yedi

34.3K 2.4K 1.3K
                                    

Mete eve geldiğinde Onur yanına giderken beni de içeriye çekmişti. An itibariyle üçümüz gergin bir şekilde masanın etrafına oturmuştuk. Ben ses çıkarmamak için kahvaltımı bile yapamıyordum. Onur'la Mete ise arada bir birbirlerine bakıyor sonra düşünüyorlardı.

En nihayetinde Mete konuştu.

"Hangi orospu çocuğu-" Bekleyip bana baktıktan sonra boğazını temizleyip devam etti. Sanki okulda bu küfürleri bana karşı kullanmamış da bir anda imana gelmiş gibi davranması alayla gülümsememe neden olmuştu. İnsanlar garipti, hem de fazlasıyla.

"Yaptıysa artık baya düşünmüş yani. Partiyi beklemiş, senin evi temizleteceğini bildiği için temizlik görevlilerinin bu paketi bulup polise haberdar edeceğini hesaba katmış."

"Sağ ol birader ya aydınlattın şu an, ben hiç çözememiştim bunu varya." dedi Onur sahte bir şaşkınlıkla. Mete yüzünü buruşturdu.

"Sus lan!" İkisine de gözlerimi devirip kasemi tutarak ayağa kalktım.

"Nereye?" dedi Onur.

"Odaya." dedim omuz silkerek. Mete bana baktıktan sonra kaşlarını çattı.

"Bir dakika ya nereden bilebiliriz senin yapmadığını? Belki intikam almak istemişsindir?" Alayla güldüm bu sefer. Gözlüğümün üzerinden sırıtan yüzümle yüzüne baktım.

"Ha kabul ediyorsun yani intikam alınacak şeyler yaptığınızı?" Kaşları daha çok çatıldı. Tam ağzını açmıştı ki Onur araya girdi.

"O yapmadı geri zekalı, paketi getirip kendi elleriyle bana verdi. Böyle bir ihanet planlasa niye götümüzü kurtarsın?" Mete'nin çatılmış kaşları havalanırken ensesini ovuşturdu. Ne diyeceğini bilemiyormuş gibi bana baktı. Alaylı ifademle yüzüne bakmaya devam ettim.

"Kim olabilir o zaman amına koyayım?" diye mırıldanıp masaya odaklandı tekrar. Yüzüne dikkatli baktığımda kaşında ve dudağının kenarında kabuk bağlamış yaralar olduğunu görmüştüm. Muhtemelen dünkü çocukla epey kavga etmişlerdi. Hak etmişti, bana yaptıklarına saymalıydı.

İçimden kendime bana ne diyerek yukarı çıkacağım sırada kapı çaldığında olduğum yerde durdum. Elimdeki kaseyi masanın üzerine bırakıp koştum ve açtım. Beklediğimiz gibi temizlik görevlileri geldiğinde Onur ve Mete de yanıma gelmişti.

"Buyurun." dedi Onur düz bir ifadeyle. 3 kadın 1 de erkek görevli vardı aralarında.

"Her yer temizlenecek. İsterseniz parayı işiniz bittiğinde verelim isterseniz şimdi verelim nasıl yapalım?"

"İş bittiğinde alalım biz. 2-3 saat kadar sürer." dedi adam. Onur başını sallayıp Mete'yle beraber dışarı çıktığında ne yapacağımı bilemeyerek elimdeki kaseyi mutfağa bıraktım. Çabucak odama koşup dışarıda giyebilmek için diz kapaklarında bulut olan açık mavi bir mom-jean ve önü düz arkası resim baskılı bir tişört giydim. Bana kalsa şortla da gayet çıkılırdı ancak şort birazcık kısaydı ve herkesin bildiği üzere ülkemiz bunu hoş karşılamıyordu...

Görevlilere kolay gelsin diledikten sonra dışarıya çıktım. Ne yapacağımı bilmiyordum, gün ortası çok nadir dışarı çıkardım. Çıktığımda da ya markete ya da kütüphaneye uğrardım.

Yapacak daha iyi bir işim olmadığından yine aynı şeyi yapmaya karar verdim ve kütüphanenin yolunu tuttum.

————

1 saattir rafların arasına gömülmüş her türlü kitaba bakıyor, arkasındaki yazıyı okuyarak inceliyordum. Aslında işleri uzatmayı sevmezdim hemen yapacağımı halledip çıkardım ancak kalan 2 saatini değerlendirebileceğim başka bir alan yoktu. Her zamanki gibi en iyi dostum kitaplardı ve benim buradan ayrılmaya niyetim yoktu.

Elma Ağacı (bxb)Where stories live. Discover now