45. BÖLÜM

Mulai dari awal
                                    

"Oh be, sonunda geldik. Burayı tahminimden de çok özlemişim. "




Doktordan Devam

Yıldızı hastaneden almış karargaha dönüyorduk ki konu Berzandan açıldı ve Yıldız benim bir şey yapıp yapmadığımı sorduğunda bir şey diyemedim ardından da aklıma o gün geldi.

Savaş komutan Berzan'ın sorgusuna benimde gelmemi istemişti, hiç birisi olanları bilmediği için böyle bir teklif sunmuştu, Savaş komutanın emri ile birlikte sorguya girdik.

Ben Berzana çok yakın değildim, Savaş komutan bu şerefsize sorular soruyordu, hatta konuşsun diye birazda hırpalamıştı ama bu soysuz tek kelime etmedi. Savaş komutan sandalyeye oturdu ve sakinleşmeye çalışıyordu ki Berzan bakışlarını bana çevirdi ve suratındaki pis sırıtışı ile aynen şunları söyledi.

"Ne oldu asker? Neden öyle uzak duruyorsun yoksa korkuyor musun benden? Merak etme ben kardeşim gibi değilim. Ah nasılda unutmuşum, bu hayatta senin kimsen kalmamıştı değil mi?"

Sırıtarak söylediği bu sözlerden sonra benim gözüme bir perde indi ve o itin üzerine uçtum, bir güzel dövdüm. Ben gözüm dönmüş bir şekilde Berzanı döverken birileri o şerefsizi elimden zorla aldı ve benide ordan uzaklaştırdı.

Uzun bir süre kendime gelememiştim söylediği sözler kafamın içinde dönüp duruyordu ama sakinleştiğimde de Rıza Albaydan güzel bir fırça yemiştim ve bana ceza vermişti.

Karan'ın bana seslenmesi ile kendime geldim ve dikkatimi ona verdim.

"Doktor geldik."

"Karan, siz geçin ben biraz dolaşacağım."

"Tamam kardeşim bir şey olursa ararsın."

"Tamam."

Arabayı aldım ve karargaha çok uzak olmayan, uzun süredir uğramadığım evime gittim.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimde direkt odama gittim ve dolabı açtım, ardından en üstteki raftan siyah kutuyu aldım ve yatağımın üzerine oturdum.

Daha kutuyu açarken ellerim titremeye başlamıştı,kutuyu açtığımda karşıma Leylam ile birlikte çekildiğimiz fotoğraflarımız çıktı, hepsini aldım ve tek tek baktım.

Fotoğrafları bir köşeye bıraktım ve tekrar kutuya baktım , Leylamın yüzüğü,tokası,kolyesi vardı. Hepsini kutunun dışına çıkardım.

Kutunun içinde sadece Leylamın kendi elleriyle işlediği mendil kalmıştı, o mendili özenle elime aldım aynı özenlede açtım, içinde Leylamın saçları vardı.

Sanki incitecekmişim gibi korkarak saçlarına dokundum,işte o an içim huzur doldu ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda karşımda Leylamı gördüm, bana bakıyordu gülümsüyordu bende ona gülümsedim. Leyla elini sol yanağıma koydu,huzurla bir kez daha gözlerimi kapattım, bu sefer açtığımda beni kocaman bir boşluk karşıladı.

Acı gerçek bir kez daha suratıma okkalı bir tokat olarak çarptı, Leyla artık yoktu, benim nefes alma sebebim, mutluluk kaynağım yoktu. Bu gerçekle bir kez daha yüzleşirken, farkında olmadan gözlerimden yaşlar döküldü.

Bir süre o yaşların dökülmelerine izin verdim, sonra yaşları sildim ve kutudan çıkardığım her şeyi özenle geri koydum, kutuyu tekrar dolaba koydum ardından banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada ağlamaktan kızarmış gözlerimi gördüm, gözlerimi kapattığımda o anı bir kez daha yaşadım.


( Karşımda pis pis sırıtan şerefsiz beni ve karımı bu leş yuvasına getirmişti ve saatlerdir işkence ediyordu. En sonunda odadan çıktı, ben hemen bakışlarımı Leylama çevirdim, onuda bayağı bir  hırpalamışlardı, ben elimden geldiğince onları kendi üzerime çekmiştim ama şerefsizler yinede zarar vermişti sevdiğime.

DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang