Aysun hiçbir şey demeden ona bakarken Pamir sorusuna cevap beklemeden kendi konuştu "Öykü'yü dinleyip bu işten vazgeçmeyi düşünme, çok kazanırsın." deyip gözlerini bana çevirdi. "Gerçi vazgeçsen de bir işe yaramaz artık, benimle çalışmak zorundasın. Öykü senin değil de kendisinin çalışmasını isterse başka tabii."

Bize başka çaremiz olmadığını göstermeye çalışıp o şekilde ikna edebileceğini zannediyordu ama onun istediği olmayacaktı. İkimizde onunla çalışmayacaktık. "İstemiyor işte duydun, neden uzatıyorsun?"

"Sen neden istemiyorsun?" dedi merakla. Önce dalga geçtiğini düşünsem de daha sonra bakışlarından gerçekten bunu merak ettiğini sezmiştim.

"Tekin biri değilsin!"

"Buna ne ara karar verdin?"

"Dediklerin çeliştiğinde." deyince güldü. "Madem tekin biri olmadığımı düşünüyorsun o zaman sözleşmeyi imzalamadan seni buradan çıkartmayacağımın da farkındasındır."

"Öyle bir şey yapmayacaksın!" dedim kendimden emin bir şekilde. Oysa hiç de emin değildim. Yapabilirdi. Yine de bunu ona belli etmeden eminmiş gibi görünmeye çalışıyordum.

Dediğim şeyden etkilenmiş gibi görünürken göz kırptı "Bunu nereden anladın?"

"Çünkü az önce gitmemizi istedin."

Gözlerime daha yakından bakmak istercesine bedenini öne doğru eğdi "Haklısın, bak demek ki düşündüğün gibi biri değilim. Eğer öyle olsaydım zorla o sözleşmeyi imzalatırdım."

Haklı olduğunu düşünmek isterdim ama nedense aklında başka bir şey olduğunu düşünüyordum. Başka çaremiz olmadığını biliyordu, bu yüzden buraya geri döneceğimizin de farkındaydı. Bizi o sözleşmeyi imzalatmadan bırakıyorsa sebebi bundan başka bir şey olamazdı.

Bir süre birbirimize baktık. Onun bakışları hayranlık barındırıyordu, benimki ise sorgulayıcılık. "Sana illa yalvarmamızı mı istiyorsun?" dedim sitemkar bir şekilde.

"Böyle bir şey istemem." deyince bağırdım "O zaman bırak bizi!"

"Bu anca ben istediğimde olur." deyip mavi dosyadan yeni bir sözleşme çıkardı ve bana gösterdi "Şimdi söyle bakalım, sözleşmeyi imzalıyor musun?"

Bir saniye bile düşünmeden "Hayır!" dedim.

Anlayışla başını salladı ve Aysun'a baktı. "O halde aramıza hoş geldin Aysun."

Beni bu şekilde manipüle etmeye çalıştığının farkındaydım. Neden beni istiyordu bilmiyordum ama artık korkmaya başlamıştım. Benim Aysun'dan bir farkım yoktu, neydi beni ona çeken? Bu kadar istemesin de bir sebep arıyordum. Aysun ya da ben, ne fark ederdi ki?

Ben tam karşı çıkmak için konuşacakken Aysun benden önce davrandı. "Bırak beni, ne olur!"

Pamir'in yüzünde alaycı bir ifade oluşur diye bekledim ama ifadesizdi. Aysun'da olan bakışlarını birden bana çevirdiğinde "Ben seni zaten bıraktım, ama arkadaşın bunu kabul etmedi." dedi.

"Aysun seninle çalışmayacak!" dedim daha fazla sessiz kalamayarak.

"O zaman sen çalışacaksın."

"Ben de çalışmayacağım!" deyince dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Bu resmen kendine güveni temsil ediyordu "Göreceğiz."

Birkaç saniye daha yüzüne baktım. Söyleyecek birçok şeyim olmasına rağmen susmayı yeğliyordum. Karşı çıkmam bir işe yaramayacaktı. Bizim başka bir şey bulmamız gerekiyordu.

ÇETEWhere stories live. Discover now