on

32.2K 2.2K 547
                                    

bu bölümü _senemm__ e ithaf ediyorum bugün doğum günü bunun şerefine böyle bir bölüm yazdım'🥂

————

Aşağıdan yine yüksek sesli bir müzik sesi geliyordu. Arada bir insanların çığlık ve tezahürat sesi kulaklarımı doldursa da sürekli değişen parti müziği daha ön plandaydı.

Yanımdaki telefonum çalmaya başladığında kaşlarımı çatıp gözlüğümü düzelttim ve elime aldım. Atlas arıyordu. Kaydırıp açtıktan sonra kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Ne yapıyorsun?" dedi. Her neredeyse artık sesi boğuk geliyordu.

"Oturuyordum niye?"

"He güzel, gidiyoruz." Kaşlarımı çatıp saate baktım.

"Saat 21:23?"

"Ee?"

"Bu saatte nereye gideceğiz?"

"Söylersem gelmezsin."

"Direkt gelmiyorum o zaman."

"Gelmezsen ölümü gör lan!"

"YAAA! Tövbe de salak!"

"Demiyorum al!"

"Neredesin sen?"

"Aşağıdayım, elma ağacının altında."

"Çüş! Ne ara geldin?"

"Geldim işte kız, in aşağı hadi."

"Tamam bekle." dedim oflayarak.

Telefonu kulağımdan ayırıp kapatırken içimde garip bir his vardı. Bu şapşalın bu akşam başımıza iş açacağına neredeyse emindim ancak gitmezsem de üzülürdü. Nereye gideceğimizi bilmemek beni ayrıca gererken saçlarımı karıştırıp dolabıma yöneldim. Lacivert mom-jeanin üzerine beyaz arkası baskılı, önünde arması olan bir tişört çıkardım. Havanın soğuk olabileceğini düşünüp kot ceketimi de üzerine bıraktım.

Çıkardığım şeyleri giyindikten sonra telefonumu da alıp cama yöneldim. Atlas'ı gerçekten aşağıda beklerken görünce derin bir iç çekmiştim. Bugünü belasız atlatmayı öyle istiyordum ki... Telefonumu elime alıp saçlarımı karıştırdım ve aşağı inmeye başladım. Sonuçta partiye katılmıyordum, merdivenleri kullanmadan aşağı inemezdim.

Merdivenleri indikten sonra kalabalığı gördüğümde yüzümü buruşturup durdum. Alkol kokusuyla karışık ter kokusu midemin altüst olmasına yetmişti bile. Karnımı tutup ilerlemeye devam ettim. İnsanların arasından sıyrılıp geçtim. Gözlerim anlamsızca Onur'u ararken en son mutfak tezgahının önünde bir kızla konuşurken görmüştüm. Onur her ne söylüyordu bilmiyorum ama kız gülmüştü. Kesin hiçbir şey duymamıştı, bu müzik sesinde ben kendi sesimi bile duyamazdım. Gözlerimiz kesiştiğinde yutkundum. O an bakışlarımı çekememiştim. Kaşları havalandı ardından çatıldı. Önce şaşırmış sonra kızmıştı.

"Partinin içinden geçiyorum diye kızmamıştır umarım." diye mırıldandım. Yanındaki kıza bir şeyler söyledikten sonra kız başını salladı. Elindeki bardağı sıkıca tutup yanıma adımladığında yutkundum.

Hızlıca insanların arasından geçip yanıma ulaştı. Kolumdan tutup sessiz (?) bir yere doğru  ilerledi. Sessiz bir yer olarak banyoyu tercih etmişti ki bu en iyi seçenekti sanırım. Banyonun kapısı biraz daha kalın olduğundan mıdır nedir sesi azaltıyordu.

"Partiye katılmayacağını söyledim ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi sinirle. Yutkunup kolumu elinden kurtardım.

"Partiye inmedim zaten." diye homurdandım. Durdu. Sanırım şaşırmıştı.

"Niye çıktın odandan o zaman?"

"Benim de bir hayatım var Onur." dedim gözlerimi devirerek. Beni fanusa konulan bebeklerden birisi sanıyordu herhalde.

"Neden çıktın yani?" dedi diretip.

"Dışarı çıkıyorum." Sesim bıkkın çıkmıştı.

"Bu saatte mi?"

"İlgilendirir mi Onur? İstersem gece 3'te çıkarım." Sanki ben hiç 'seni ilgilendirmez' dememişim gibi devam etti.

"Kiminle?" Gözlerimi devirip çıkmak için yürüdüm.

"Çıkıyorum ben ya."

Önüme geçip kapı ve gövdesi arasına sıkıştırdı bedenimi. Kollarını kapıya yasladığından çıkamıyordum şu an.

"Kiminle?!" dedi öfkeyle. Sinirlenmeye hakkı var mıydı sanki?!

"Atlas'la. Şimdi bırak da gideyim." Bitmemiş olacak ki çekilmedi.

"Nereye?"

"Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorum?!" dedi dişlerinin arasından. Gözlerime çok korkutucu bakıyordu ve ben bu bakışlardan sonra saklanmak istemiştim. Ne zaman beni dövecek olsa veya çok sinirlense aynen böyle bakıyordu. Ellerimin gözlüğümün altından yüzüme kapattığımda gözlüğüm başıma yükselmişti.

"Korkutuyorsun beni yapma lütfen." dedim kısık sesimle. Öylesine kısıktı ki sesim, değil müzik çalarken normalde söylesem duyamazdı belki.

Duymuş olacak ki kollarını hemen çekti.

"Ben- git yani. Beni ilgilendirmez tabii öylesine sordum." dedi. Çıkmak için ellerimi indirdiğimde elini ensesine atmış pür dikkat beni izlediğini gördüm. Yutkunup başımı eğerek kapıya döndüm ve usulca açarak çıktım.

————

Koşar adım partiden çıkmış, Atlas'ın yanına gelmiştim. Benim geldiğimi görünce ellerini cebinden çıkarıp heyecanla omuzlarıma koydu.

"Gelmeseydin kardeşim!" dedi sarsarak.

"Ya dur, başım ağrıyor zaten. Müzik sesi sağ olsun şuraya bak." Eve kısa bir bakış atıp bir kolunu omzuma attı ve ilerlemeye başladı. Ne yapacağımızı bilmediğimden ayak uydurdum.

"Burayı sevmediysen gideceğimiz yeri de sevmezsim."

"Ne- Hayır ya!" Aklıma gelen fikirle derin bir nefes verdim.

"Maalesef kardeşim gidiyoruz."

"Ya gel dönelim, gidelim deniz kenarında oturalım, parka geçelim, sokakta duralım?"

"Cık, olmaz o bara bugün gidilecek."

"Aman be!"

"Senin yararına gidiyoruz hem." Muzip bir şekilde gülümsediğinde kaşlarımı çattım. Elimi koluna atıp sıktım.

"Ne diyorsun sen?"

"Ağh acıdı kız! Gay Bara gidiyoruz!" dedi sanki müjde verir gibi.

"Saçmalık! Gelmiyorum ben!" diyip kolundan kurtulmaya çalıştım.

"Şaka şaka onu sonra yaparız. Şimdi dediğin gibi deniz kenarına oturmaya gidiyoruz."

"Yaa sahiden mi?" dedim heyecanla. Çok mutlu olmuştum, denizi çok severdim. Ayrıca beladab da uzak kalacaktık.

"Sahiden kız, gel hızlı gidelim hadi."

Gülümseyip arkadaşça sarıldım ona. Atlas'ın varlığı hala bana garip geliyordu. Başım sıkıştığımda gideceğim, beraber gülebileceğim, gezebileceğim, konuşabileceğim, fikir danışabileceğim, tartışabileceğim bir insan... Fazla garipti. 17 yılın sonunda o benim arkadaşım olmuştu.

Hayat gerçekten ummadığım anda bana ummadığım şeyler veriyordu. Atlas benim arkadaşımdı!

"Arkadaş..." diye mırıldandım kendi kendime.

"Ne anlamadım?" dedi elindeki telefona bakarak.

Derin bir iç çekip cevap vermemeye karar verdim.

————

aslında kaoslu bitirecektim ama geçen bölüm de kaos yazmışım, yeterli.

'deli sikmiş herhalde gece 3'te bölüm mü atılır?' demeyin cevap veremem.

bugün cennet mahallesi pembe gibi hissediyorum.

Elma Ağacı (bxb)Where stories live. Discover now