11. Bölüm

339 41 0
                                    

"Ne demek Esma yok sen dalga mı geçiyorsun?"

"Bak Hakan bir dinle lütfen. Su istedi ben de kahve alacaktım. Oturup beklemesini söyleyip gittim. Aldım bir arkamı döndüm Esma masada yoktu. Gerçekten özür dilerim.."

"Şuan özür dileme yeri değil. Gidip onu arayıp bulmamız lazım."

"Tamam ben parkın oraya bakayım çocuk bu belki oraya gitmiştir."

"Ben de kalabalıklara bakayım. Ve dua et bir şey olmamış olsun..."

Ayrılıp aramaya başladılar. Hakan sinirden yumruklarını sıkmıştı. Bir yandan Esra'ya kızıyor,diğer yandan onun suçsuz olduğunu düşünüyordu. 'Yine de..' dedi kendi kendine 'onu orada bir başına bırakmamalıyıdı.'

Kendine hakim olmaya çalışarak sağa sola bakmıştı. Telaştan eli ayağı titriyor gözleri dolu dolu etrafa bakınıyordu. 'Kaybedemem..' dedi kendi kendine. 'Şuan olmaz, onu basit bir kaybolma olayıyla kaybedemem..'.

Ve bağırdı:

"ESMAA!"

Bir daha bağırdı:

"ESMAAAM!"

Çevresindeki insanlara aldırmadan çarpa çarpa ilerleyerek bağırıyordu. Biraz daha bağırsa sesi kısılacaktı. Bir anda aklına gelen fikirle hızla koşmaya başladı. 'Tabii ya' dedi kendi kendine. 'Esma pamuk şekere bayılır.'

Hızla ilerledi. Maalesef pamuk şeker satıcıları belli bir yerde durmuyor sürekli geziyorlardı koca lunaparkın içinde. Tam o sırada ilerlerken onu gördü... Hızla koşmaya başladı. Ve bağırdı:

"ESMA!"

Tahmin ettiği gibi Esma pamuk şekerlerin peşine takılmış, sonunda bir tane almış ve sağa sola bakınarak yiyordu. Muhtemelen kaybolduğunu anlamış pamuk şekerciyle yolu bulmaya çalışıyordu. Esma abisini görünce kollarını kocaman açıp hızla abisine doğru koşmaya başladı:

"ABİİ!"

Hakan Esma'yı kucaklayarak havaya kaldırdı ve döndürmeye başladı. Sonra göğüsüne bastırıp sımsıkı sarıldı. Zar zor ikisi de sakinleşince Hakan Esma'ya bakarak konuşmaya başladı:

"Neredeydiniz küçük hanım?"

Esma dudak bükerek mahcup bir ifadeyle abisine baktı. Daha sonra abisine sarılıp konuşmaya başladı:

"Çok özür dilerim abicim... Esra abla gidince canım çok istediği için bir an kendime hakim olamadım özür dilerim..."

Hakan Esma'nın yüzünü avuçlarının arasına alarak konuşmaya başladı:

"Bak abicim. Öncelikle bir daha habersiz asla ama asla hiçbir yere gitmek yok anlaştık mı? İkinci olarak da Esra ablan da senin için endişelendi ona da bir özür borçlusun. Son olarak büyüklerinin sözünü her zaman dinleyeceksin tamam mı?"

"Tamam abim."

"Aferin peki sana bir şey yapan olmadı değil mi iyi misin?"

"Hayır abim iyiyim. Pamuk şeker satan amca sağolsun onunla beraber seni arıyorduk yardımcı oldu bana."

Hakan pamuk şeker satan adama minnet dolu bir tebessümle bakarak konuşmaya başladı:

"Size gerçekten çok ama çok teşekkür ederim."

"Ne demek beyefendi bu küçük hanım kaybolunca yüreğim dayanmadı yardımcı olayım dedim. Hem maalesef bu gibi yerlerde kaybolan çocuklar sık sık oluyor."

"Maalesef. Neyse tekrar teşekkürler."

"Rica ederim. Hayırlı günler."

"Hayırlı günler kolay gelsin."

Esma da teşekkür ettikten sonra el ele tutuşarak ilerlemeye başladılar. Hakan tam Esra'yı arayacakken telefonu çalmaya başladı. Arayan Esraydı:

"Efendim Esra?"

Esra'nın hıçkırıklarını duydu Hakan önce. Sonra Esra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:

"Hakan çok özür dilerim ben... Ben her yere baktım ama Esma'yı bulamadım."

"Merak etme önce bir sakinleş. Ben buldum Esma'yı. Sen olduğun yeri bana söyler misin?"

"Ne buldun mu?! Allah'ım sana bin şükürler olsun! Ben kafeye geri döndüm oturduğumuz masadayım. Peki Esma iyi mi?"

"Merak etme iyi o. Sen iyi olmana bak. Biz birazdan oradayız."

"Tamam."

Hakan telefonu kapatıp düşünmeye başladı. Ya Esma'ya bir şey olsaydı diye düşündü... Ben Esma'sız ne yaparım diye düşündü... Düşüncesi , hatta yaşaması bile onu dehşete düşürdü. Ve onu gözü gibi koruyacağını kendine hatırlatıp asla ona bir şey olmayacağını ikna edrek korumaya hayatı boyunca devam edecekti.

Sonunda Esra'nın yanına ulaştılar. Esma ile sarıldıktan sonra aynı masaya tekrar oturdular. Birer su içip eve gitme kararı aldılar ve yine yürüyerek geldikleri yolu geri gittiler. Bugünlük bu kadar gezi yeterdi...

Eve vardıklarında kapıyı annesi açtı. Hepsine kocaman gülümseyerek içöeriye buyur ettikten sonra Esma hızla odasına çıkıp üzerini değiştirmeye gitti. Annesinin daveti üzerine Esra da akşam yemeğine katılacaktı. Esra ve annesi mutfağa geçtikten sonra Hakan salona geçti. Aradan 15 dakika geçtikten sonra yanına Esra da geldi ve konuşmaya başladı:

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Tabi otur."

Esra oturup derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:

"Ben bugün için gerçekten özür dilerim. Onu da yanıma almalıydım.."

"Dert etme böyle olacağını bilemezdin."

Esra gülümsedi ve önüne döndü. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar konuşmaya başladı:

"Peki sence de Esma'ya aşırı derecede fazla değer vermiyor musun?"

"Nasıl yani?"

"Resmen çıldırdın. Bu fazla değil mi?"

Hakan sinir bozukluğuyla güldü. Ve ağızından tek cümle çıktı:

"O benim her şeyim..."

Ve elinde bir sıcaklık hissetmesiyle başını kaldırdı

Esra'nın eli elinin üzerinde ve Esra ona gülümseyerek bakıyordu...

Ama bilmediği bir şey daha vardı o da Esra'nın içindeki kıskançlıktı...


Küçük AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin