8. bölüm

837 28 4
                                    

Bölüm şarkısı= rüya

Asiye

Herzamanki gibi sabah uyanıp okula gelmiştik. Bu okula hiç gelmek istemiyordum. Kapımıza gelip kavga çıkarttıp bizi aşığıladıklarında bu okul işinin iğrençleşini anlamıştım.

Ama mecbur gidicektim. Nolursa olsun bu okuldan kapabildiğim herşeyi kapıcam güzel bir üniversitede kimya okucaktım.

Okulun kapısından girip sınıfımıza gittik. Sınıfımıza girip yerimize oturduğumuzda kimse bize bulaşmadı. Buna şaşırmıştım işte. Belki onlarda yorulmuştu bize bulaşmaktan.

İlk dersimiz bitince sınıftan çıkıp okulu dolaşmaya başladık. Ben dalgın dalgın yürüyordum. Aybike bir şeyler anlatıyordu ama dinleyemiyordun. Aklımda buzamana kadar yaşadıklarım bundan sonra napıcağım vardı. Geçim kaygısı çok kötü bir şey vardı.

"Asiye asiye! Duyuyor musun beni?" Dedi aybike. "He noldu?" Dedim şaşkınlıkla. "Of asiye ya! Bukadar zamandır dinlemiyordun di mi? Boş yere konuşuyormuşum. Allah seni. Neyse boşver. Şu afişe bak." Diyip bana panoda asılı olan afişi göstererek.

BU SENEKİ MÜZİK YARIŞMASI İÇİN YENİ YETENEKLER ARANIYOR. SEÇMELER BUGÜN VE YARIN 13:00-15:00 ARASINDA YAPILICAKTIR. ADAYLAR KONFERANS SALONUNA BEKLENİR.

Yazıyordu. "Eee?" Dedim. Bana sen salak mısın bakışı attı. "Kızım ne ee si katılsana." Dedim. "Neye? Yarışmaya mı?" Dedim. "Yok. Ekmek kuyruğuna. Salak mısın tabikide yarışmasına." Dedim. "Hayır." Dedim.

Kaşlarını çatıp "Neden? Ortaokulda bir türkü söylemiştin herkes bayılmıştı." Dedi aybike. Omuz silktim. "Ne anlar bunlar türküden aybike." Dedim. Omuz silkti. "Ozaman başka bir şey söylersin. Hadi yürü seçmelere." Dedi. Koluma asılıp beni yürütmeye başladı.

"Aybike hayır." Dedim. "Alttaki küçük yazıyı okumadın mı?" Dedi. Kafamı iki yana salladım. "Birince dört bin lira ikinciye iki bin lira." Dedi aybike sevinçle.

O an bir düşünmeye başladım. Acaba katılsa mıydım? "Ya asiye neyi düşünüyorsun ya. Katıl işte. Kaybedersende sorun olmaz ki? Sen bir dene şansını hadi." Dedi aybike. "Tamam. Hadi gidelim" dedim. Bir anda karar vermiştim buna. Aybike haklıydı. Sonuçta bir zararım yoktu.

Konferans salonuna indim. Sahnede biri vardı. Oyüzden bir köşeye oturup bekledik. Kızın sesi çok iyi değildi. O sahneden indiğinde tam kalkıyordum ki bir anda sahneye süsen çıktı. "Süsen bir sen eksiktin." Dedi doruk. Süsen "Sus be. Yıldızların altındayı söylicem." Dedi.

Doruk gözdevirdi. Süsen söylemeye başladı. "Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında." Sonra sustu. "Hocam burası pek olmadı. Ben nakaratı söyliyim. Yanmam... yanmam gönlüm. Of bu sesime uymadı galiba." Süsen resmen sahnede kıvranıyordu. "Salak." Dedi aybike öfkeyle.

"Süsen tamam süren doldu." Dedi burak hoca. Süsen sahneden indi. Ayağa kalkıp sahneye doğru ilerledim. Doruğun bakışları bana döndü. "Şaka yapıyosun?" Dedi aşşağılayıcı bir tavırla. "Yeni adayımızın adı ne?" Dedi burak hoca. "Asiye." Dedim.

"Hocam ciddi misiniz?" Dedi doruk. "Ne ben yarışmaya katılamaz mıyım?" Dedim. "Doruk." Dedi hoca uyarırcasına. "Asiyecim hangi şarkıyı söyliceksin?" Dedi burak hoca. "Rüya hocam." Dedim. "Hadi başlasana." Dedim.

Doruk sinirlensede çalmaya başladı. Beş on saniye bekleyip şarkıya başladım. "Deymeyin feryadıma figanıma deymeyin. Eğer sevda bu demekse. Ben vazgeçtim beni sevmeyin." Ben şarkıyı söylemeye başladığımda doruk bir kaç saniye kalsada sonradan devam etti.

Şarkının nakaratına geldiğimde çalma hızıda arttı. "Hadi yüreğim ha gayret hele sıkı dur hele sabret." Nakaratta dorukta eşlik etti. Sesi güzeldi. "Hadi yüreğim ha gayret!" Şarkı bittiğinde herkes bizi alkışlamaya başladı. "İşte benim kuzenim asiye eren!" Dedi aybike alkışlarken. Daha da gülümsedim. Alkışlar durulunca "Hocam oldu mu cidden?" Dedim heycanla.

Burak hoca "Olmaz olur mu asiye. Mükemmeldi. Sen kazandın. Bugünden itibaren çalışmalara başlayın." Dedi burak hoca hayranlıkla. Gülümsemem daha da büyüdü. "Muhteşemdin cidden." Dedi doruk hayranlıkla. "Saol." Dedim.

Seyircilere bakarken harikayı gördüm. Kaşlarını çatmış bakıyordu. Ama sadece kızgın değil üzgündüde. Ona anlatmak isterdim sevgilisinde gözüm olmadığını. Ama bu kızla oturup konuşulmuyorduki.

Zil çaldığında konferans salonu boşaldı. Aybike gitmeden önce öpücük atıp el salladı. "Peki şimdi hangi şarkıyı söyliceksiniz?" Dedi burak hoca. "Harun kolçak bile bile." Dedim doruğa sormadan. "Banada sorsaydın?" Dedi doruk. "Gerek yok." Dedim sinirle. "Tamam doruk. Bundan sonrada senin istediklerini söyleriz." Dedi burak hoca. Doruk sadece kafa salladı.

Doruk gitarı çaldı. Girmem gereken yeri bekledim. Yerim geldiğinde söylemeye başladım. "Bi arada olabilmek ne mümkün. Bir arada kalabimek imkansız." Burak hoca beni onaylayan hareketler yapıp notlar alıyordu.

Aklıma doruk karşılaştığımız ilk gün geldi. O gün bana merakla bakmıştı. Tuhaf bir bakışma yaşamıştık. Babası bize para vermek için gelmişti. Bize bir ev tutmayı teklif etmişti. Bunu kabul etmedik. Biraz durumumuz düzelince kiralık ev bulup çıkıcaktık o kümesten. Tabi yine iyi bir yer olmıcaktı. Ama daha rahat edicektik. İnsan yoksullaştıkça küçülürmüş. Biz kümeste yatıcak kadar küçülmüştük. Hayat işte. Bazılarımız bir araba parası için birinin hayatını acımasızca dar edebiliyordu.

"Sonradan kor. Sonradan kor. Ayrılıklar anbe an. Akıp gider. Akıp gider zaman sana aldırmadan." Gerçekten öyleydi. Zaman bize aldırmıyordu. Kızgın bir dalga gibi birden elindekileri alıp götürüyor ve sen hiçbir şey yapamıyorsun.

Prova şuanlık bitmişti. Etrafıma bakınırken konferans salonunun kapısında birini gördüm. Ama hızla kayboldu.

Harika

Bacaklarımı sıranın çıkıntısına koymuş telefonumla uğraşıyor gibi yapıyordum. Çünkü bu salaklar konuşmak istemiyordum. Yanımda iki tane sinsi yılan varken en mantıklısı bunu yapmaktı. Cidden talya ve berk birbirini bulmuştu.

"Harikacım. Napıyorsun?" Dedi talya. Bu sana fena bulaşıcam demekti. Sallamadım. "Hadi ama tatlım. Bizle konuşmıcak mısın?" Dedi berk. Yine cevap vermedim. "Oy oy. Birileri fena kıskanmış." Dedi talya.

Sinirle onlara döndüm. "Kıskandığım falan yok. Mal mal konuşmayın." Dedim sinirle. "Pardon tatlım. Biz mi malız? Valla sevgilin başka bir kızla romantik romantik şarkılar söylüyor. Bir yerde duydum. Romantik şarkılar insanları birbirine yaklaştırırmış. Benden söylemesi." Dedi berk zafer sırıtışıyla. Talya zaten şeytani sırıtışı yüzünden silinmemişti bile.

Sinirle ayağa kalkıp konferans salonuna doğru ilerledim. Kapının bir köşesinden onları izlemeye başladım. Birbirlerinin gözlerine bakarak şarkı söylüyorlardı. Sinirle dişlerimi sıktım.

Şarkıları bitti. Burak hoca "Çıkabilirsiniz" diyince hemen kapının önünden çekilip koşarak orada uzaklaştım. Nereye koştuğumuda bilmiyordum ki.

"Wonderfulum!" Oğulcanın sesini duyunca daha da hızlandım. Şimdi hiç bu gerizekalıyla uğraşamazdım. "Wonderfulum niye ağlıyorsun?" Dediğinde daha da hızlandım. En sonunda kolumdan tutup durdurdu.

Beni omuzlarımdan tutup kendine çevirdi. Yüzümü ona dönmedim. Çenemden tutup yüzümü kendi tarafına çevirdi. "Noldu sana wonderfulum? Seni kim ağlattı böyle. Ah güzelim." Dedi yumuşacık sesiyle.

Boynuna sarıldım. Arkadaşlarımdan biri ağladığımı görse benimle dalga geçerdi. Buda bana neden ağladığımı soruyor teselli ediyordu. Gözyaşlarım daha hızlı akmaya başladı.

Sırtımı sıvazlayıp "Ağla güzelim. İçini dök rahatla." Dedi. Biraz öyle durduk. Üzgünken aklıma gelmemişti. Ama şimdi dank etti. Ya biri görse. Nekadar salağım. Hemen geri çekildim. "Napıyorum ben ya? Ya sana sarıldığımı biri görse." Dedim.

Arkamı döndüğüm sırada "Seni hakeden benim." Dedi bir anda. Ona dönüp "Hayır değilsin. Hiçbir zamanda olmıcaksın." Diyip hızla oradan uzaklaştım.

Ataman KolejiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt