26. Bölüm

189 12 0
                                    

Yoldan geçen bir araba kazayı görür görmez hızla ambulansı arayarak haber verdi. Etraf hunharca bir kalabalıkla dolarken ambulansın siren sesi hepsini dağıttı. Görevliler hızla müdahale için Koray’ın yanına giderken diğer görevliler Esma’yı çoktan sedyeye koymuş, ambulansın içine doğru götürüyordu.

Tam o sırada tekrar bilinci yerine geldi Koray’ın. Bulanıktı zihni, her şey karmakarışıktı. Anılar birbirine girmişti sanki. Başını çevirip ambulansa binmek üzere olan Esma’nın kanlı yüzünü görmesiyle hatıraları yeniden gün yüzüne çıktı. Kaza günü kanlı olan annesinin suratı şuan tekrar karşısındaydı. Olanları yavaş yavaş hatırlayan Koray ilk yardım yapan görevliyi umursamadan ayağa kalkarak Esma’ya doğru bir adım atmak istedi. Ne olduğunu anlamadan tekrar kendini yerde bulmasıyla yeniden ayaklandı. Dengesini koruyamayıp düşecekken birkaç kişinin kollarından destek olmasıyla zor ayakta durdu.

“ESMAA!”

Bilincini kaybetmeden önce sarf ettiği sözleri bu olmuştu...

Koray’dan...

Yavaşça gözlerimi açarken beyaz tavanı görmeme gözlerim acıdı ve tekrar kapattım. Gözlerimi ışığa alışması için biraz Aralık bıraktıktan sonra nerde olduğumu anlamak için biraz doğrulmaya çalıştım. Bunu yapmamla başımda keskin bir ağrı hissetmemle başım tekrar yastığa gömüldü. Başımı yana çevirdiğimde kolumda gördüğüm serumla kaşlarım çatıldı. Zihnime dolan anılarla korkuyla acımı umursamadan doğruldum. Endişeyle gözümden bir yaş akarken ayağa kalkmaya çalışmama kolumdaki serum engel olunca sıkıca serumu tuttum. Acısını umursamadan sertçe çektim. Tahmin ettiğimden daha da acı verince olduğum yerde bir süre acının geçmesini beklerken koluma kenarda gördüğüm pamuklardan birini tuttum.

Hızla ilerlemeye çalışırken zihnim çok bulanıktı. Tek umursadığım ve düşündüğüm Esmaydı. Korkuyla yutkunurken gözümden bir damla yaş düştü. Kendi hatalarım yüzünden her şeyimi kaybetmiştim. Önce annem, sonra tek dayanağım olan kız kardeşim. Her şey benim yüzümden olmuştu. Yıllar önce yaşadıklarım yeniden yaşanırken acıyla yumruğumu sıktım. Aklıma gelen annemin yüzü asla gözümün önünden gitmiyordu. “kardeşine neden sahip çıkamadın?” der gibi bakıyordu sanki. Esma da annem gibi bakıyordu o an....

Sendeleyerek ilerlemeye devam ederken kapı açıldı. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla hemşireydi.

“Beyefendi neden ayağa kalktınız serumunuz daha bitmemiş!”

Yalvarırcasına yüzüne bakarak konuştum:

“Lütfen beni kardeşime götürün. Esmamı görmem lazım yalvarırım.”

İtiraz etmek için ağzını açacakken konuşmasına izin vermeden sözünü kestim.

“Lütfen. Onu görmeye ihtiyacım var lütfen.”

Bir süre yüzümü inceledikten sonra pes edercesine omuzlarını düşürdü.

“Pekala. Ama önce serum taktığımız kolunuzla ilgilenmeliyim. Kan kaybedebilirsiniz.”

Her ne kadar bir an önce gitmek istesem de kolumun halini görünce itiraz etmeden müdahale etmesine izin verdim. O işiyle ilgilenirken Esma hakkında bilgi almak istedim.

“Şuan Esma’nın durumu nasıl?”
“Bildiğim kadarıyla hastamız yoğun bakımda. Sanırım kan kaybı çok fazla ve onun için kan aranıyordu.”

Duyduklarımla nefesimin kesildiğini hissettim. Sanki görünmez bir el boğazımı sarmış, sıkıca tutuyordu. Titrek bir nefes verdikten sonra hemşirenin işini bitirmesini bekledim. Sonunda ayağa kalktığında merakla ona baktım.

Küçük AşkımOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz