Bölüm 23

39 13 3
                                    


Playlist hazırladım isteyenler bölümü okurken dinleyebilirler.

Cem Adrian- ben seni çok sevdim
Ersay üner- iki aşık
Model- sarı kurdeleler
Emre aydın- hoşçakal

Peçetelerinizi kenara koyun. Bu bölüm başta olmak üzere önümüzdeki bölümler biraz sancılı geçecek.

İyi okumlar üzümlü keklerim.....

Eşyalarımı topluyorum. Evet yanlış duymadınız. Sevdiğim adamı bu gece terk etmek zorundayım. Mecburum. Bir keresinde senin için bizden hatta kendimden bile vazgeçerim demiştim. Vazgeçiyorum. Kendimden ve bizden. Ben buna değecek bir adam değilim demişti. Değer onun o kadar güzel bir kalbi varki en çokta o değer. Bavulumun içine bir kaç parça eşya attım. Sonra dolapta onun kıyafetlerinin olduğu bölüme ilerledim. Bir gömlek, bir kazak ve ikimizin düğün fotoğrafı. Ona olan özlemimi gidermeyeceğine şimdiden emindim. Hepsini bavula katıp bavulun fermuarını kapattım. Kenara sakladım. Baranın görmemesi gerekiyordu. Bugün benim herşeyden çok sevdiğim adamla son gecemdi. Bu gece benim ona vedamdı ama o bunu bilmeyecekti. Özür dilerim sevgilim.

Kapı sesi. Gelmişti. Benim nefes alma sebebim gelmişti. Ben bu gece ikimizin sonunu yazıyordum. Ne kadar acı. Tam dünyanın en mutlu kadını olduğumu düşünüyordum oysaki.

Hiç birşey yokmuş gibi aşağıya inip boynuma sarıldım. Sımsıkı. Kokusunu içime çektim. Son kere. Dudaklarımızı birleştirdim. Bu benim ona vedamdı. Bu Miranın Barana, hayattaki ikinci ve tek şansına vedasıydı.

"Güzelim bir kaç saatde o kadar özledin mi beni?" Özür dilerim sevgilim.

"Çok özledim sevgilim."

Baranda bana sımsıkı sarıldı. Sanki hissetmiş gibi sımsıkı.

Bu gece bizim bedenlerimiz bir oldu ama ruhlarımız ayrıldı. Ben sevdiğim adama böyle veda ettim.

Yataktan kalktım. Uyuyordu. Üzerimi giydim. Yazdığım mektubu Baranımın baş ucuna bıraktım. Yanına eğilip son kere yaşama sebebim olan dudaklarına buse kondurdum. Kokusunu son kere içime çektim. Biraz daha burda kalırsam ona somsıkı sarılıp hiç bırakmazdım. Yanından kalktım. Bavulumu aldım. Aşşağıya indim. Saat 03:55 di 5 dakikam vardı. Aşşağıya indim.

Gece bacağıma sürtündü. Kızlarda arkasından tatlı tatlı geldiler. Onlarda annelerine veda etmeye gelmişlerdi. Kızlarımı öptüm ve oğlumun yanına eğildim.

"Ben yokken baba ve kardeşler sana emanet annecim." Deyip Geceye sarıldım.
Yüzümü yaladı. Tamam anne demişti. Benim oğlum çok akıllıydı.

Sessizce arka bahçeden çıktım. Evin biraz ilerisinde araba beni bekliyordu. Arabaya doğru adımladım. Ve her adımımda can verdim. Canımı arkamda bıraktım. Bittim.

Ben sevdiğim adamı yatağımızda terk ettiğim an öldüm. Ruhen. Ölmek sadece bedenen olmaz. İnsanlar ruhen ölürler sadece daha geç gömülürler.

"İstanbula veda et Almira Demiroğlu. Birdaha buraya gelmeyeceksin."

Cevap vermedim. Ölüler konuşamaz sonuçta.

Yollar geçti. Ben sustum. Gözümü kapattım bana yaşamayı hissettiren adam geldi aklıma. Nefret ettiğim herşeyi sevdiren adam. Beni aşka inandıran adam. Baranım. Kahramanım.

"Yürü in uçak seni bekliyor."

Sustum. İndim.

Aklıma jetdeki anılarımız geldi. Birdaha öldüm. Nefesim kesildi. Ben bir çiçektim ve artık ne oksijenim, ne güneşim nede suyum vardı. En önemliside toprağımdan koparmışlardı beni.

Koltuğa oturdum.

"Bundan sonra yanlızsın. Anlaşmaya uyduğun sürece bizi birdaha ne görür ne duyarsın."

Sustum.

Motorlar çalıştı. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey sevdiğim adamı büyük bir enkaza çevirerek gidiyordum. Mecburum sevgilim. Bizim için.

O her uçuşda benim ellerimi sıkı sıkı tutardı. Ben onun yanındayken hiç birşeyden korkmazdım. Şimdi ise suyundan çıkarılmış balık gibi karada çırpınıyordum. Ölüyordum.

9 saat 40 dakika 56 saniye.

Uçak indi. Ben bittim.

Canada. Onsuz nefes alamıyordum. Acaba fark etmişmiydi yokluğumu. Ne yapmıştı. Benim sevgilim bensiz nasıl bir sabaha uyanmıştı.

Taksi çevirip adres yazan kağıdı uzattım. Bana satın aldıkları eve gidiyordum. Pardon. Hapishaneme. Yada mezarıma.

Kısa bir yolculuğun ardından etrafında hiç ev olmayan nerdeyse ormanın içinde olan bir evin önünde durdum. Gizlenmem gerekiyordu. Baran beni bulmamalıydı. İkimiz için.

Kapıyı açtım. İçerisi ahşaptı. Tam bir orman eviydi. Küçüktü. Baranla gelseydik çok güzel şeyler yaşayabilirdik. Ama ben yanlızdım. Yolun sonu bundan sonra hep karanlıktı.

Bugün benim ölüm günümdü. 10 eylül. Sevdiğim adamla birlikte kendimi toprağın 7 kat altına gömmüştüm. İkimiz için bizden vazgeçmiştim. Mecburdum.

Bölüm sonu...

Tek bir şeyi söylemek istiyorum. Bu ayrılıkda iki tarafıda suçlamayın. Ne Mirayı gittiği için nede Baranı acaba birşey mi yaptı diye. Bu veda iki tarafıda küle çevirdi. Bakalım bizim üzümlü keklerimiz küllerinden doğabilecekler mi?

Sizce olay ne?

İkinci şansWhere stories live. Discover now