Bölüm 25

30 11 0
                                    


İyi okumalar umarım önceki bölümlerde çok ağlamamışsınızdır....

1 ay sonra...

~Baranın ağzından

Saymayı bırakmıştım. Zaman benim için Miramın gittiği an durmuştu. Mecbur şirkete gitmeye başlamıştım. Herkes bir şeyler söylüyordu. Annemler Miranın yokluğundan faydalanıp Zeynep konusu açıp duruyorlardı. Hepsine o kadar ağır konuşmuştum ki artık kimse ağzını açamıyordu. Miramın bu zamanlarda regl olması gerekiyordu. Acaba karnı çok ağrıyor muydu? Ayaklarına çorap giymeyi sevmezdi. Ben zorla giydirirdim. Karnı çok ağrıyınca yataktan bile kalkmıyordu. Yemekte yemiyordu. Benim güzelim alışmıştı bana nazlanmaya ne yapacaktı yanlız.

~Miranın ağzından

Evimin bahçesine bir sürü çiçekler dikmiştim. Baranı hatırlatıyordu bana çiçekler. Bana narin bir çiçekmişim gibi davranıyordu. Üzerimdeki halsizliği bir türlü atamıyordum. Göz altlarım çökmüş, hem fiziksel hem mental olarak bitmiştim.
Sonbahardaydık. Kış geliyordu. Gerçi bizim için çoktan kış gelmişti. Ben kendimi Baranımın yokluğunda kitaplara ve çiçeklere vermiştim. Acaba o kendini birşeylere verip iyi olmaya çalışıyor muydu?

Yeni çiçeklerimi ekip içeri girdim. Evin anahtarını alıp ilerideki markete doğru yürümeye başladım. Burası küçük bir kasabaydı. Ben kimseyle konuşmamıştım. Ölüler konuşmazdı sonuçta. Marketden makarna, ekmek gibi ihtiyaçlarımı alıp tekrar eve doğru yürümeye başladım. Her günüm bomboş geçiyordu. Haftada bir kere bu şekilde markete gidiyordum sadece.

"Merhaba, siz şu ormanın girişinde yaşayan yeni kişi olmalısınız?" Dedi bir kadın arkamdan ingilizcede.

Arkamı dönüp "Evet benim." Dedim. Fazla uzatmaya gerek yoktu. Hızlı adımlarla evime doğru yürümeye başladım. Kadın arkamdan bakakalmıştı. İğrenç bir komşuydum.

Evin kapısını açıp içeri girdim ve yere çöküp ağlamaya başladım. Ben Baransız yapamıyordum. Beceremiyordum yaşamayı. Nefes alamıyordum. Sanki koskocaman bir orman yanıyordu ve benim gözuaşlarımdam başka su yoktu. Regl olmam gerekiyordu. Piskolojimden dolayı gecikmiştim.

Kapıya yaslanmış şekilde saatlerce ağlayıp içimi boşalttıktan sonra ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Burası bir odası olan minik bir evdi. Baranın çok lezzetli yaptığı soslu makarnayı yapıcaktım. Canım çekmişti. Onun yaptığı gibi olmazdı ama deneyecektim.

Makarnayı hazırlayıp tabağa koydum ve koltuğa adımlamdım. Koltukta yerim alıp televizyonu açtım. Duygusal bir aşk filmi vardı televizyonda. Kız ve oğlan birbirlerine çok aşıklardı ama mutsuz son kız öldü. Bittiğini düşündüğüm gözyaşlarım filmin sonunda tekrar akmaya başladı. Nefesim yoktu. Yapayanlızdım. Baranımı çok özlemiştim. Kokusu burnumda tütüyordu.
Çok geçmeden koltukta cenin pozisyonunda uyuyup kaldım.

~Baranın ağzından

Alp ve Hayat tekrar birliktelerdi. Kimse mutluluklarını yaşayamamıştı. Miramın gidişinden dolayı. Her gün şirkete gidip geliyordum. Yaşayan bir ölüydüm.

Zorunda kalmadığım sürece kimse ile konuşmuyordum. Miramın kokusunu almamak eve gittiğimde onunla kavuşamayacağımı bilmek beni delirtiyordu.

Eve gidince kendimi Gece ve kızlarıma vermeye çalışıyordum. Miram onları bana emanet etmişti. Çocuklarımıza iyi bakmam gerekiyordu. Üzerime bir eşofman takımı giyip koltuğa kıvrıldım. Kocaman adamdım ama Miram gittiğinden beri odamıza girmeye cesaret edemiyordum. Anılarımızla baş edemiyordum. Sanki bi anda banyodan çıkıp sevgilim deyip bana sarılcakmış gibi hissediyordum. Kazaklarına sarılıp uyumaya çalışıyordum. Ama kokusu artık kaybolmuştu. Beni düşüncelerimden sıyıran kapı sesi oldu.

Kapıya doğru adımlayıp açtım. Alp ve Hayat gelmişti.

"Hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk abi."

"Hoşbulduk kardeşim."

Salona geçip oturduk. Minik gelip kucağıma kıvrıldı. Kafasını okşamaya başladım.

Alp "Kardeşim nasılsın?"diye sordu.

"Yıkık." Tek kelime yeterliydi.

"Abi bak Mira geri dönücek ben biliyorum. O hiç bir neden olmasaydı gitmezdi. Ben geri geleceğine inanıyorum."

"Hayat neden diyorum kafayı yiyorum her gece kabuslar görüyorum. Uyuyamıyorum. Öldüm ama daha nefes alıyorum. O nasıl. Üşüyor mu? Aç mı? Tok mu? Uyuyabiliyor mu? En acısıda yaşıyor mu? Deliricem!"

Hayat gelip bana sımsıkı sarıldı. Bende ona karşılık verdim. Tükenmiştim. Artık o güçlü adam yoktu. Yıkılıp büyük bir enkaza dönüşmüştüm.

"Abim yalvarıyorum sakin ol. Herşey düzelicek. Bak arıyorsun onu bulucaksın eminim. Herşey eskisi gibi olucak."

Miramı bulmam gerekiyordu. Nefesimi bulmam gerekiyordu.

Benim karım alışmıştı bana nazlanmaya ne yapardı bensiz. Yine gelip nazlansa bana bende nazını çeksem onun. Kokusunu içime çeksem. Kollarımın arasında uyutsam.

~ Miranın ağzından

Gördüğüm kabusla yerimden sıçradım. Nefessiz kalmıştım. Ter içinde kalmıştım. Rüyamda Baran Zeyneple birlikte oluyordu. Beni unutmuştu hayatına devam ediyordu. Allahım yalvarıyorum benim yokluğumda Baran başkasında kendini iyileştirmeye çalışmış olmasın. Bu kadarını kaldıramam yalvarıyorum.

Ya Baran beni unutup hayatına devam ediyorsa. Hayır. Benim kocam beni çok seviyordu. O böyle birşey asla yapmaz. Ben bu hayatta sadece ona güveniyorum. O benim Baranım bana asla ihanet etmez.

Kendimi tekrar ağlayarak uykunun kollarına bıraktım. Her gece ağlarken uyuyup kalıyordum. Bu gecede her zamanki gibi oldu.

İnsanlar ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır.
Baran ve Mira ağır ağır yıkılıyorlardı. Sonunda ya beyaz ışık vardı yada yolun sonu kapkaranlıktı...

Bölüm sonu...

İkinci şansWhere stories live. Discover now