30. bölüm

465 22 0
                                    

Bölüm şarkısı= nightmare

Talya

Partideki skandal olaydan sonra evlere dağıldık. Yüzümdeki sırıtmaya eve dönene kadar zor engel olmuştum. Bizim harikaya bak sen. Hırsızlık ve harikayı kırk yıl düşünsem yan yana koyamazdım. Sabah şöförüm beni okula bıraktı. Bugün harikayla güzelce uğraşabilirdim. Hakediyordu o bunu.

Okuldan içeri girdim. Tek başına yürüyordu. Şuan yalnızdı ama bir iki güne yanına birilerini alırdı. Gülümseyerek yanına gittim. Tam yanından yürümeye başlayınca durup bana baktı. Kulağında kulaklık vardı. Bana sinirle bakıp kulaklığını çıkardı. Onun sinirine inat ben gülüyordum.

"Günaydın harika. Kulaklıkların güzelmiş. Para verip mi aldın? Yoksa çaldın mı?" Dedim gülerek. Kaşları daha da çatıldı. "Tamam tamam kızma canım. Takılıyorum sana. Ama internettekiler çok takılmıyor benden söylemesi yada okuldakiler." Diyip ona sırıtarak bakanları işaret ettim "Bu olayın uzun bir süre konuşulur. İnsanlar uzun bir süre sana böyle bakıcak. Biliyor musun yakınımda olunca anladım. Ezik psikolojisi çok fenaymış." Dedim alaylı bir gülüşle.

Kaşlarını çatıp bileğimi sertçe tutup sıkmaya başladı. Korkuyla kolumu geri çekmeye çalıştım. Kolum acıyordu. "Harika acıyor bırak!" Dedim korkudan titreyen sesimle. Daha da sıktı. "Seni yanıma almadan önce sınıfın en arka sırasında oturup gofletleri götüren ezik bir şişkoydun. Şimdi mi anladın ezik psikolojisini?" Dedi kolumu daha da çok sıkarak. "Bırak." Dedim. Gözlerim dolmuştu. Ağlamak üzereydim. "Ben olmasam sen berkle nah olurdun. Senin suratına bile bakmazdı." Dedi kin dolu bir sesle. Halbuki ben ona daha çok kinliydim. Sürekli beni ve süseni ezen oydu. Doruk ve berk çok bilmesede harika hep bizimle uğraşırdı. Yeri geldiğinde siniri çıkartır bazen ise eziklerdi. Bir kere olsun ona kendi yaptığı şeyi yapmak istemiştim ama elime yüzüme bulaştırmıştım. "Bırak!" Dedim dişlerimin arasından. Sonunda bıraktı. Bileğim acıyordu. Koşarak oradan uzaklaştım.

Zil çalmış olsada sınıfa gitmeyip kafeye indim. Siparişlerin alındığı yere oturdum. Mazlum beni görünce yanıma geldi. Kafede kadir dışında kimse yoktu. Rahat edebilirdim. "Noldu?" Dedi telaşla. Kadire baktım. Kadir "Ben dışardaki işleri hallediyim." Diyip gitti. "Ekstra kahve konulmuş sütlü kahve." Dedim hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. "Tabi gülüm. Hemen getiriyorum." Diyip gitti.

Kendimi tutmaya çalışsamda gözyaşlarım durmuyordu. Mazlum kısa bir süre içinde yanıma geldi. Titreyen elimle kahvemi tutup bir yudum aldım. "Karamelli çikolata istiyorum. Dört tane istiyorum!" Dedim ağlıyarak. "Getiriyorum." Diyip dediğim çikolatalardan getirdi. Çikolatanın paketini açıp büyük bir lokma aldım. Lokmamı yutup "Ben neden intikam almayı beceremiyorum he mazlum." Dedim mazluma bakarak. Mazlum bana boş gözlerle bakıyordu. Normal olarak dediklerimi anlamıyordu.

Kahvemi içip çikolotalarımı bitirdim. Bu süre boyunca hep bana baktı. Anlatmamı bekliyor gibiydi. "Gülüm anlat istersen." Dedi mazlum o güven veren tavrıyla. "Hıhım. Anlatıyım da benimle alay et di mi?" Dedim. Telaşla "Hayır hayır. Ben öyle bir şey yapmam." Dedi. Ayağa kalkıp koşarak kafeden çıktım. Bugün derslere girmicektim.

Okuldan çıkmış kaldırımda dalgın dalgın yürüyordum. Eskileri hatırlamak beni üzmüştü. Sekizinci sınıfın yazına kadar hayatımda iyi bir şey yoktu. Sekizinci sınıfın ikinci döneminde kendimi sıkıp liseye geçene kadar sağlam kilo vermiştim. Ondan sonra ise berkle yakınlaştık ve sevgili olduk. Sonrasında neden harikaya katlandığımı bilmiyordum. Halbuki süsenlede baya iyiydik. Harikaya ihtiyacımız yoktu. Ama bir şekilde o buzluk olayına kadar onunla takıldık.

Ben bunları düşünerek yürürken arkamdan bir korna sesi geldi. Kaşlarımı çatarak sesin geldiği yöne döndüm. Eski bir arabanın içinde dört tane adam sırıtarak bana bakıyordu. Hemen önüme dönüp yürümeye başladım. Onlarda beni takip ediyordu. "Güzelim gel seni evine bırakalım." Dediğinde adımlarımı daha da hızlandırıp "Gider misiniz?" Dedim korkuyla. "Korkma güzelim. Gel bin arabaya. Sadece evine bırakıcaz." Dedi. "Gidin yoksa polisi arıcam!" Dedim sertçe.

"Ya amma nazlı çıktın sende gel hadi." Dedi. "Noluyor orda!" Arkamdan gelen sesle hemen o yöne döndüm. Mazlumdu. "Sanane kardeşim." Dedi adam. "Yürüyün gidin lan!" Dedi mazlum bize doğru gelerek. "Gitmiyoz. Napıcan?" Dedi adam gevşek gevşek. "Bunu yapıcam." Diyip arabalarını salladı. Şaşkın şaşkın arabayı sallayışını izledim. Arabadakilerde şok olmuştu. Şoku atlattıklarında gaza basıp gittiler.

Onlar gidince mazlum yanıma gelip "İyi misin?" Dedi. "Se sen daha demin  arabayı mı salladın?" Dedim şaşkınca. "He evet. Ben bu tipleri bilirim. Bunların canını al arabalarına dokunma." Dedi. "Anladım." Dedim. Hala şaşkındım. "İstersen benimle okulun önüne gel seni evine bırakıyım. Evin nerde?" Dedi. "Şu parkın arkasında." Dedim. "Tamam. İstersen burda bekle." Dediğinde kafamı iki yana sallayıp "Seninle geliyim." Dedim.

Beraber okulun önüne gittik. Motorunu aldı banada bir kask verdi. Kaskı taktım. Motora bindi bende arkasına bindim. Evimin önüne geldiğimizde motordan indim. Kaskı çıkarmaya çalıştım ama yapamadım. Motordan inip benim çıkaramadığım kaskı çıkartıp motorun arkasına koydu. "Çok teşekkürler." Dedim. "Önemli değil." Dedi. Telefonuma mesaj geldiğinde açıp baktım. Berk süsen doruk art arda mesaj atmıştı.

"Sevgilin mi?" Dedi. Kafamı kaldırıp ona baktım. Yanakları kızarmış bana utançla bana bakıyordu. "Çok ama çok özür dilerim. Hattimi aştım. Sana bunu sormamalıydım." Dedi telaşla. İsaret parmağımı kaldırıp "Bir dakika." Dedim ve bizimkilere mesaj attım. Boşboşuna merak etmesinler. Telefonumu ceketimin cebine koydum. Havalar baya ısınmıştı. "Biz berkle ayrıldık. Şimdi arkadaşız." Dedim. Şimdi o bana şaşkınca bakıyordu. Güldüm. "Noldu? Tersliceğimi sandın diğmi?" Dedim.

Bir şey demedi. "Yani..." diyip sustu. "Çekinmene gerek yok. Söyleyebilirsin." Dedim cesaret vermeye çalışarak. "Ben gidiyim." Diyip motoruna binip gitti. Gülümsedim. "Peki çekingen çocuk. Kaç bakalım." Diyip evime girdim.

Aybike

Sabah olduğunda hazırlanıp okula gittik. Emeli okula bırakıp kendi okulumuza gittik. Sınıfımıza girip yerlerimize oturduk. Asiye sınıfa girdiğimizden beri tolgaya öldürücekmiş gibi bakıyordu. Tolga bunu farketti. Şaşırmıştı. Sanırım kimseye söyleyemiceğimi sanıyordu. Ama bilmiyorduki asiyeyle aramızdaki bağ çok güçlüydü.

Berk bu sefer biraz geç gelmişti. Gözleri benim üzerimdeydi. Onu umursamıyormuş gibi davranmaya çalıştım. Asiye bana anlayışla gülümlesyip defterinin en arka sayfasını açtı. "Her şey düzelicek." Yazıp ömerlere çaktırmadan bana gösterdi. Gülümsedim. Hoca derse girdiğinde hepimiz derse döndük. Ders edebiyattı. Benim berkle ilk sohbetimi ayarlayan ders yani. Empati ödevi her şeyi başlatan olaydı. Bu okula geldiğim ilk günler daha güzeldi. Buzluğa kitlenip günlüğüm herkesin içinde okunmasına rağmen.

Zil çaldı. Asiyeyle beraber sınıftan çıktı. Oğulcanlar bizden ayrılıp basket oynamaya gitti. Bizse asiyeyle bahçede dolaşmaya başladık. Beni yalnız bırakmamakta kararlıydı. Biz sohbet ede ede yürürken "Kızlar selam!" Tolganın sesslenişiyle durduk ve aynı anda ona döndük. Biraz gerildim. Tolga bize doğru yaklaşmaya başlayınca asiye fazla yaklaştığını farkedip "Dur orda! Fazla yaklaşma!" Dedi korumacı bir tavırla. "Tamam. Sakin ol asiye. Sanırım aybike sana her şeyi anlatmış." Dedi. Asiye kafasını salladı. "Evet. Senin nasıl bir manyak olduğunu biliyorum. Kuzenimden uzak dur." Dedi sesini yükseltmemeye çalışarak.

Tolga güldü. "Bence beni yanlıs tanıdın. Ben aybikeye aşığım. Güzel giden bir ilişkimiz vardı ve durup dururken aybike bunu bitirdi. Ben bunu düzeltmeye çalışıyorum." Dedi. Asiye "Düzelseydi bu zamana kadar düzelirdi. Artık rahat bırak onu. Git başka okula. Onu seviyorsan rahat bırak." Dedi. "Hayır. Asıl ozaman hata yapmış olurum. Aybikede haklı olduğumu anlıcak." Dedi. Asiye "Sen bir ruh hastasısın. Bizden uzak dur." Diyip beni kolumdan tutup çekerek oradan uzaklaştırdı.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now