2.1

192 136 55
                                    

Şuandan itibaren 3 dakikamız vardı ve hemen hiç vakit kaybetmeden harekete geçmeliydik. Ama sorun ne? Ben de dahil hiç birimiz kıpırdayamıyorduk. Kendimi ne kadar zorlasam da bedenim sanki buz kesmişti, hareket edemiyordum.


“Manyaksın! “ diye bağırdı birisi. Tanıdık sesi duymamla bedenimin normale dönmesi bir olmuştu.


“Sen burada ne arıyorsun? “ diye sordum boş işler müdürünü karşımda görmenin şaşkınlığını yaşayarak.


“Kıçını kurtarmaya geldim. “
Ondan bu tarz bir söz duyduğumda yüzümü buruşturarak baktım.


“Mal mısın, ben olmasam gerçek dünyaya geçemeden burada geberip gideceksin. “ diye sürdürdü konuşmasını. Öyle bir ihtimal vardı demek...


Vardı tabii! Kafayı yemiş olmalıyım! Hızla boş işler müdürünün yanına sokuldum ve nazikçe konuşmaya özen göstererek başladım konuşmaya.


“Ben ettim sen etme, lütfen kurtar beni! Bak söz, ne istersen yapacağım. Nalan'ı mutlu sona mı kavuşturmamı istiyordun? Artık tamamıyla buna odaklanacağım. “


Eliyle beni kendinden uzaklaştırdı ve somurtarak yüzüme baktı.


“İşim gereği geri zekâlılarla uğraşmak benim için artık normal bir şey, ama sen abarttın. Evreni bir birine kattın, bir de gelip demişsin ki, ben başka kitaptaki bir karadelikten geçerek geldim buraya. Oğlum, karakterlerin aklına ne diye böyle şeyler sokuyorsun? Senin yüzünden patronumdan azar işittim. Küsüm ben sana, sen istersen yap! Artık umurumda değilsin. Emekliye ayrılacağım, bir romantik kurguda emekliliğimi yaşayacağım. “


Benim konuşmama bile izin vermiyordu ve salonda kendi kendine söylenmeye devam ediyordu. Ben her konuşmaya dalmak istediğimde sesini yükseltiyor ve kendi konuşmaya devam ediyordu. Yine araya girmek istedim lakin sesini daha da yükselterek konuşmasını sürdürdü.


“Bu işte yaşadığım stres beni 1000 yıl yaşlandırdı. Dayanılır gibi değil! “


“Yaşın kaç ki senin? “ diye sorabilmiştim sonunda.


“Sence? “ dedi yan profilden bakarak ve sanki gençsin dememi bekliyormuş gibi yandan sürekli beni dikizliyordu.


“ 40 mı? “ diye sordum çekinerek. Sonra sevinerek güldü ve sanki hava atarcasına çenesine kadar uzun bukleli saçını hava savurdu.


“ Kaç yaşında olduğumu bilmiyorum. Tek bildiğim kitapların var oldukları zamandan beridir varız biz de. Yani senden çok çok yaşlıyım. “


“Hiç göstermiyorsun. “ dedim.
“Hem görünüşün hem de davranışın bir çocuğunkinden farksız. “


“Anlaşılan sen burayı çok sevdin. “ dedi tek kaşını kaldırıp tehditkar bir bakış atarak. Başımı ve elimi hızlıca iki yana salladım.


“Hayır, hayır efendim. Siz evrendeki en zeki, en bilge adamsınız. “
Dediklerim hoşuna gitmiş gibi sırıttı sonra
“Hayır, ben bu evrendeki ikinci en bilge ve zeki insanımdır belki, çünkü birincinin benim amirim olduğuna eminim.” Dedi.

Dediklerini onaylarcasına ve belki biraz da yalakaca bir tavırla
“Evet, tabii. “ dedim.
“Mutlaka öyledir. Peki beni kendi kurguma geri götürecek misiniz? “
Boğazını sesli bir şekilde temizledi ve ciddileşemeye çalıştı.


“Bak delikanlı, yaptığın şey çok büyük sorunlara yol açtı. Seni buradan çıkarırım ama bunun bedelini gelecekte ödetirim. Anlaştık mı? “
Nasıl bir bedelden bahsediyor olabilirdi ki, umursamadan hemen kabul ettim. Anlaşmaya varmak için uzattığı elini sıkıca tutarak salladım ve sonunda burada yaşadığım korkunun dağıldığını hissettim.

Olağanüstü Sen ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin