Bölüm 44 final

Začít od začátku
                                    

"Noldu Mertim." Diyerek oğlunun önünde diz çöktü Alp.

"Masalla Öykü beni patakladı." Deyiverdi.

Bir anda Baranla göz göze gelip Masalla Öyküye baktık.

İkiside hatalarını biliyordu ve Barana masum masum bakmaya başlamışlardı. Baran çocuklarımızın hiç birine hayır diyemiyordu. Hele söz konusu prensesleri olunca akan sular duruyordu.

"Naptınız kızlar?" Dedim ikisine dönüp.

"Ama Mertde bizim saçımızı çekti.." dedi Masal.

"Oğlum kızların saçı çekilmez ki. Bundan sonra saç çekmiyoruz anlaşıldı mı?"

"Tamam baba anlaşıldı." Dedi Mert masum masum.

"Sizde birdaha kimsenin canını yakmayacaksınız anlaşıldı mı?" Dedi Baran otoriter bir ses tonuyla.

"Anlaşıldı."

"Anlaşıldı."

Hayat "Hadi bakalım yemek hazır herkes masaya."

"Geliyoruzz." Dedi Umut hemen.

Umut tam bir abi olarak kardeşlerinin ellerini tutup masaya oturtmuştu. Umut ikisinin arasına oturmuştu. Bir yandanda Merte abilik yapıp yemek yemesine yardımcı oluyordu. Oğlumun bu hallerini hep gülümseyerek izliyordum. Tıpkı babası gibiydi. Olgun, yardımsever. Daha binlercesi.

"Aynı sen baksana şuna.." diye fısıldadım Baranın kulağına.

"Prenseslerde aynı sen baksana.." diye fısıldadı Baran.

Haklıydı. Kızlar aynı bendi. Düştüklerinde ağlamadan kalkarlardı. Biraz cadılıkta vardı tabi. Ve en önemlisi babalarına aşıklardı. Ben gibi...

Biz yemek yiyip sohbet ederken kapı çalmıştı. Tuğçe gelmişti.

"Hoşgeldin." Diyerek gülümsedim.

"Hoşbuldum." Dedi Tuğçede gülümseyerek.

"Hoşgeldin hala." Dedi Umut gülümseyerek.

"Hoşgeldin hala..." diye bağırdı Mert, Masal ve Öykü üçlüsü.

Güzel sohbetlerle geçen yemeğimizin ardından herkes evlerine dağılmıştı. Bizde eve yeni girmiştik. Eve girer girmez Gece ve kızlarda pat pat patileriyle bizi karşılamışlardı. Beş senede Gece ve kızlarda yaşlanmıştı.

Hepimiz odalarımıza çıkıp üstlerimize pijamalarımızı giymiştik ve sırada her geceki rutinimiz vardı.

"Hadi bakalım Masal zamanı.." dedi Umut.

Biz Masal okurken Umut kızların odasına geliyordu daha sonra Baran Umutu geri yatağına taşıyordu.

"Bugün ben bir masal anlatacağım." Dedi Baran gülümsemeyle.

"Neymiş o aşkım." Dedi Masal.

"Sus o benim sevgilim." Dedi Öykü.
Babalarını paylaşamıyorlardı.

"Susun o validemin sevgilisi." Dedi Umut. Umuta öpücük atıp gülümsemiştim. Oda gülğmseyerek göz kırpmıştı. Babası kılıklı.

"Bugünkü hikayemizin ismi ikinci şans...." dedi Baran bana bakıp gülümseyerek.

"Meraklandım." Dedi Umut.

"Bende."

"Bende."

"Bir varmış bir Yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir prenses varmış güzel mi güzelmiş ama tek dış görünüşü değil kalbi en çokda kalbi güzelmiş..." Baran anlatmaya başlayınca hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk.

"Prensesimiz hep üzgünmüş. Herkes çok üzmüş onu."

"Prensesler üzülmesin." Dedi Umut.
Gülümsedik.

"Sonra bir gün prensesimiz okula gitmiş. Okula gelen prens prensesi gördüğü ilk an aşık olmuş prensese anlamış onun kaderi olduğunu.." hayranlıkla sevdiğim adamı izliyordum.

