledikleri kalbime bir hançer olarak saplanmıştı, ben Rıza Albay'ı babam yerine koymuştum bir çok şeyi ondan öğrenmiştim. Bana babamın yokluğunu hissettirmemeye çalıştı, bakışlarımı ona çevirdim ve öyle konuştum.

"Hatamı biliyorum, kendimi savunacak halimde yok, bu yüzden de ne ceza verirseniz kabulümdür komutanım ama şunu bilin, ben babam gibi sevdiğim komutanımın tekrardan güvenini kazanıp aramızdaki kırgınlığı ortadan kaldıracağım."

Rıza Albay'ın bakışları bir anlığına bana çevrildi, o an sanki yumuşar gibi oldu ama hemen eski haline döndü ve konuşmasına devam etti.

"Poyraz bir hafta Karargaha gelme,bir haftanın sonunda yeni gelecek olan erleri sen eğiteceksin ayrıca bu sürede de hiç bir göreve çıkmayacaksın.

Timine verilen görevlerde ise komuta Dolunayda olacak."

"Komutanım, her şey kabulümdür ama benden görevlerde timimi yalnız bırakmamı istemeyin ."

"Sen, timini bir gece çekip giderek gerinde bırakmayı göze aldın yüzbaşı, bu yüzden dediklerimi yapacaksın."

Bir şey söylemedim söyleyemedim, ne söyleyebilirdim ki? Hatalıydım ve cezamı çekecektim.

"Şimdi çıkabilirsin."

"Emredersiniz komutanım."






1 ay sonra

Savaştan Devam

Yaşadığımız olayın üzerinden nerdeyse bir ay geçmişti, bu süreçte şerefsizler bir kaç köye baskın düzenlemişti, şükürler olsun ki şehit vermeden onların leşlerini yere sermiştik.

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Where stories live. Discover now