25. bölüm

551 31 5
                                    

Okunmalar bok gjbi gidiyor. Yorum yapan oy verende yok. Hiçbirinizin emeğe saygısı yok. Oy vermeyenlere selam

Aybike

Asiye ve doruğun sahneye çıkma zamanı gelene kadar bahçede oturduk. Bizimkiler soru sormak istesede soramadı. Oğulcan nekadar barzo bir abi gibi dursada anlayışlıydı ve ben bu anlayışın içine etmiştim. Eğer gerçekler ortaya çıkarsa asla bana güvenmiceklerdi. Bunları düşünüp kalbim sıkışırken bizimkilerin sahneye çıktığını duyduk ve hemen okulun giriş kısmındaki televizyonun oraya gittik.

Sahneye giriş yaptıklarında doruğun asiyenin elini tuttuğunu gördüm. Buna şaşırmıştım ardından gülümsedim. Ama bizim abiler gülmüyordu. Bu hallerine daha da güldüm. Şarkıya başladılar. Kararlaştırdıkları şarkıyı değiştirmişlerdi. İyikide değiştirmişlerdi. Bu şarkı asiyenin sesine daha güzel gitmişti. Şarkıyı dinlerken berkin bana baktığını biliyordum ama dönüp o güzel bakışlarına karşılık veremezdim.

Şarkı bittikten sonra bizimkilerden ayrıldım. Berke bir açıklama borcum olduğunu biliyordum. Sakin bir köşeye geçip berkin gelmesini bekledim. Bir iki dakika içinde geldi. "Niye bana hiç bakmadın? Abilerinden mi çekindin?" Dedi anlayışla. Kafamı iki yana salladım. "Peki. Ozaman neden bakmadın?" Dedi. "Bakmak istemedim." Dedim.

"Nasıl yani?" Dedi şaşkınca. Haklıydı. Bende olsam bende şaşırırdım. Berke hiç yaklaşmamam gerekiyordu. Bunun bedelini şuanda ödüyordum. "İstemedim işte." Dedim kestirip atmaya çalışarak. "Peki öyle olsun. Bugün yine çıkışta mı matematik çalışırız?" Dedi hevesle. Onun bu hevesini kırmak beni mahvetsede bunu yapmak zorundaydım. "Berk bundan sonra seninle ders çalışmıcam." Dedim.

"Ne? Neden? Aybike neler oluyor?" Dedi. Sesi biraz yükselmişti. "Hiçbir şey olmuyor. Sadece seninle görüşmek istemiyorum." Dedim. Bunların hepsini soğukkanlı bir şekilde söylesemde sanki dokunsa ağlıcak gibiydim. "Bir şeyler oluyor. Sabah ne güzel birbirimize sarılmıştık. Ondan önceki gün görüntülü konuşup birbirimizi özlediğimizi söyledik. Yada kütüphanede fazlasıyla yakınlaştık. Bir şeyler oluyor aybike." Dedi.

Derin bir nefes alıp "Duygularım hızlı değişir." Dedim. "Aybike benden gizlediğin bir şey var bundan eminim." Dedi. Yanıma yaklaşıp bana dokunmak için ellerini uzattığında geri çekildim. "Berk bitti. Gerçi başlayan bir şey yoktu lafın gelişi." Dedim. "Aybike bu soğukluk ne?" Dedi. "Berk bitti diyorum. Napıcaksın? Zorla yanında mı tutucaksın beni?" 'Aynı tolganın yaptığı gibi.' Dedim içimden. "Bunu yapmıcağımı biliyorsun." Dedi berk. "Ozaman beni rahat bırak." Dedim. Kafasını yere eğip bir iki saniye öyle durdu. "Peki aybike öyle olsun." Diyip hafifçe omzuma çarpıp gitti.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Kendimi aşırı kötü hissediyordum. Sanki kalbim sıkışıyordu. Ağlamak üzereydim. Ama burda olmazdım. Boş bir sınıf bulmak için katları dolaştım. Sonunda en üst kattaki resim odasının boş olduğunu gördüm. Sevinmiştim. Burasının yanı önü ve arkası boştu. Sınıfa girip en arkada camın yanındaki sıraya yan oturup bacaklarımı kendime çekip kollarını bacaklarıma dolayarak başımı dizime yasladım.

Ağlamaya başladıktan sonra genelde çok zor durdururdum kendimi. Bu sefer durdurmıcaktım. Zaten bizimkerlerle araya gelince uzun süre ağlıcak fırsatı bulamıcaktım. Nekadar zaman ağladığımı bilmiyorum ama resim sınıfının kapısı açıldı. Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Tolgaydı. Öfkeyle yerimden kalktım. "Senin neyşin var burda!" Diye bağırdım. Sesim aşırı derece boğuk ve çatallı çıkıyordu.

"Ondan ayrıldığın için mi bukadar derbeder haldesin?" Dedi. Sesi ürkütücü çıkıyordu. Okadar üzgündümki ne sesindeki ürkütücülüğü ne de onunla bu sınıfta yalnız olmamı takıyordum. Yanına gidip ona sert bir tokat attım. Ardından yakasına yapışıp sarsmaya başladım. "Ne istiyosun sen benden? Ben sana naptım? Niye bana böyle işkence ediyorsun? Ne istiyorsan söyle yapıyımda rahat bırak beni?" Dedim ağlayarak. Beni kollarımdan tutup kendine çekti. Kollarından kurtulmaya çalışsamda izin vermedi.

Ataman KolejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin