7. bölüm

870 32 6
                                    

Bölüm şarkısı= on my own

Kadir

Kafenin klasik işlerini bitirdikten sonra bir sandalyeye oturup zilin çalmasını bekledim. Zil çalınca yine koşturmaca başlıcaktı. Acaba bizimikiler napmıştı? O züppler hala onlarla uğraşıyormuydu acaba?

Bazen kardeşlerimi burda tutmanın doğru olup olmadığı düşünüyordum. Biz üç kardeştik. Oğulcanın ve aybikenin ailesi biz küçükken öldü. Oyüzden onlar bizimle beraber büyüdü. Yani kardeşlerim üçken beşe çıktı. Bazen dördüne birden sahip çıkmanın zor olup olmadığını soruyorlar.

Bana hiçbir zaman zor gelmedi. Aksine hep zevk aldım. Zaten anneme küçükken hep bana daha fazla kardeş yapmalarını isterdi. Ama bu huzurlu ortam fazla uzun sürmedi. Annem araba kazasında öldü. Babam ise iş kazası geçirerek öldü. Patronu akif atakuldu. Bana burda bir iş verdi. Kardeşlerimede burs. Maalesef kirayı ödeyemediğimiz için evden atıldık. Kümeste yaşamak zorundayız. Kümesi elbirliğiyle biraz olsun kalıncak bir yer haline getirdik.

Ben düştüğümüz durumu düşünürken "Garson!" Sesi duyunca hemen ayaklandım. "Garson uyuyor ayakta." Dedi doruk. Bu çocuktanda ayrı bir nefret ediyordum. İşi gücü yokmuş gibi sürekli ama sürekli bizimle uğraşıyordu. Hadi ben neyse benimle sadece kafede uğraşabiliyordu. Ama kardeşlerimle aynı sınıftaydı.

Yanlarına gittim. "Ne istemiştiniz?" Dedim saygılı bir sesle. Doruk menüye bakıp düşünüyormuş gibi yapıyordu. Kesin ne sipariş vericeğine karar vermişti. Ama kıllık yapıyordu mal.

"Abi söylesene. Çocuk ağaç oldu burda." Dedi melisa. "Karar veremiyorum abicim ya." Dedi doruk yapmacık bir tavırla. Bir beş dakika sonra "Tamam karar verdim. Peynirli makarna olsun. Ama bak kaşar peynirler erimiş olsun. Yoksa geri yollarım." Dedi. "Tamam doruk bey. Siz bir şey istiyor musunuz?" Dedim masadakilere hitaben. "Yok şuan istemiyoruz." Dedi harika. Yüzde yüz eminim doruğunkini getirince isticeklerdi.

Bizimkiler ters ters bakıyordu bu züppelere. Telefonu çıkartıp bizimkilere mesaj attım. Sadece iki telefonumuz vardı.

Gönderen: abimiz
Sakın bir şey yapmayın.

Yazıp yolladım. Telefonu cebime koydum. Bir mesaj geldi. Bakmadım. Tamam yazmışlardır kesin. Doruğun makarnasını hazırlayıp götürdüm.

Makarnasını önüne koyunca "Banada bir salata. Limonu bol olsun. Yanınada limonlu soda." Dedi mavi gözleri ve düz saçları olan kız. Melisa "Neden doruk siparişi verdiğinde vermedin?" Dedi sinirle. Kız omuz silkip "O an istemedim." Dedi. "Peki getiriyorum." Dedim. "Bir zahmet." Dedi aşağılıyıcı bir tavırla.

Buna alışmıştım zaten. Büyük restorantlarda ve otellerde çalışırkende ezerlerdi. Gidip kızın salatasını ve sodasını hazırlayıp götürdüm. Diğer çalışan genel olarak mutfaktaydı. Keşke yemek yapmayı bilseydim.

Yemeğini önüne koydum. "Banada bir kahve. Yanında küçük çikolatalardan olsun." Dedi harika. "Yeter!" Diye bağırdı asiye. Hızla bizim yanımıza doğru gelmeye başladı. Diğerleride öyle.

"Hepiniz yerinize geçin." Dedim. Ama beni takmadı. Züppelerde ayaklanmıştı. Biz daha nolduğunu anlayamadan asiye masada duran suyu doruğun suratına attı.

Herkes şok olmuş bir şekilde olduğu yerde kaldı. Sarışın kız "Sen napıyorsun be?" Diye bağırıp asiyenin saçına asıldı. Hemen ayırmak için yanlarına gittim. Diğer düz saçlı olan kızda kavgaya girdi. Aybikede onla kavga etmeye başladı. Ben asiyenin kurtardığımda sadece kızlar değil erkeklerde kavgaya tuttuşmuştu.

Kızlar aybikeyle talyayı ayırırken bende dört azgın boğayı ayırmaya çalıştım. Sonunda kızlarında yardımıyla ayırdık. Sanki kafede sirk varmış gibi herkes bize bakıyordu.

Doruk "Ne bakıyosunuz lan! Ayı mı oynuyor burda! Yürüyün gidin!" Diye bağırdı. Herkes anında kendi köşesine döndü. Doruk bana çarparak kafenin çıkışına doğru gitti. Diğerleride arkasından. Melisa gitmeden önce "Cidden çok özür dilerim." Dedi.

Aybike

Okuldan sonra otobüse binmek için durağa gidiyorduk. Kuzenim nasılda alt etmişti onları. "Ya onu bunu bırakında ömercik sende nasıl bir güç var ya? O devi nasıl yere yıktın." Dedim şaskınlıkla. Kaşlarını çatıp "Lütfen bana ömercik deme." Dedi. Hepimiz güldük.

Ardından sorumu cevapladı. "Valla bimiyorum. O hırsla bir güç geldi heralde. Normalde o herifi asla yenemem." Dedi ömer. Gözü korkmuştu. "Onu dörtdümüz bir araya gelsek zor yeneriz." Dedim.

"Aybike!" Adımı duyunca seslenen kişiye döndüm. Seslenen melisaydı. Gülümsedim. Oda gülümsedi. Melisa bizim yanımıza gelene kadar nefes nefese kalmıştı. "Nasılsınız?" Dedi sevecen bir şekilde. Bu sevecenliği insanın içini ısıtıyordu. "İyi. Sen?" Dedim. "İyi işte. Bugün beraber alışveriş merkezine gidiyoruz. Abinizin haberi var. Annem ısrar etti. Abiniz kıramadı." Dedi.

Asiye "Yok. Gerek yok gerçekten." Dedi. Bu kız beni deli ediyordu cidden. Tabikide gerek vardı. Keşke formaliteden demiş olsa. Ama hayır ciddiydi bunu söylerken.

Melisa "İtraz kabul etmiyorum. Abin bizi bırakıcak sonrada bizi alıcak. Burda bekleyelim. Birazdan gelir." Dedim. "Kadir abim doğum gününe geliceğini söyledi mi?" Dedi asiye. "Evet. Ama o garson olarak gelmeyi tercih etti." Dedi melisa.
"Tahmin etmiştim." Dedi oğulcan. "Ya kadir abim biyan önce gelsede gitsek." Dedim. Asiye sırtımdan cimcikleyince acıyla inledim. "Napıyorsun kızım ya?" Dedim. Melisa "Noldu?" Dedi merakla. Asiye "Yok bir şey." Dedi. Manyak kız. Sırtımı nasıl acıtmıştı.

Bir iki dakika sonra kadir abi geldi. Büyük bir arabaydı. Hepimiz sığıyorduk. Kapıyı açıp hemen oturdum. İlk oturan ben olmalıydım tabikide. Diğerleride oturunca alışveriş merkezine doğru yol aldık.

Alışveriş merkizine geldiğimizde güvenlik yerinde harikayı gördüm. Suratımı buruşturup "Iyy buda gelmiş." Dedim. Hepsi bana baktı. Harikayı gösterdim. Ömer boğazını temizler gibi yapıp melisayı gösterdi. Omuz silktim.

Melisa "Hadi gidelim." Dedi. Kafamı salladım. Melisa önden bizde arkasından yürümeye başladık. Burası efsane bir yerdi. Acaba bir gün burda dolaşıp istediğim şeyleri alabilicek miydim? Parayı düşünmeden sadece beğendiğimi alıp çıkıcağım günler...

Mağazalarda dolaşırken ben melisa ve asiyeden çok ayrı yerlere gittim. Onların baktığı şeyler hoşuma gitmemişti. Kıyafetlere bakınırken harikaya denk geldim. Etrafına bakınıp duruyordu. Bir elide hep rujdaydı. Merak onu izlemeye başladım. Telefonumu çıkartıp onu çekmeye başladım. Yoksa çalıcak mıydı?

Kısa bir süre sonra tahmin ettiğim şeyi yaptı. Ruju alıp hızlıca cebine attı. Oha. Harika manyaslı hırsızlık yapıyordu. Bu kız mal mıydı? Karun kadar zengin biri neden hırsızlık yapardı ki?

Hiçbir şey olmamış gibi mağzadan çıkıp gitti. Alarm ötmesine rağmen durdurulmamıştı. Bu aşırı garipti.

Koşarak asiyenin yanına gidip onu sessiz bir köşeye çektim. Bana şaşkın gözlerle bakıyordu. "Bak bak ben bu telefonla ne çektim?" Diyip hemen harikanın videosunu gösterdim.

Şaşkınlıkla "Oha." Dedi. "Di mi? Bende çok şaşırdım." Dedim. Asiye "Neyse bizi ilgilendirmez." Dedi. Ona kaşlarımı çatarak baktım. "Kızım sen salak mısın? Tabikide bunu kullanıcaz. Artık bizi her istediğinde ezemez." Dedim.

Bir şey demedi. "Sende istiyorsun di mi onları mors etmeyi." Dedim. "Sadece bizden uzak kalsınlar yeter." Dedi. Gözdevirdim. "Saklıyorsun belli. Eren kardeşler olarak bunu hepimiz istiyoruz." Dedim. Bir şey demedi.

Bütün alıcaklarımızı alıp çıktık. Abim bizim ev daha yakın olduğu için ilk bizi sonra melisayı bıraktı.

Güzel kıyafetim elimde müthiş kozumla huzurlu bir şekilde yemeğimi yiyip uyudum.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now