"Oğlum bari kahvaltını yap."
Annesi Koray'ın arkasından ilerlerken bir yandan konuşmaya devam ediyordu:
"Aç açına evden çıkılır mı evladım iki lokma bir şeyler ye bari?"
Koray bir yandan ceketini giyinip annesine cevap verdi:
"Aç değilim anne lütfen ısrar etme görüşürüz."
Annesinden bir cevap beklemeden hızla evden çıktı. Dün gelir gelmez uyumuş annesinin sorularını yanıtsız bırakmıştı. Bugün de tüm ısrarlara rağmen ağzını bıçak açmamış hızla evden çıkmıştı. Gideceği yeri çok iyi biliyordu...
Hakanların evine vardığında kapıyı Hakan'ın annesi açtı:
"Aaa Koray evladım hoş geldin buyur içeriye."
Koray gülümseyerek içeriye girdi. O esnada Hakan'ın annesi bir kez daha Koray'a seslendi:
"Hakan ve Esma bahçede kahvaltılıkları diziyorlar sen de onlara katıl beraber kahvaltı yapın."
Koray bir şey demeden sadece baş sallayarak aşinası olduğu bahçeye doğru ilerledi. Tam kapının önünde durdu ve sonuna kadar açık olan kapıdan bahçede bir yandan sohbet edip bir yandan gülüşen Hakan ve Esma'ya baktı.
"Yaaa ağabey bırak onu şimdi hep beraber yiyeceğiz zaten."
Hakan'ın masadan yemek çalmasına Esma'nın verdiği tepki Koray'ı elinde olmadan gülümsetmişti. Tam o sırada Esma ile Koray göz göze geldi.
"Aaa Koray ağabeyim gelmiş!"
O sırada Hakan yavaşça arkasına döndü ve Koray'a baktı. Baştan aşağı süzdü Koray'ı ve sonra Esma'ya döndü:
"Sen kalan ufak şeyleri tamamla tamam mı? Ben birazdan gelirim yanına Koray ağabeyinin yanına gideceğim."
Esma gülümseyerek başını 'tamam' anlamında salladı. Hakan kapıya doğru ilerledi ve tam Koray'ın karşısında durarak derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:
"Nasılsın?"
Koray hiçbir cevap vermeden öylece baygın gözlerle Hakan'a bakmaya devam etti. Hakan konuşmaya devam etti:
"Bak gel beraber kahvaltı edelim. Dün olanları unutalım olur mu sen benim dostumsun hatta kardeşimsin. Beraber büyüdük sayılır. Daha uzamasın bu konu, dargınlık olmasın?"
Koray olduğu yerde durup hiçbir şey söylemeden Hakan'ın yüzüne bakmaya devam etti. Hakan bir terslik olduğunu anlayarak kaşlarını çatarak sordu:
"Koray ne oldu?"
Koray bir şey söylemeden bakmaya devam edince Hakan dün olan olaydan böyle olduğunu düşünerek derin bir nefes alıp konuşmaya başladı:
"Bak eğer dün verdiğim tepkiden dolayı bana böyle davranıyorsan kusura bakma ama kızmakta haklıyım. En azından haklı nedenlerim var. Sana dedim sen benim kardeşimsin. Biz beraber büyüdük ,her sırrımızı paylaştık. Ama sen böyle önemli bir şeyi ben bir yabancıymışım gibi sakladın benden. Seninle ne işlere bulaştık. Hep yan yanaydık."
Sinirle gülerek kollarını iki yana açtı:
"Ama nedense sana yetmedi bunlar. Nedense sakladın bunları benden."
"Sorun bu değil Hakan."
Hakan dayanamayıp sinirle gülerek bağırdı:
"O zaman ne söyle artık! Bak ben dün kardeşimi bırakmamak için söylemeyi istemedim. Şu saatten sonra Esma benim kardeşim,annemin ve babamın da kızı!"
Koray gözleri dolarak cevap verdi:
"Değil."
Hakan böyle bir tepki karşısında ne yapacağını şaşırdı:
"Sen ne demeye çalışıyorsun?"
Koray devam etti:
"Ve mutlaka o ,senin elinden alınacak."
Hakan sinirle bir anda kahkaha atmaya başladı:
"Allah Allah öyle mi olacak? Kim alacak peki?"
"Ben."
Hakan daha fazla kendini tutamayıp Koray'ın yüzüne yumruk attı. Koray da karşılık verdiği sırada Esma olanları görünce hızla annesine söylemek için içeriye koştu.
"Anne!"
"Sakin ol kızım ne bu hal ne oldu?"
"Anne Koray ağabeyim ile ağabeyim kavga ediyorlar."
Bunu duyan Hakan'ın annesi hızla bahçeye gitti. O esnada Koray Hakan'a bir yumruk daha atmak üzereyken Esma korkuyla bağırdı:
"Koray ağabey,ağabeyime vurma!"
Koray'ın Hakan'a doğru giden yumruğu Esma'nın sesiyle bir anda durdu. Esma'nın gözlerinin içine bakınca içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti ve onun hatırına sesini çıkarmadan yumruğunu indirdi. O esnada Hakan'ın annesi araya girdi:
"Oğlum bu ne hal ne oldu kendinize gelin!"
"Bir şey olmadı anne içeriye geçin siz."
"Hakan ..."
"Anne siz içeriye geçin dedim!"
Annesi bir şey daha söylemeden Esma'yı da alıp içeriye gitmeden önce Esma Koray'a baktı:
"Ağabeyime vurma olur mu?"
Koray bir şey söylemeden başını öne eğdi. Onlar içeriye girerken Hakan konuşmaya başladı:
"Bana açık açık anlat benimle derdin ne, ne demeye çalışıyorsun!"
Koray içerisinde bulunduğu duygu karmaşası ile konuşmaya başladı:
"Yıllar önce senin çarpıp öldürdüğün kadın benim annem! Öz be öz annem! Esma da benim kardeşim. Ve ben onu senden alacağım."
Bir anda olduğu yerde adete taş kesildi. Başından aşağıya kaynar sular döküldü adeta...Hakan o esnada verdiği şokun ve hüznün etkisiyle ne diyeceğini bilemeyerek:
"Sen... Sen ne dediğinin farkında mısın?"
Koray dolan gözlerini daha fazla tutamayarak gözyaşları içinde konuşmaya başladı:
"Evet farkındayım. O gece arabada çarptığın kadının annem olduğunu ben gittiğimiz o evde öğrendim. Hakan... Esma ailemden bana kalan tek şey. Hakan onu bana ver. Bana kardeşimi ver Hakan..."
Hakan yaşadığı şokla ne diyeceğini bilemeyerek içinden 'Bu nasıl bir imtihan Yarabbim! Ney ile sınıyorsun sen bizi?' diye geçirdi. Derin bir nefes aldıktan sonra cevap verdi:
"Sana inanmıyorum Koray..."
Koray kendinden emin bir şekilde rahatça konuştu:
"Bunu kanıtlayabilirim Hakan. DNA testi yaparak kanıtlayabilirim."
Bu sözlerden sonra Hakan daha fazla dayanamayarak hızla içeriye gitti ve Esma'nın odasına giderek masasının üzerinde duran ve üstünde saçlar olan tarağı alarak tekrar Koray'ın yanına geri döndü. Annesi arkasından seslense de dikkate almayarak ilerlemeye devam etti. Bahçeye vardığında Tarağı Koray'a uzatarak konuşmaya başladı:
"Al bakalım. İnşallah yanılırsın ve bu konu daha fazla uzamaz."
Koray üzerinde kardeşinin saçının olduğu tarağı narince,sanki kırmak istemezmiş gibi aldı ve bir süre baktı. Dikkatlice cebine koydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Aşkım
Teen FictionZengin bir ailenin şımarık ve uçarı bir çocuğuydu Hakan. Babası İlhan Bey ülkenin en tanınan mühendislerinden biriydi. Tek çocuk olması ve her istediğinin elinin altında olması onu haklı olarak şımartmıştı ama bu uçarılığının bedelini hayatının sonu...