on bir

31.6K 2.2K 450
                                    

Sabah her zamanki gibi erkenden uyanıp duş almış, elimdeki mısır gevreği dolu kaseyle televizyonun önünde oturuyordum. Bağdaş kurduğum bacaklarımın arasında koyduğum kahvaltımı bir yandan da sıkı sıkı tutuyordum. Dün gecenin mutluluğu hala üzerimdeyken açtığım çizgi filmi pür dikkat izliyordum.

Dün Atlas'la oturup saat epey geç olana kadar sohbet etmiştik. Çok eğlenmiştim ve gülmekten yanaklarım ağrımıştı. Eve geçtikten sonra partinin bittiğini görüp odama çıkmak istesem de Onur'un herhangi birisiyle odasında olabileceği düşüncesiyle koltukta uyumuştum. Bu durum beni çok rahatsız ediyordu. Nedenini bilmiyordum başkası yapsa belki bu kadar rahatsız olmazdım, bilmiyorum.

Merdivenden sesler geldiğinde başımı oraya çevirdim. Esmer bir kız ve Onur aşağı iniyordu. Gözlerimi kaçırıp tekrar televizyona bakmaya çalıştım ama dikkatim dağılmıştı.

"Görüşürüz, güzel bir geceydi." dedi kız cilveli bir sesle.

"Bay bay." dedi Onur sadece. Kız kapıyı açıp çıkana kadar nefes bile almamıştım.

Canım sıkılmış, kalbimin üzerine aptal bir ağırlık çökmüştü. Onun başka tenlere dokunmuş olması beni neden rahatsız ediyordu, sorgulamadım. Sorgularsam işin içinden çıkamazdım.

Kaseyi dudaklarıma yaklaştırıp kalan sütü içtim. Dudaklarımı yalayıp buruk bir gülümsemeyle ayaklandım. Mutfak tezgahının üzerine kaseyi bıraktım, birazdan oradakilerle beraber yıkardım hepsini. Onur tezgahın köşesinde, üzerindeki gömleğin tüm düğmeleri açık bir şekilde duruyordu. Gözleri tezgahta duran kapalı telefonundayken bana çevrildi. Elalarına bakmak istemedim, başımı çevirdim.

"Kahvaltı hazırlayacağım bir şey istiyor musun?" diye sorduğunda başımı hızlıca iki yana salladım.

Konuşmadan tekrar oturma odasına döndüm. Koltuğa oturup dizlerimi kendime çektim ve çenemi yasladım.

Bir yarım saat sonra Onur kendisine kahvaltı hazırlamış masaya oturmuştu. Ela gözlerini bana çevirdi.

"Gelsene hadi." dedi düz bir sesle.

"Ben yedim, tokum." diye mırıldandım.

"Saçma sapan şeylerle karnını doyuruyorsun. Gel doğru dürüst bir şeyler ye." Israr etmesine şaşırsam da omuz silktim.

"İstemiyorum ya tokum ben."

"Kalk geç şuraya Bulut, ye kahvaltını."

3. kez reddedersem sürükleye sürükleye masaya oturtacağına emindim. Çattığı kaşları ve sinirli gözleri de bunu tasdikliyordu.

Oflayarak masaya geçtim ve sandalyeyi gürültüyle çektim. Oturup hazırladığı şeylere boş boş bakındım. Gerçekten pek aç hissetmiyordum.

Laf etmesin diye bir iki lokma bir şey atıştırıp ayaklarımı oturduğum yerde sallayarak açık televizyona baktım. Benimle beraber gözleri birkaç saniyeliğine oraya değse de tekrar bana dönmüştü.

"Seviyor musun çizgi film izlemeyi?" Ağzım doluyken ona bakmadan televizyonda oynayan karakterlere baktım ve başımı salladım.

"Animasyon izlemeyi de sever misin?" Ağzımdakini yutup başımı salladım bu sefer.

"Bak şu çekmecelerin alt kısmında, 2 olan çekmecede, DVD'ler var. İçinde animasyon da olması lazımdı. İstersen izleyebilirsin." dediğinde hızlıca başımı çevirdim.

"Gerçekten mi?" dedim heyecanla. Gözlerinde dalga geçtiğine veya beni kıracak bir şeyler söyleyeceğine dair bir şeyler aradım ancak bulamayınca sevinçle ayağa kalktım.

Koşar adım çekmeceye ulaşıp çektiğimde söylediği gibi filmler bulduğunda sevinçle dizlerimin üzerinde bakınmaya başladım. Düzenlice dizilmiş DVD'ler arasında isimlerini parmak uçlarımla takip ederek animasyon aramaya başladım.

Bulduğum birkaç DVD'yi sevinçle izlerken yüzümdeki kocaman gülümsemeye engel olamamıştım. Sevdiğim filmlerin de içinde olduğumu görmek elbette beni mutlu etmişti. İçlerinden bir tanesini elime aldım ve diğerlerini tekrar çekmeceye koydum. Televizyonun karşısına geçtiğimde neresine koymam gerektiğine bakındım ama bulamamıştım.

Arkasına eğilip bakınmaya devam ettim. Tam çıkıp koltuğa geri döneceğimde sırtım Onur'un göğsüne çarpmıştı. Kalbimin ritmi korkudan (?) bozulurken elimden aldı ve bulunduğumuz pozisyonu hiç bozmadan takılması gereken yere taktı. Kokusu, gözleri, teni içimi yakıyor anlamsız bir hisle tutuşmama sebep oluyordu. Başı omzumun üstündeydi ve dudakları dudaklarıma fazlasıyla yakındı. Gözlerini bana çevirdiğinde başımı eğdim hemen. Biraz daha bakarsam kalbim duracaktı sanki.

Birkaç saniye sonra kalkarken burnu saçlarıma sürtünmüştü. Bu ufacık temas bile elektrik akımı geçiyormuş gibi hissetmeme sebebiyet vermişti. Kuruyan boğazıma inat yutkundum. Kalbim bir şeyler anlatıyordu ama onu dinlemek istemiyordum. Öyle bir şey yoktu. Saçmalıktı.

"Açabilirsin." dedi Onur uzun bir aradan sonra bir şey dememe fırsat vermeden çabucak masaya döndü ve yarım bıraktığı yemeğine gömüldü.

Animasyon filmine başımı çevirdiğimde kafamın doluluğundan ismini bile unutmuş olduğumu gördüm. Başımı sağa sola sallayıp düşüncelerden kurtulmak istedim. Düşünmekten nefret ediyordum bazen.

Filmi başlattım ve pür dikkat izlemeye başladım.

————

erken mi oldu bilmiyorum ama Bulut'un bir şeylerin farkına varması gerektiğini düşündüm. umarım erken olmamıştır...

bu arada hiç DVD ile film izlemedim galiba. televizyona takılıyor mu falan hiç bilmiyorum, salladım.

Elma Ağacı (bxb)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz