"Bu videoyu sizlerde izleseniz iyi olur."

Videoyu başlatılar, hepimiz dikkatle videoyu izliyorduk. Emrah ellerinden zincirlenmiş bir şekilde duruyordu, yüzü gözü kan içindeydi ama hala daha gözlerinden düşmanını yakacak kadar alev çıkıyordu. Bir süre sorna kadraja Sahra girdi, korktuğum şey başımıza gelmişti Emrah'ı alan Sahraydı.


"Merhabalar çok saygılı komutanlar, bakın benim yanımda kim var? Ta tam Rıza Albay'ın oğlu Emrah yüzbaşı.

Nasıl ama, siz benim peşimdeyken bende o sırada yüzbaşıyı avlıyordum hahahahaha. Biz kendisiyle biraz vakit geçirdik, eeee bayağıda eğlendik hal böyle olunca da biz farkında olmadan bir hafta gibi bir süre geçmiş, ancak sizlere haber verebildim.

Geç haber verdiğim için kusura bakmayın artık, ah bu arada Yıldız yüzbaşı nasıl? Onu en son gördüğümde yediği iki kurşunla yerde can çekişiyordu.

Sizleri bir kez daha uyarıyorum, yoluma çıkmayın ve benim peşimi bırakın, aksi halde sonuçlarına katlanırsınız. İsterseniz Poyraza sorun, o benim neler yapabileceğimi çok iyi bilir."


Ekran  karanlığa büründü ve video sonlandı, herkes çok sinirliydi ve o kadını parçalara ayırmak istiyordu. Rıza Albay'ın konuşması ile herkes ona odaklandı.

"Bu videonun gönderildiği adrese ulaştık ama oraya gitmek fazlasıyla tehlikeli."

"Bizim işimiz her zaman tehlikelidir komutanım, Emrah'ı kurtarmak için en ufak bir ihtimal varsa biz oraya zevkle gideriz."

"İki timi oraya gönderemem Savaş, ancak biriniz gidebilir."

Önce aslanlarıma baktım ardından başımı dik tutup büyük bir ciddiyetle konuşmaya başladım.

"Komutanım, Gölge timi bu görev için gönüllüdür."

Rıza Albay, önce Poyraza ardından da benim kararlı duruşuma baktı ve onayladı.

"Görev sizindir aslanlarım."

"Komutanı, izniniz olursa bende Gölge timi ile gitmek istiyorum."

"Olmaz Poyraz, buna izin veremem, timini bırakıp gidemezsin eğer bir görev gelirse siz çıkacaksınız bu yüzden Anka timinin komutanı olarak burda kalmalısın.

Savaş hemen hazırlığınızı yapın ve vakit kaybetmeden yola çıkın."

"Emredersiniz komutanım!"


Rıza Albay odadan çıkınca Gölge timi hazırlanmaya gitti, Anka timide odadan çıkmıştı, içeride Poyraz ile  ikimiz kalmıştık.


"Poyraz, bu söyleyeceğim her ne kadar hoşuma gitmesede ben yokken Yıldız sana emanet, o kadının ne yapacağı belli olmaz. "

"Biliyorum Savaş, bu yüzden büyük bir zevkle Yıldız'la ilgilenirim."

"Sırıtma lan hemen, eğer kardeşimin başına bir şey gelirse seni yakarım."

"Merak etme Savaş, canım pahasına Yıldızı korurum."

"Poyraz, olurda ger dönemezsem, kardeşime onu çok sevdiğimi söyle olur mu?"

"Öyle bir şey olmayacak Savaş, Emrah ve siz  sapa sağlam bir şekilde döneceksiniz."

Poyrazla konuşmamızdan sonra hazırlanmak için timin yanına gittim, ardından da hazırlıklarımı yapmaya başladım.

Bütün hazırlıklarımızı tamamlamıştık, bizi bekleyen  helikoptere bindik ve gideceğimiz yere doğru harekete geçtik. Belirlenen alana gelince helikopter bizi bıraktı ve geri döndü, bizde verilen koordinatlara ilerlemeye başladık.

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin