D.71 Vazgeçmez

882 101 24
                                    

Yeni bölümden merhaba.
Keyifli okumalar diliyorum.

*******************************

Hemen yanına eğilip cebindeki telefonunu aldım.

Açtım. Ama şifreliydi.

"Allah belanı versin Cenk."
Dedim.
O an uyanıp elimdeki telefonu tuttu.
Sımsıkı tutuyordu hemde.
O sırada telefonun tuşuna basmış olmalıki telefon tekrar kapandı.

Telefonu çekerek korkuyla ayağa kalktım yanından.
Cenk hala sersem şekilde yerdeydi. Ama ayağa kalkmaya çalışıyordu. Yüzüne akan kanı silerken yüzünün yarısı kıpkırmızı olmuştu.
Şuan korku filmlerindeki adamlara benzemesi gerçekten ürkütücü görünüyordu.

"Aslı kaçalım. Oyalanma."

Alev'in sözleriyle kendime geldim. Telefon elimde önce salona sonrada kapıyı açarak evden dışarı fırladım.

Ayağımdaki zincire güvenip kapıyı kilitlemiş ama anahtarı almamıştı.

Buda benim şansımdı. Evden çıkar çıkmaz gökyüzüne baktım.
Dolunay tabak gibi parlıyordu.
Az bile olsa etrafımı aydınlatıyordu. Bu sayede gördüm
evden çıktığımda küçük bir bahçede olduğumu.

Sonrada bahçe kapısından çıkarak etrafıma baktım. Karanlıkta ayın izin verdiği ışık kadarıyla gördüğüm bu evden başka bir ev yoktu. Etrafa bakarken evin yanında kocaman bir üzüm bahçeside gördüm. Demekki burası bir bağ eviydi.

"Aslı alık alık bakma. Kaç gelecek şimdi. "

"Alev haklıydı."
Koşarak uzaklaşırken arkama baktım. Cenk kapıya tutunarak evden çıktı. Evin ışığı sayesinde onu görebiliyordum. Elinde uzun bir sopa vardı. Yürürken ondan destek alıyordu.

"Aslıı!
Benden kaçabileceğinimi sanıyorsun.
Ben buraları avucumun içi gibi bilirim."

Hem konuşuyor hemde arkamdan geliyordu. Ne yalan söyleyim korkmaya başlamıştım. Elinde sopa, yüzü kan içinde biri karanlıkta kimin arkasından giderse gitsin o kişi korkardı.

Böyle olmayacak ağaçların arasına girerek izimi kaybettirebilirim belki.
Bir süre daha koşarak uzaklaşırsam bir yere saklanıp telefonu açamaya çalışabilirim diye düşündüm.

Ağaçların arasına girerek ilerlemeye devam ettim soluk soluğa.
Çalılar,küçük ağaçlar yürümemi engellesede pes etmedim.
Buraya kadar gelmişken pes edemezdim. Bu geceyi atlatırsam sabah kaçmak benim için daha kolay olacaktı.
Hava aydınlandığında etrafi daha rahat görüp daha hızlı kaçabilirdim.

Bu düşüncelerle koşarken arada bir de arkama bakıyordum.
Uzaktan olsada Cenk'in sesi geliyordu kulağıma.

"Aslı benden kaçamazsın.
Boşuna uğraşma. Ben buraları avucumun içi gibi bilirim. Nasılsa bulacağım seni."

Bir yandan etrafıma bakıyor bir yandan sesin geldiği yönün tam zıttı yöne doğru gidiyordum.

Cenk yine bağırarak.

"Aslı beni duyuyorsun biliyorum. Lisedeki kız varya. Hani bana ihanet eden.
İşte o kız şuan nerde dersin.?"

Bir anda yerimde durdum. Arkamı dönüp ağaçların arasına baktım.
Sonra devam etti konuşmaya.

"Bu ormanda bir yerde.
Bu ev onun ailesinin evi.
Birlikte gelirdik buraya, beraber zaman geçirirdik. Ama bana ihanet etti. Beni terk edip başka birinin kollarına attı kendini.
Bana ihanet edeni affetmem. Onuda affetmedim. Şuan içinde dolaştığın ormanda bir yerlerde. Dikkat et kaçarken onun kemiklerine takılıp düşme."

DELİ MİSİN ? ( TAMAMLANDI✔ )DÜZENLENİRKEN YAYINDA KALMAYA DEVAM EDECEKWhere stories live. Discover now