on dört

31.3K 2.2K 962
                                    

"Ya sikeceğim şimdi ha yeter!" Atlas'ın isyankar sesine göz devirip ceketime sarıldım.

"Ne yapayım ya burnum kaşınıyor." Sesim çok huysuz çıkmıştı. Hasta olduğumda veya biraz soğuk gördüğümde hep olduğu gibi.

Annemin her ay yatırdığı parayı cebime koyarken burnumu çekerek peşinden ilerledim. Bu ay kira ödeyeceğim için fazla para yatırmıştı. Eve gider gitmez kira parasını da öderdim.

"Ee ne yapacağız şimdi?" diye sordu Atlas. Omuz silktim.

"Eve gitmeyecek miyiz saat geç oldu?"

"Mal mısın kardeş ne evi?" dediğinde gözlerimi büyütüp yüzüne baktım.

"E ne? Nereye gideceğiz başka?" Sırıtarak karşılık verdiğinde bu sırıtmanın pek hoş bir sırıtma olmadığını anlamıştım.

"Eğlenelim işte."

"Deniz kenarına mı gideceğiz yine?"

"Yok, Deniz Bar'a."

"Ne ne ne? Deniz ne?"

"Bar."

"Gelmem ki."

————

"Ya gerçekten bir pamuk şekere kandığına inanamıyorum." dedi Atlas kahkahalarının arasından. Kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzdüm.

"Sus be sus oldu işte istediğin."

"Ohoooo sen böyle sinirli şirin gibi dolaşırsan ben nasıl kız bulayım?"

Hala sinirli sinirli yüzüne bakarken elini cebine atıp bir ıslak mendil paketi çıkardı.

"Anüü her yerin yapış yapış olmuş ya la."
Kolumdan çekip elindeki ıslak mendili ağzıma yapıştırdı ve bastırarak silmeye başladı.

"Yaa çek- öğğ dur ya acı!" Islak mendili resmen yerken o kıkırdayarak geriye çekildi.

Garip bir çocuktu Atlas. Dıştan baksanız asi gotik çocuk derdiniz ancak içinde Kavgalım-Aydın yatıyordu. Köpek gibi kıskançtı. Sadece kardeşini değil annesini, beni hatta birkaç kez konuşmuş olmasına rağmen bazı kızları bile kıskanıyordu. Mete'yle aralarında çözemediğim bir kavga vardı. Onur'u da sevmiyordu beni dövdüğü için.

Barmen yanımıza gelip ne içeceğimizi sorduğunda cevap veremedim. Hayatında ilk kez bara gelmiş Wattpad kızı gibi davranmak istemiyordum ama durum tam olarak böyleydi.

Değişik bir yerdi. Aynı bizim evde verilen partide olduğu gibi ışıklandırmalar vardı. İnsanlar yine bağırışıp dans ediyor ellerindeki alkollerden bayağı bir miktarda tüketiyorlardı. Öte yandan koltuklarda birbirlerini sömüren çiftler de vardı ki onlara bakmamaya çalışıyordum.

Atlas'a başımı çevirdiğimde ikimiz için de bir şeyler söyledi ama ismini anlayamamıştım.

"Daha önce geldin değil mi buraya?" dedim kınayan bakışlarla. Gevşek gevşek sırıtıp başını salladı.

"Ne sandın." Başımı sağa sola sallayıp bugünü kazasız belasız geçirmek adına dileklerde bulundum.

————

Parti (?) tüm hızıyla devam ederken Atlas'la beraber oturmuş öylece duruyorduk. Eğlenmeye gelmiştik ama ben pek eğlenmiyordum. O kalkıp arada bir insanlarla dans ediyor sonra beni yalnız bırakmamak için tekrar dönüyordu.

Az önce getirdiği ve tadının kolanyadan farkı olmayan kokteyli içmemiştim ama Atlas benim aksime birkaç bardaktan fazla içmişti. Sarhoş olduğunda onu eve götüremeyeceğim için de daha fazla içmesine izim vermiyordum.

"Sıkıldım he?" dedi bayık bayık bakarken.