"Prensesde ona aşık olmuş mu?" Diye sordu Umut."

"Sonra oda olmuş." Dedi Baran gülümseyerek.

"Prenses ilk prensi görmemiş. Üzerinden yıllar yıllar geçmiş ve prens hala ilk günkü kadar aşıkmış prensese fakat prenses hala onu fark etmemiş sonra bir gün prenses hayatının mahvolduğunu zannettiği bir günde çok çok çok üzüldüğü bir günde prensle karşılaşmış prens işte o an birkez daha anlamış prensesin kaderi olduğuna...."

"Prenses artık mutlu olmuşmu?" Bu soruyu soran Masaldı.

"Olmuş." Diye araya girdim.

"Hatta prensi tanıdığı günden sonra yeryüzündeki en mutlu kadın olmuş..."

Baran gülümsedi.

"Sonra nolmuş?" Diye sordu Umut.

"Prens ve prensesin üç tane çocukları olmuş..." dedim.

"Aahhh biz gibi.." dedi Öykü.

"Prens onlara sahip olduğu için dünyanın en mutlu adamıymış." Dedi Baran.

"Prensesde..." dedim.

"Validem...king..." Evet babasınada king diyordu. Oğlum bazen gerçekten Alpin kopyası olabiliyordu.

"Yoksa biz o üç çocuk sizde prens ve prenses misiniz?" Diye sordu Umut heyecanla.
Benim oğlum gerçekten çok akıllıydı.

"Nerden anladın aslan parçası?" Diye sordu Baran.

"Prensesi anlatırken valideme bakışından ve onun kıskançlıktan üstüne atlamak yerine gülümseyerek seni dinlemesinden."

"Akıllı oğlum benim..." dedim Umuta sarılarak.

"Aşkım bişey atlamışsın hikayede." Dedi Masal.

"Neyi atlamışım iki tanem."

"Küçük prenseslerin ne kadar güzel olduğunu.."

Hepimiz kahkaha atmaya başlamıştık. Baranın yanına oturup kollarının arasına girmiştim. Evime...

"Seni seviyorum Baran Doğan Demiroğlu. İyiki ikinci şansım oldun. İyiki kocam oldun. İyiki çocuklarımın babası oldun..."

"Seni seviyorum Mira Yılmaz Demiroğu. İyiki sana aşık oldum. İyiki ikinci şansım oldun. İyiki çocuklarımın annesi oldun..."

Bizim hikayemizin ismi ikinci şanstı. Biz birbirmizin ikinci şansı olmuştuk. Hayatı mahvolmuş bir genç kızın karşısına anca Baran Doğan Demiroğlu çıkabilirdi. Aşk duygusunun ne olduğunu bana iyiki yaşatmıştı. Kendimi onun yanında bulmuştum. Yaşayamadığım çocukluğumu. Herşeyimi. Ben şuan dünyadaki en mutlu kadındım. Sevdiğim adam ve ikimizin eserleriyle çok mutluydum. Bu bizim hikayemizdi. Baran ve Miranın hikayesi. Bizi okuduğunuz için bizi sevdiğiniz için hepinize teşekkür ederiyoruz. Sizde kendi sınırlarınızı zorlamaktan korkmayın. Sonu karanlık diye yürümekten korktuğunuz bütün yolların sonu beyaz ışığa çıkabilir tabiki bunu sadece siz isterseniz değiştirebilirsiniz....

Son...

Evet bitti Baran ve Mira'nın hikayesi bitti onlar aslında son olmadılar hiçbir şekilde bitmediler onlar mutlu sonsuz oldu. Onları yazarken o kadar garip duygular hissettim ki günü geldi ağladım günü geldi gülümsedim günü geldi kendi kendime kahkahalar attım ama gerçekten Baran, Mira, Alp, Hayat. Bütün karakterlerimi yazarken gerçekten ama gerçekten çok garip duygular hissettim ve gerçekten o kadar mutluyum ki iyiki yanımda oldunuz. İyiki bana o motivasyonu verdiniz. Hepinizi çok seviyorum. Başka kurgularda görüşmek dileğiyle Eslem Durmaz...














İkinci şansKde žijí příběhy. Začni objevovat