"..."annem tam bir şey söyleyecekken hızla ayağa kalktım. "Adı Ayaz."  diyerek kapıya gittim. Kapıyı açmamla elinde çiçeklerle Ayaz'ı gördüm.  Ben şaşkınlıkla ona bakarken o bana gülerek bakıyordu. 

"Hoş geldin. Gel içeri." tam çiçekleri almak için uzanmışken geri çekti. "Sana değil." Bozuntuya vermemeye çalışsamda bozulmuştum. 

Arkamda duran anneme çiçekleri uzattı. "Biraz ani oldu bu kahvaltı işi." dedi.

Annem gülerek çiçekleri aldı. "Teşekkür ederim, hoşgeldin."

"Kahvaltı hazır mutfağa geçelim." sinirli bakışlarım gülen gözleri ile kesişince gülümsememe engel olamadım. Sinirlenecek bir şey yoktu ama kendime nedense engel olamıyordum.

Arkamdan gelirken içeri geçince gülme sesi ile ona döndüm. "Böyle yapacağından o kadar emindim ki."

"Salatalığa bayılırım." kan  beynime sıçramıştı. Nasıl düşünmezdim nasıl?

Onlar sohbet ederken ben tabağıma doldurduklarımı bitiriyordum. "Hayat!" gözümün önünde elini sallayan anneme döndüm. "Daldın gittin."

"Dalmadım tıkınıyordum." kıkırdama sesi ile Ayaz'a döndüm. Sorarcasına bakmama karşılık omuzlarını silkip kahvaltısını yapmaya devam etti. "Selda Teyze biz kahvaltıdan sonra dışarı çıksak senin için sorun olur mu?" 

"Olur."diyerek lafa atladım anneme de yavru köpek bakışlarımı atıyordum. Ne olur izin verme ne olur? "Sana değil annene sordum Hayatcım."

"Bizim annemle dışarıda işimiz vardı da ben ondan şey ettim."

"Ben dışarıda işimiz olduğunu hatırlamıyorum eğer öyleyse de biz sonra halledebiliriz. Eğer Hayat isterse benim için hiç sıkıntı yok." Kaç yıllık annem beni satmıştı inanmıyorum, artık mecburdum. 

"Yok ya olur mu benim için hiç sıkıntı."dedim. Bıyık altından gülen Ayaz'a ters ters bakmayı ihmal etmeyerek. "Hatta kahvaltını yaptıysan çıkalım biz."

"Salatalıklar çok lezzetliymiş daha fazla yiyebilirim ama dışarı çıkmaya bu kadar hevesliysen olur." çatalı ve bıçağı tabağına koyup bana döndü resmen bu halimden zevk alıyordu uyuz.

"Üstümü değiştirip geliyorum." 

"Bence hiç gerek yok üstün gayet uygun gideceğimiz yere."dedi. İşime gelirdi üstüm gayet rahattı.  Anneme görüşürüz diyerek çıktık evden. Ne ben ne o konuşmadık yol boyunca. Garip geliyordu bu durum araba çarpmasın diye beni kurtaran adamın bir iddia sonucu isteklerini yapıyordum. Hayat gerçekten garipti. 

  Kim tanımadığı birine bu kadar fazla iyilik yapardı? Altında başka şeyler aramalı mıydım? Saf birisi değildim bir şeyler döndüğünün farkındaydım aslında ama yapboz parçalarını birleştiremiyordum uymayan bir çok parça vardı. 

"Eskiteceksin." 

"Anlamadım."

"Yüzümü diyorum eskiteceksin." dedi gülerek ve arabadan indi. Gözlerimi devirmeden edemedim bu adam tam bir egoistti. Cama vurması ile bende çıktım dışarıda benzinlikte ne yapabilirdim? 

"Gel bakalım." diyerek arabaların yıkandığı yere doğru yürümeye başladı. Şaka yapıyor olmalıydı. Lütfen aklıma gelen şey olmasın lütfen.

"Aldığım bir duyuma göre bazı şoförler güzel araba yıkayamıyormuş bende günlerce düşündüm de düşündüm ne yapabiliriz diye. Sonra birden aklıma geldin güzel araba yıkarsın sen." 

"Ne güzel düşünmüşsün sen öyle. Tabii ben çok güzel araba yıkarım hatta araba yıkamak benim hobimdir." dokunsalar ağlayacaktım ben ne anlardım araba yıkamaktan. 

GÖKYÜZÜNDEKİ TEK YILDIZWhere stories live. Discover now