Karanlıktı bu oda, tepesinde bir lamba vardı sadece ve ellerimde kelepçeyle Hakan bu odadaki tek masanın önünde oturuyordu.Bir gece yaptığı hata onu bu sorgu odasına getirmişti. Şu an boş boş önündeki suya bakıyordu. Konuşacak durumda değildi çünkü vicdan azabı içerisinde kıvranıyordu.
"Bunu da mı yaptım" diyordu kendi kendine... "Bunu da mı yaptım? "
Tam o sırada içeriye sorgu için bir polis girdi. Elinde mavi bir dosyaya beraber karşısındaki masaya oturdu ve dosyayı açarak Hakan'ın önüne uzattı. Hakan dosyaya baktığında şok olmuştu. Çarptığı kadın ona bakıyordu.
Polis resmi göstermek sordu:
"Çarptığın kadın buydu. Onu daha önceden tanıyor muydun?
Hakan bir resme bir de polise baktı. Sessize cevap verdi:
"Hayır"
"Emin misin? "
"Evet eminim."
"O zaman beni iyi dinle Hakan. Ciddi bir suç şu an senin üzerinde ve normal şartlarda bir insan böyle bir durumda kaza olduğunu savunur ve çıkmak için çabalar. Ama senin geldiğinden beri ağzını bıçak açmıyor. Bu yüzden bize dürüst bir şekilde olayı anlat. Ne oldu? "
"Arkadaşımla beraber babamın aracını gizlice aldık. Beraber sadece turlayıp gelicek tik ama aniden karşımıza bu kadın çıktı. Ben de arabayı hızlı kullandığım için.. "
Devamını söylemeye dayanamadı Hakan. Kelimeler boğazına düğümleniyor,o kadının son hali bir türlü aklından çıkmıyordu. Çocuğun halini düşündekçe mahvoluyordu.
"Peki kaç yaşındasın evlat? "
"17"
Polis şaşkınlıkla Hakan'a baktı
"Ehliyetsiz, 18 yaşını doldurmadan, üstelik gecenin bir vakti dışarıda araba kullanma cesaretini nereden buldunuz? Bu deli cesareti gibi bir şey. En az 10 yıldan başlar cezan ayrıca araba babanın üzerine olduğu için babanın da başı belaya girecek ama o para cezasına çevrilebilir. Ama ehliyetsiz bine çarpmak, hele öldürmek büyük suç. Arkadaşın da ceza alıcak ama arabayı kullanan sen olduğun için sen daha ağır ceza çekebilirsin. "
"Alacağım ceza umrumda değil. Zaten ne kadar hapis yatsam haktır. Ama şu an o çocuğun nasıl bir hayatı olucağı konusunda çok rahatsızım polis bey. "
"Merak etme evlat, çocuk devlete emanet. Sen şu an kendini kurtar. O emin ellerde. "
Diyerek çıktı polis sorgu odasından. Daha sonra tekrar içeri girdi
"Bu arada mahkeme 3 hafta sonra haberin olsun. 10 dakika sonra ailen gelicek görüşme için. "
"Tamam."
10 dakika sonra anne ve babası içeri girdi. Annesi koşarak Hakan'a sarıldı. Babası sadece bakmakla yetindi ama onun da içi gidiyordu. Evladıydı sonuçta ama hala kızgınlık vardı içinde.
"Ee Hakan'ım nasılsın?"
"Nasıl oluyum anne? Nasıl olmamı bekliyorsun? Çocuğun durumu hakkında bilginiz var mı onu söyleyin."
Tam o sırada babası söze dahil oldu
"Sen kendini kurtarmaya bak çocuğu ne yapıcaksın? "
"Öyle deme baba. O çocuğun annesi benim yüzümden öldü. "
Duraksadı, sonra aklına bir şey gelmiş gibi anne ve babasına baktı
"Bu arada kadının adı neymiş? Bulmuşlar mı bir yakın felan. Belki çocuğa bakıcak birisini? "
"Yok oğlum bulamamışlar ama galiba ismi Esmaymış."
"Anne, baba ben gerçekten çok kötü hissediyorum kendimi. Vicdan azabı içinde kıvranıp duruyorum. Kafamı ne zaman kaldırsam, o kadının o güzel yüzü bunu bana ve evladıma nasıl yaptın der gibi bakıyor. Elimi uzatsam yok oluyor. Mahvoluyorum anne,mahvettim daha dünyaya yeni gelmiş bir bebeğin hayatını."
Derin bir sessizlik hakim oldu odaya. Daha sonra annesi heyecanla başını kaldırıp oğluna baktı.
"Buldum Hakan'ım buldum!"
"Sessiz ol anne ne oldu, ne buldun? "
"Seni böyle görmek beni çok üzüyor. Seni bu vicdan azabından kurtarmanın yolunu buldum. "
Babası ve Hakan şaşkınlıkla annesine baktılar.
"Neymiş o çözüm anne?"
"Sen bu çocuğun ailesi yok diye yok diye üzülüyorsun değil mi?"
"Evet."
"Artık bu çocuğun bir ailesi var, üzülmene gerek yok. "
Hakan şaşkınlıkla annesine baktı.
"Kimmiş o ailesi anne?"
"E biziz yavrum?"
"Nasıl yani anne?"
"Ya oğlum bu çocuğu yetimhaneye vericekler. Biz de onu evlatlık alırız. Ben annesi, sen de abisi olursun, baban babası. Zenginiz, Çocuğa iyi bir hayat verebiliriz. Ne dersin Hakan? İlhan? "
Hakan ve babası şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. İlhan bey gülümsemeye başladı
"Hep bir kızım olsun isterdim..."
"İyi de anne, bu gerçeği sonsuza kadar saklayamayız ki? Hem ben hapisteyken çocuk abim nerde felan derse ne diyeceksiniz?"
"SON 5 DAKİKA!"
Dışarıdan gelen polisin sesiyle irkildiler.
"Sen orasını bana bırak oğlum tamam mı? Şimdilik derdimiz seni kurtarmaya çalışmak, sonra da çocuğu evlatlık almak."
"Peki"
Anne ve babasına son kez sarıldıktan sonra gittiler. Mahkeme gününe kadar göz altında tutulmak zorundaydı Hakan.
Mahkeme Günü
"KARAR!"
Hakimin güçlü sesiyle beraber herkes ayağa kalktı. Anne ve babası çok üzgündü ama maalesef cezayı indirememişlerdi. Hakan ise ruhsuz gibi bakıyordu etrafına. Bu genç yaşında ölmüştü ruhu...
"Sanık Hakan Öz'ün 18 yaşını doldurmadan gece vakti araba kullanması, ehliyetsiz olması, hamile bir kadına çarpması, o kadın öldürüp çocuğun hayatını tehlikeye atmasından 10 yıl hapsine ve arabanın, babası İlhan Öz'ün üzerine olmasından babası İlhan Öz'e 3600 TL para cezası kesimine, ayrıyetten annesi ölen çocuğun yetimhanede devlet gözetimi alınmasına karar verilmiştir!"
Bitmişti Hakan için herşey...
En son hatırladığı şey eline kelepçe takılırken annesinin fenalık geçirdiğiydi.Hapishaneye götürülürken annesine son kez sarılmasına bile izin verilmemişti.
***
Aradan 2 hafta geçmişti. Hakan hala bu ortama alışmaya çalışıyordu.
"Sıkıntı yok" diyordu kendi kendine, "Sıkıntı yok... Zaten 10 yılım var elbet alışırım.. "
Birden gardiyan sertçe kapıyı açarak içeri girdi
"HAKAN ÖZ! ZİYARETÇİN VAR! "
Hakan yattığı yerden doğruldu. Kaldığı yerden çıkıp gardiyanı takip etmeye başladı. Gelen ziyaretçiyi merak etmiyordu çünkü annesi ona telefonla birkaç gün sonra geliceğini söylemişti.
Hakan görüşme odasına girdi. Beklemeye başladı. Sonra içeri annesi girdi, ama kucağında bir şey tutuyordu. Hakan şok oldu.
Annesi, kucağında bir bebekle karşısında duruyordu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşkım
Teen FictionZengin bir ailenin şımarık ve uçarı bir çocuğuydu Hakan. Babası İlhan Bey ülkenin en tanınan mühendislerinden biriydi. Tek çocuk olması ve her istediğinin elinin altında olması onu haklı olarak şımartmıştı ama bu uçarılığının bedelini hayatının sonu...