56. Bölüm

306 32 8
                                    

İkimizin de ağzından yalnızca şu kelimeler döküldü.

-S-sen O'sun!

***
EMİR'İN AĞZINDAN

3 yıl önce

Her şey sarpa sarmıştı. Eskrim maçlarım dışında hiçbir şey düşünmüyordum. Annemi kaybetmemin ağırlığı en çok bu zamanlarda üstüme binmişti. Hafızlık için ezberlerimi yapmıyordum ve iyice uzaklaşmıştım ibadetlerimden de, hiçbir şeyi umursamıyordum. Herkes üzerime baskı kurup duruyordu.

Herkes bana ne yapıyorsun? Nasıl yapıyorsun? gibi sorular soruyor ama kimse gerçekten Nasılsın? diye sorup gerçekte nasıl olduğumu merak etmiyordu.

Babam kendini daha önce hiç olmadığı kadar işlerine veriyor ve artık eve bile gelmiyordu. Her şeyi kendim yapıyordum. Evin faturalarını ben ödüyor, çamaşırlarımı kendim yıkayıp katlıyor, yemekleri kendim hazırlıyor ve yine bulaşıkları kendim yapıyordum.

Hayatımın bu döneminde daha önce hiç olmadığım kadar yalnız ve çaresizdim. Annemi ilk kaybettiğim zamanlarda babam beni Fransaya göndermiş ve ortaokulu orada bir yurtta yatılı kalarak okumuştum.

Benim için iyi olmuştu aslında, kafamı toparlayıp hiçbir şey hakkında düşünmemiştim orada. Dedem gibi güzel bir fransızca da öğrenip hiçbir zorluk yaşamamıştıım hatta ilk eskrim derslerimi orada almış okullar arası turnuvalara katılıp dereceler de yapmıştım.

Lisede Fransayı bırakıp Türkiyeye geri gitme isteği duyduğum için de bir anda kendimi bu halde bulmuştum.

Bütün arkadaşlarım Frannsada kalmıştı ve lisedeki hiçkimse de benimle bir arkadaşlık ilişkisi kurmak istemiyordu. Herkes benim züppe bir zengin çocuğu olduğumu sanıyorlardı.

İşte böyle böyle her şey sarpa sardı ve ben bunları düzeltmek konusunda kendimde güç hiç bulamadım.

Ta ki o güne kadar:

Gireceğim son turnuvamın son maçı idi. Final maçı. Eğer bu maçı ben kazanırsam turnuva birincisi de ben olacaktım.

Maçı yapacağımız okulu her ne kadar görmemiş olsam bile spor salonu acayip büyüktü okulun.

Bir  sürü kamera ben ve rakibimi takipp ediyor ve bizden röportajlar alıyorlardı.

Maça heyecanlı bir başlangıç yaptık ve ortaya güzel bir oyun çıktı. Rakibim de gayet centilmen birisi olduğu için onunla yarışmaktan çok mutluluk duymuştum.

Rakibimle beni tam yan yana koyup hangimizin birinci olduğunu açıklayacaklardı ki o koskoca salonun kocaman kapısı büyük biir ses çıkararak açıldı. Ve herkes içeri giren kişiye dikkat kesildi.

Spor salonuna giren kişi ile beraber içeriye ışık da girdiği için onun kim olduğunu kimse anlayamadı. Sadece vucüt hatlarından dolayı bu kişinin bir kız olduğunu anlayabilirdiniz.

Kız elindeki dağılmış kağıtları düzenlerken ise herkes tekrar maçın sonucuna yöneldi. Benim birinci olduğum açıklandığında ise koskoca  salon çığlıklar atmaya tezahüratlar yapmaya başlamıştı.

Uzun zaman sonra kendimi bu kadar harika hissediyordum. Herkes beni tebrikler ediyor şampiyonluğumu kutluyorlardı. Fotoğraflarımızı çektiler ve madalyalarımızı taktılar.

O sırada biraz önce spor salonuna giren kız göründü ellerinde kağıtlarla tribünlerden inerken.

Koça kağıtları gösterip onun kağıtları imzalamasını bekledi.

🌵ÇÖL ÇİÇEĞİ🌵~Çeyrek Texting Where stories live. Discover now