17. bölüm

618 28 3
                                    

Asiye

Dorukla beraber provamızı yaptık. Eğlenceli bir prova olmuştu. Bu provalar giderek daha eğlenceli bir hal alıyordu. Doruk giderek daha da sevimli bir insan oluyordu. İlk geldiğimiz günki gibi değildi. Belkide sevgilisinin yaptığı pislik yüzünden pişmanlık duymuştu. Allah bilir.

"Bir kahve içelim mi?" Dedi. "Hayır." Dedim. Doruk yavaş yavaş bana sevimli gelmeye başlasada onunla oturup kahve içmezdim. Hemde harikayla uğraşmak istemezdim. Zaten başımızda yeterince dert vardı. "Tamam. Şey ozaman ben gidiyorum." Diyip arkasını döndü. Sonra tekrar bana döndü.

"Kardeşlerin ve sana böyle davranmamın sebebimi buldum. Yani yüzde seksenini. Size asla istediğim şekle sokamıyorum. Aşırı derecede inatçısınız. Beni buyüzden..." cümlesini tamamlamadan sustu. Ben ona şaşkın şaşkın bakarken arkasını dönüp koşar adımlarla benden uzaklaştı. "Bu neydi şimdi?" Dedim şaşkınca.

Umarsamayıp bahçeye çıktım. Banklardan birine oturup çantamdan bir defter çıkardım. Sesime uygun olduğunu düşündüğüm şarkıları yazmaya başladım. Bunları yazarken jurilerin karşısında napıcağımı düşünmeye başladım. Mesela ne giyinicektim sahnede nasıl durucaktım mikrofonu nasıl tutucaktım? Derin bir nefes alıp "Her şey yolunda gidicek." Dedim kendi kendime.

"Sahnede işler senin için pek iyi gitmicek tatlım. Çünkü sahneye hiç çıkmıcaksın." Dedi harika. Yanıma oturmuştu. Arkamda da iki kız vardı. Gözdevirip defteri çantama koydum. Tam ayağa kalkıcaktım ki iki kız buna izin vermedi. "Tatlım nereye gidiyorsun?" Dedi harika.

Dişlerimi sıkıp "Napıcağın umrumda değil. O sahneye çıkıp kazanıcam." Dedim hırsla. Güldü. Çantasını açıp içi karıştırıken "Madem sahneye çok çıkmak istiyorsun çık. Ama suratın sahne için çok sade." Diyip bir ruj çıkardı. Rujun kapağını çıkartıp çevirerek ruju yukarı çıkardı. "Uzak dur benden!" diyip geri çekilmeye çalışsamda izin vermedi.

Şeytanca sırıtıp ruju zorla suratıma rast gel sürmeye başladı. Nekadar çırpınsamda bir türlü rahat bırakmadı. En sonunda suratıma ruju sürmeyi bırakıp kapağını kapattı. Dişlerimi sıktım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Evet" diyip çantasından bir ayna çıkartıp bana doğru tuttu. Palyaçoya dönmüştüm. "Bence çok güzel oldun." Diyip aynayı çantasına geri koydu.

Tekrar ciddileşip bana doğru yaklaştı. "Eğer o yarışmayı katılırsan her şey senin için tahmin ettiğinden daha kötü olur. Sadece senin için değil. Ailen içinde öyle. Oyüzden çok kaşınma derim." Diyip beni kollarımdan tutan kızlara mavi gözlerini dikti. Kızla kollarımı bıraktı. Karika ayağa kalkıp "Şimdi sahneye çıkabiliyorsan çık ezik assolist." Dedi. Gittiler.

Onlar gittiğinde göz yaşlarım dökülmeye başladı. Kafamı ellerimin arasına alıp ağlamaya devam ettim. Sadece bir yarışmaya katılıp kazanmak istemiştim. Ama buna bile engel oluyorlardı. Hayatımı mahvediyorlardı. Kendi çıkarları uğrun insanları harcamaktan geri durmuyorlardı.

Ama malasef geri adım atmak zorundaydım. Çünkü aybikenin partide patlattığı bombadan ve o gece olan kadir abim ve doruğun kavgasından sonra burdaki bursumuz pamuk ipliğine bağlanmıştı. Çantamı alıp içinden defterimi çıkardım. Listenin olduğu sayfayı yırtıp buruşturarak fırlattım.

"Asiye!" Bu ömerdi. Kafamı ömere çevirdim. Yanında oğulcanda vardı. "Noldu sana kuzen?" Dedi oğulcan şaşkınca. "Harika." Dedim. Suratı düştü. Kafasını başka yere çevirip "Tabikide o. Başka kim olabilrki." Dedi. Sesi üzgün çıkıyordu. Söylediğime biraz pişman oldum. Nekadar sevdiği kızın gerçek yüzünü görmesi gereksede onu böyle görmek üzüyordu beni.

Oğulcanın cebindeki telefondan bildirim sesi geldi. Bu telefon genelde aybikede olur. Ama o busefer istemedi. Oğulcan "Bilinmeyen numaradan mesaj gelmiş." Diyip mesajı açtı. Merakla onu dinlemeye başladım. Başıma gelen herşeyi bir anda unutmuştum.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now