19. bölüm

588 32 1
                                    

Bölüm şarkısı= zaman yok

Talya

Şöförle okula giderken berkle ilişkimi düşünmeye başladım. Bu yeni grup geldiğinden beri sanki aramız eskisi kadar iyi değildi. Buzluk olayı ise her şeyin tuzu biberi olmuştu. Dün hapis olayından sonraki ilk buluşmamızı yaptık. Benim evime gelmek istemedi onun evine gittik.

Sadece kös kös oturup film izledik. Benimle konuşmadı bile. Beni eve bıraktığında beni öpmemişti. Sanırım benden soğumuştu. Normaldi tabi bu. Acaba ayrılsamıydım? Çünkü içimden bir ses bunu ben yapmazsam berkin yapıcağını söylüyordu. Yada sonuna kadar beklese miydim?

"Talya hanım geldik." Söförün sesini duyunca yerimden sıçradım. "Tamam." Diyip arabadan indim. Bu kafayı ancak kahveyle toplayabilirdim. Oyüzden kafeye gittim. Kafede kadir yerinde yakışıklı bir adam vardı.

Bunu umursamadım. "Selam bir grande latte alabilir miyim?" Dedim. "Bir ney alabilir miyim?" Dedi çocuk. İstediğim şeyi bir daha söyledim. "Bir grande latte." Ardından şunu ekledim. "Yalnız extra shot espresso (umarım doğru yazmışımdır:)) olsun anca kendime geliyorum" dedim. Adam "Yok o dediğinden kalmadı gülüm ya." Dedi. Kaşlarımı çatıp "Gülüm mü?" Dedim şaşırarak. Ne gülümü ya.

"Ha işte o dediğinden kalmadı." Dedi geçiştirici bi tavırla. "Ne kahve mi kalmadı?" Dedim sinirlenerek. "Ha yok kahve var. Ama o senin dediğin antinli guntnli şeylerden yok. Yani varsada bende yok." Dedi işaret parmağıyla kafasını göstererek. Bu adam şaka mıydı? "Sütlü kahve ya nevar anlamıcak. Ekstra kahve konulmuş sütlü kahve bukadar." Dedim adam yerine koyup açıklayarak.

"Allah allah. Ozaman bana neden grande lable gibi abuk subuk şeyler söylüyorsun? Paşa paşa dersinki sütlü kahve var mı yok mu? Bende sana var yada yok derim. Bukadar basit yani." Diyip gitti. "Tipe gel ya. Şaka mısın nesin sen?" Dedim şaşkınca.

Bir iki dakikada kahvemi yapıp verdi. "Buyur" dedi. Kahveyi alıp "Saol." Dedim alaycı bir sesle ve hızla oturma yerine gittim. Sandalyelerden birine oturup kahvemden bir yudum aldım. Allahın manyağı dağınık olan kafamı daha da dağıttı. Neyse dedim içimden. O adamı aklımdan çıkarıp kahveme odaklandım.

Asiye

Okula girdiğimizde aybike etrafını kolaçan etti. Ona kaşlarımı çatarak baktım. Bu kızda bir haller vardı. Dün de çok kötüydü. Tamam ardanın olayından olabilir. Ama ona ek bir şeyler daha vardı. Bizim çocukluğumuz beraber geçmişti. Ama sadece hisle ona yardımcı olamıyordum. Bir türlü anlattıramıyordum nolduğunu.

Onu kolundan tutup durdurdum. Bana boş gözlerle bakmaya başladı. "Aybike hemen şimdi burda dökül." Dedim. "Ne?" Dedi bimemezliğe vererek. Kaşlarımı çattım. "Arda olayı dışında bir şey var ama bana bunu söylemiyorsun." Dedim. "Asiye yok bir şey. Hadi sen provana geç kalıcan." Dedi.

Suratım asıldı. "Ben yarışmadan çekildim." Dedim. "Ne?" Dedi şaşırarak. "İstemiyorum yarışmaya katılmak." Dedim nekadar istesemde. "Külahıma anlat. O harika malı yüzünden di mi? Ben gösteririm ona." Deyip sınıfa doğru yöneldi. Onu tuttum. "Hayır. Boşver aybike. Bu iş burda bitti." Dedim. Tam bir şey dicekken susturdum onu. "Aybike boşver diyorum. Eğer bir şey yaparsan bizden bir şeyler gizlediğini ömer ve oğulcanada söylerim. Seni sıkıştıran üç kişi olur." Dedim. Sustu. Bu evet demekti. Gülümseyip sınıfa doğru yürüdüm.

Koridorda birisi beni kolumdan tuttu. Korkuyla arkamı döndüm. Bu doruktu. "Selam." Dedi gülümseyerek. "Selam." Dedim. "Prova on dakika sonra başlıcak." Dedi. "Ben yarışmadan çekiliyorum. Burak hocaya tenefüste söylicem." Dedim. Şuan içim kan ağlıyordu. Okadar istiyordum ki o yarışmaya katılmak.

"Hayır olmaz beni yani bizi yarı yolda bırakamazsın. Sorun harika mı? Merak etme bundan sonra sana kimse bir şey yapamaz. Seni korur kollarım." Dedi. Kaşlarım çatıldı. "Sen kimsinde beni koruyup kolluyorsun? Benim buna ihtyacım yok. Bizden uzak dur yeter." Dedim. Tekrar kolumu tuttu. "Ben harikayla iki gün önce ayrıldım. Artık sana bulaşmaz. Onunla alakamız kesildi. Sadece grupça buluştuğumuz zamanlar yan yana gelicez." Dedi.

Ona boş boş baktım. "Bana neden bunları açıkladın?" Dedim. Sustu. Bu sefer o boş boş bakıyordu. "Şey... Neyse boşver bunu. Nolur yarışmaya katıl." Dedi. Kafamı iki yana sallayıp hızla sınıfa gittim.

Yerime oturdum. Aybikede yanıma oturdu. Dorukta kısa bir sürede sınıfa geldi. "Arkadaşlar bana bir bakar mısınız?" Dedi doruk tam akıllı tahtanın ortasında durarak. Kaşlarımı çattım. Napıcağını merak ederek onu izlemeye başladım.

"Arkadaşlar biliyorsunuz ki biz her sene bir müzik yarışmasına katılırız ve oradan başarılı bir şekilde ayrılırız. Ama bu sene başarılı bir şekilde ayrılır mıyız bilmem. Çünkü performansını herkesin beğendiği asiye eren yarışmaya katılmaktan vazgeçti. Malum bir kişi yüzünden. Neyse umarım ikna edebilirim onu. Sizi bilgilendirmek istedim." Diyip yerine geçti. Ben ise onu şaşkın şaşkın bakıyordum. Bu neydi şimdi?

Sınıfta bir uğultu yükselmeye başladı. Harika bana ters ters bakıyordu. Dorukta harikaya. Yan sıramdaki kız "Ya neden çekildin? Bence vazgeçme. Kim seni tehdit ettiyse boşver. Arkanda doruk atakul var." Dedi. "Ailem dışında kimse arkamda değil." Diyip önüme döndüm. Bu dünyada son güveniceğim insanlardan biriydi doruk atakul.

Hoca sınıfa girdi ve derse başladı. Derse başladıktan bir on dakika sonra ömer ve oğulcan sınıfa girdi. Nefes nefese kalmışlardı. "Hocam kusura bakmayın geciktik." Dedi oğulcan. Doruk "Sıkıntı yok. Çok şey kaçırmadınız." Dedi. Ona dönüp şaşkınca baktım. Bana gülümsedi. Doruk az önce ömer ve oğulcana iyi mi davranmıştı. Şuan bütün sınıf şaşkındı.

Elif hoca gülümsedi "Aferin doruk. Sende çok büyük bir gelişme var. Ödevine 30 vermiştim onu 60 yapıyorum. Bu performansın devam eder umarım." Dedi elif hoca. Doruk kafasını sallayıp "Hiç merak eteyin. Devam edicek." Dedi. Elif hoca "Yerinize geçsenize çocuklar." Dedi. Ömer ve oğulcan şaşkınlıktan yerlerine geçmeyi unutmuşlardı. Yerlerine geçtiler.

Aradan bir yirmi dakika geçti. Aybike bir türlü yerinde duramıyordu. Dayanamayıp temiz bir defter yaprağı açıp "Aybike noluyor bir yerinde duramadın. Genelde korktuğunda bukadar hareketli oluyorsun." Yazıp ona yolladım. "Hazır değilim." Yazıp yolladı. Kaşlarımı çatıp "Neye?" Yazdım. Kağıdı hızla önümden alıp "Asiye lütfen. Şimdi değil sonra." Yazıp yolladı. Daha fazla zorlamayıp derse döndüm.

Zil çaldığında sınıfa yeni gelen çocuk yanımıza geldi. Adı tolgaymış. "Nevardı?" Dedi ömer atarlı tavrıyla. "Bence biz sizinle biraz yanlış başladık. Ben aybikeyi tanıyorum. İyi arkadaşız. Sizinle tanışmak istiyorum." Dedi. "Öyle mi?" Dedi oğulcan. Aybike "Evet." Dedi. "İsterseniz kafeye gidelim. Bir şeyler içeriz." Dedi tolga. "Gerek yok." Dedim. Aslında çocuk normal görünüyordu. Ama ben ondan kıllanmıştım.

"Peki ozaman burda oturalım." Diyip sandalyeye oturdu. "Aybikeyle nasıl tanıştınız? Bize senden bahsetmedi." Dedi oğulcan şüpheyle. "Çok sık görüşmüyorduk. Daha çok internet arkadaşıydık." Dedi aybike. Nekadar rahat görünmeye çalışsada gergindi. "AVM de tanışmıştık." Dedi tolga. Oğulcan kafasını salladı.

"Peki ilk geldiğin gün neden aybike seni yanında istemedi." Dedi ömer. "Ufak bir yanlış anlaşılma oldu aramızda. Onuda hallettik." Dedi. "Di mi aybike?" Dedi. Aybike kafasını salladı. "Sende çok sıkıştırma tolgayı." Dedi aybike. Oğulcan "Peki öyle olsun." Dedi. Zil çaldı. Tolga sıradan kalkmadı. Sıranın sahibi kız geldiğinde "Burası benim yerim." Dedi. Tolga "Yanında kimse oturmadığına göre ben oturabilirim bence." Dedi. Kız bir şey demeyip yerine oturdu. Kızın adı senaydı. Sınıfın en sesiziydi.

Hoca sınıfa geldiğinde tolga bize gülümseyip hocaya döndü. Bu çocukta bir şeyler vardı ama ne?

Arkadaşlar her attığım bölüm günde en az 100 kere okunuyor. Ama oy verenler ve yorum yapan bir elin parmağını geçmiyor. Rica etsem bu bölümü sonuna kadar okuyanlar en az bir yorum yapıp oy verirse mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now