Gelen sağlık ekipleri benim kolumada bakmışlardı ama Fatih, gerekli müdahaleye yaptığı için pek bir şey yapmadılar. Hazalı yaraları için hastaneye götürdüler, Rıza Albayda oldukça sert bir şekilde benimde Hazal ile gitmemi söyledi.

Hastaneye gelince Hazal'ın yaralarının tedavisi için gerekli işlemleri yaptılar, çok fazla hırpalandığı için ekstra olarakta serum takıldı ve doktor bir kaç saat hastanede kalmasının daha iyi olacağını söyledi. Hazal'ın yanından ayrıldım ve teyzeme bakmaya gittim, uyanmıştı ve durumu iyiydi ona kardeşimi bulduğumuzu söylediğimde nerdeyse hasta yatağından kalkıp Hazala koşacaktı.

Doktorun yanına gittim ve teyzemle Hazal'ı aynı odaya almalarını rica ettim, onlarda herhangi bir sorun olmayacağı için bu durumu kabul ettiler. Hazalı da teyzemin odasına getirmişlerdi, ikiside aldığı ilaçlardan dolayı uyumuştu bende odada ki koltukta biraz dinlenmek için gözlerimi kapatmıştım.

Bir kaç saat uyumuş hemen uyanmıştım, saat 11'e gelirken doktor gelmişti ve ikisininde çıkabileceğini ama teyzemin iyi bakılması gerektiğini söylemişti. Hastaneden çıktığımızda bizi Savaş karşıladı, Rıza Albay teyzemi ve Hazal'ı bizim kaldığımız lojmanda ki evime götürmemi söylemiş. Karargaha yakın olmalarının daha iyi olacağını ve güvenli olacağını düşündüğü için böyle bir karar vermiş olmalıydı.

Eve girdikten bir süre sonra Anka timi ve Gölge timi geçmiş olsuna gelmişti. Yarım saatin sonunda herkes gitmişti, sadece Savaş kalmıştı,  Hazal odasında dinlenirken bende psikoloğu ile konuştum, kendisinin en kısa zamanda Hazal ile konuşması gerektiğini ve yaşadığı bu olayın onu nasıl etkilediğini öğrenmemiz gerektiğini söyledi.

Doktoruda tıpkı bizim gibi tekrardan başa dönmekten korkuyordu, bunca yol kat ettikten sonra başa dönmek Hazal için iyi olmazdı. Telefon konuşmasından sonra kendimi yorgunlukla koltuğa atım,  Savaş'ın konuşması ile bakışlarımı ona çevirdim.

"Poyraz, Rıza Albay bugün öğleden sonra yanına gitmeni istedi. Poyraz, şimdi ne yapacaksın ?"

"Bilmiyorum Savaş, yaptığım şey çok yanlıştı biliyorum ama gözüm o an hiç bir şeyi görmedi.

Şimdi ise ne kadar kötü ve saçma bir şey yaptığım görüyorum, belkide Yıldız beni durdurmasaydı ben daha saçma şeyler yapacaktım.

Geldiğimizde gördün, Rıza Albay, baba dediğimiz adam benim yüzümüze bile bakmadı."

"Hatanı anlaman güzel bir şey ama maalesef ki bu yaptığın şeyi değiştirmez.

Rıza Albaya gelince, onun şu an da ne yapacağını ben bile kestiremiyorum ama sana bir ceza vereceği kesin."

"Desene bu sefer kurtuluş yok."

"Vallaha yok kardeşim, hadi artık bende evime geçeyim sende biraz dinlen, malum zor bir konuşma yapacaksınız."

"Teşekkür ederim kardeşim, her şey için."

"Ne demek, ben öyle laf olsun diye kardeş demedim sana, iyi günde de kötü günde de her zaman yanındayım.

Haa bu arada kardeşime olan ilgine bir şey demiyorum diye işi cıvıtma, sonuçta abisiyim gözümün önünde sarılmalar, yüzünü tutmalar falan  hiç hoş olmuyor ona göre."

"Alış bunlara Savaş efendi, yakında bana enişte diyeceksin oğlum."

"Yürü git lan! Sanki Yıldız sana o kadar kolay evet diyecek."

"Bence yakında beni sevecek, sen ne dersin?"

"Ah maalesef bu konuda haklısın, sana karşı yakın davranmaya başladı bunu fark ediyorum ama bu demek değilki öyle kolay kolay kardeşimi sana bırakacağım, daha benden çok çekeceksin."

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Where stories live. Discover now