Şadoğlu erkekleri şirketteydi. Kadınlarıda alışverişteydi. Konakta hizmetçilerle tek ben vardım. Melike'ye okula kadar gideceğimi , Gül'ün ödevini unuttuğunu , onu almaya gideceğimin yalanını söyledim. O da müsade etti çıktım. Korumalar durdurdu bu sefer beni. Onlarada aynı şeyi dedim.
"Tek başınıza gidemezsiniz! Azat ağamın emri var!"
"Azat ağanızın emrini başlatmayın bana! Kızın ödevi acil! Hemen alıp geleceğim! Uzun sürmeyecek!"
"Tamam ama başka bir yere gitmeyin. Geç gelmeyin. Yarım saatiniz var!"
"Offf! Peki!"
Zar zor ikna edip acele yola çıktım. Okul yakındı zaten. Bir taksi aradım. Gelince binip okula gittim. Ancak kimse yoktu.
Üstüne birde hava sıcaktı , başım dönmeye başlamıştı. Biraz ilerledim ancak sendeledim.
"Başım..."
Neydi bu not ? Kim bana göndermişti ? Yazan yazıda bir tuhaftı. Bunları düşünürken baş dönmem daha çok arttı , gözlerim kararmaya başladı. Okuldan çıktım. Duvara tutunup destek aldım. Bir tuhaf olmaya başladım.
Gözlerim kapanmaya başlayınca elimdeki kağıdı buruşturup cebime soktum.
Ellerimi başıma koydum. Ne oluyordu şimdi bana öyle ?
Konağa dönmeliydim. Boşuna gelmiştim kimse yoktu çünkü.
Geri beklettiğim taksinin yerine gittiğimde taksi yoktu.
Allah allah beklemesini söylemiştim ama!
Ne oluyordu ya ?!
Başım dönerken , gözlerim kararmaya başlamışken daha fazla yürüyecek halim kalmadı. Ve birden yere yığıldım. Bayıldım.
Bayılmamla birlikte bir gölge beliriverdi. Birisi bulunduğum yerdeydi. Bir yabancı...
Uzun boylu biri...
O kişi her kimdi bilmiyorum ama yerde bayılmış halde olan beni kucağına aldı. Ardından uzaklaştık oradan.