"Ben de."

"Gidelim mi?"

"Olur."

Tam kalkacağım sırada omzumu saran ince ve ojeli parmakların sahibine dehşete düşerek baktığımda benden büyük bir kız olduğunu görmüştüm. Gözündeki tüm makyaj akmış yanakları simsiyah olmuştu. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, sarı saçlarına bile göz makyajı gelmişti. Gerçekten perişan haldeydi. Duyabilmem için hafifçe bana doğru eğildi.

"Selam! Ben yalnızım da- Yani sevgilim az önce aldattı da beni. Şey oturabilir miyim?" dediğinde şaşkın şaşkın Atlas'la bakıştık.

Cevap vermeyi geciktirince bir anda yeniden ağlamaya başladı.

"Siz de mi istemiyorsunuz beni? Ne yaptım ki ben?" Küçük bir kız çocuğu gibi sesli sesli ağlarken Atlas hemen omzumdaki elinden tutup oturttu.

"Yok gerçekten istememekle alakalı değil. Şaşırdık bir an."

Kız anında ağlamayı kesip gözlerini titreyen eliyle sildi. Sarhoş olduğuna ya da değilse bile pek aklının yerinde olmadığına neredeyse emindim.

"Gerçekten mi?" dedi kızarık gözleriyle bize bakarken. Başımı hızlıca salladım.

"Gerçekten!"

"Yaaa!" diyip tekrar ağlamaya başladığında ne yapacağımızı yine bilememiştik.

"Ne-neden ağlıyorsun?" dedi Atlas. Kız kollarını boynuna dolayıp başını göğsüne koydu. Bunların hiçbirini hallenmek için yapmıyordu, şu an ilgiye ihtiyacı vardı.

"Çok tatlısınız siz!" dedi ağlamaya devam ederken. Kendimi tutamayıp kıkırdadım.

"Sen de öylesin!"

Gözlerini silip burnunu çekti. Atlas hemen masadaki mendillerden uzattığında alıp gözlerinin altını sildi.

"Güzelsem neden aldattı beni?" Saf bir merakla sorduğunda Atlas ona doğru döndü.

"Orospu çocuğunun önde gideni olduğu için."

"Anlatmak istersen bize anlatabilirsin."

"Duyamıyorum ki ben sizi çok." dediğinde birbirimize bakıp ayağa kalktık.

İçtiğimiz şeylerin parasını ödedikten sonra dışarı çıkıp bir yerde oturmaya karar vermiştik. Aslında yapmamız gereken kızı evine bırakmaktı ama bu kadar kötüyken biraz destek olmak şarttı.

Masanın üzerinde telefonumu unuttuğumu fark ettiğimde gitmek üzere olan Atlas ve kız durdu.

"Bir saniye!" diye bağırdım.

Telefonu elime aldığımda ekranda Onur'dan birkaç mesaj ve 5 arama gördüğümde şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. Tam mesajlara bakacağım sırada tekrar aramaya başladı. Bu sefer hemen açtım.

"Alo?" dedim müziğin sesini bastırmak için bağırırken.

"Neredesin yine Bulut?!" Onur'un öfkeli sesinin sebebini anlamazken diğer kulağımı kapattım daha net duymak için.

"Dışarıdayım."

"Kimlesin? Neredesin? O müzik sesi ne öyle?"

"Başım ağrıyor gidelim artık!" Kız bana doğru bağırdığında hemen telefona döndüm.

"Kapatmam gerek Onur."

"Kim o-"

Zaten doğru dürüst duyamadığım telefonu alelacele kapatıp Atlas'a doğru koştum.

————

bu bölüm aslında 2200 küsür kelimeydi ama bölmeye karar verdim çok uzun olursa sıkar diye, part-2'yi de atarız sonra.

Onur'suz bir bölüm oldu ama olsun, ilham pek sık uğramıyor şu sıralar aklıma olay geldikçe yazmaya çalışıyorum.

yorum yaparsanız çok sevinirim okurken çok eğleniyorum <3.

Elma Ağacı (bxb)Where stories live. Discover now