2.6

189 130 9
                                    

Onun odasından çıkıp Nalan'ın yanına doğru gidiyordum ki bir sahneye daha şahit oldum. Nalan, Çağla'yı çalıştırıyordu. Ondan bir takım evraklar ve kahve istedi. Çağla da onun istediklerini hemen hazırlayıp getirdi. Nalan, sinsi bir gülümsemeyle teşekkür etti Çağla'ya. Çağla da safım, yumuşak bir tavırla
“Rica ederim, benim işim bu. “ dedi.

O sırada sahneye Ferit dahil oldu. Keşke çekirdek olsaydı da çitleseydim çünkü gerçekten ilgi çekici bir sahneye benziyor.

“Nalan, haddini bil! Çağla benim karım. Ona bu şekilde davranamazsın! “

Esip gürlüyordu Ferit. Çağla'nın elinden sıkıca tutmuştu bir yandan da.

“Kusura bakma Ferit, ama burası iş yeri. Her ne kadar karın da olsa, o bir asistan ve ben de onun patronuyum. İsteklerimi yerine getirmesinden doğal ne var? “

“O benim asistanım. O yüzden lütfen ondan uzak dur. Bak biz arkadaşız, bana karşı nasılsan karıma karşı da aynı şekilde davranmanı istiyorum senden. Yoksa aramızdaki bu arkadaşlık ilişkisi biter. “

Nalan'ın zorlama bir gülümseme yayıldı yüzüne ve sanki ağlamamak için kendini zorluyormuş gibi tavana dikti gözlerini.

“Karın demek... Tamam, nasıl isterseniz Ferit bey. “

Ferit, Çağla'nın elinden tutarak kendi odasına doğru ilerledi. Nalansa sandalyesine çöküp alnını ellerinin arasına aldı ve sonra masanın üzerindekileri yerle bir etti.
Sahne bitti ve gölgeye geçtik. Bir süre daha Nalan'ı seyrettim. Anında toparlandı ve çekmecelerini karıştırmaya başladı. Gözünün önüne düşen saçını ikide bir geriye doğru atıp açtığı çekmeceyi kapatıyordu. Sonra bir başka çekmeceyi açıp içini iyice karıştırıyordu. En sonuncu çekmeceye, yani kilitli olan çekmeceye gelmişti sıra.

Çekmeceyi açtı ve sanki korkunç bir şey görmüş gibi geriye sıçradı. Gözlerimi kıstım neler olduğunu tam olarak görmek için. Nalan korku dolu gözlerle nefes nefese kalmış bir şekilde açık olan çekmeceye bakıyordu. Koşarak odasının kapısını açıp yanına gittim. Yanına gittiğimde gözüme ilk takılan şey açık olan çekmecenin içinde bir karadelik olduğu ve o karadeliğin zarfı yuttuğuydu.

Zarfın büyük bir kısmı gitmişti, son anda hızlı davranarak zarfın ucundan yapıştım.

“Ozan, bırak şunu. “

Nalan'ın dediğine aldırış etmeden zarfı çekiştirdim ama sanki öbür taraftan daha güçlü olan birisi daha çok çekiştiriyor gibiydi.

“Nalan, yardım et! Bu sana bahsettiğim zarf. “
Bir yandan da zarfın geçip gitmesini engellemek için sıkıca yapışmıştım zarftan.

“Bırak artık! “

Sesi ağlamaklı gelmişti. Sonunda daha fazla dayanamamıştım ve zarf ellerimin arasından kayıp gitmişti. Aşırı çaba sarf ettiğimden olsa gerek yoruldum ve kendimi durduğum yere bıraktım.

“Ne oldu? “
Nalan'ın ağlamaklı ifadesi dikkatimi çekmişti.

“Çekmeceyi açtığımda bir el gördüm. Bu yüzden biraz korktum. Sorun değil, şimdi iyiyim. “

“Nasıl yani? “
Göz yaşlarını sildi ve parmaklarını kızaran burnunun üzerinde gezdirdi.

“Şey işte, o karadeliğin içinden bir el uzandı ve zarfı tutup kendine doğru çekti. “

“Gerçekten mi? “
Başını evet anlamında salladı ve sonra ayağa kalkıp üzerini düzeltti. Odanın ortasındaki cam masanın üzerinden sürahi ve bardağı götürdü. Bir bardak su içti ve sonra bir bardak daha.

Olağanüstü Sen ✅Where stories live. Discover now