51. Bölüm

320 42 4
                                    

Okulun bahçesini incelerken 3 tane siyah araba dikkatimi çekti. Arabalar dikkatimi çekti çekmesine ama içinden çıkan kişi daha merak uyandırıcıydı. Sadece biraz bile dikkatli bakmam onun kim olduğunu anlamama yetmişti.

Emir YARGIN...

Okulun kapısından içeri hızlı adımlarla giren Emirin acelesi varmış gibiydi. Arkasındaki bir sürü siyahlar içindeki adamı ise okulun içerisine koca koca kutular taşıyorlardı.

Bu çocuk yine ne halt yiyordu acaba?

***

Hızla merdivenlerden inerek, Emire görünmemek için okulun onun girdiği kapısından değil de arka kısımdaki kapıdan dışarı çıktım. Siyah arabalara yaklaştığımda ise arabaların kenarında ayakta bekleyen yaşlı adam bana çok tanıdık geldi.

Oraya doğru yavaş yavaş ve temkinlice yürürken yaşlı adam kafasını benim ayak seslerimin olduğu tarafa çevirdi ve bana kocaman bir gülümseme gönderdi.

Ben onun gülümsemesine karşılık vermemiş kim olduğunu ve onu nereden tanıdığımı tespit etmeye çalışırken o konuşmaya başladı.

-Merhaba küçük hanım

-Merhaba dedim başımı sallayarak. Ben sanki sizi bir yerde gör...

-Emirin evine teşrif ettiğiniz zaman terfiş etmiştik birbirimizi ama sizinle tekellüm etme şerefine nail olamamıştım dedi adam sözümü keserek. Size taarrüf etmeme izin verin , Haşim Çelik diyerek elini uzattı.

Ellini havada bırakmamak için uzanırken "Hümeyra Güner" diye mırıldandım.

-Ben sizi zaten çok iyi tanıyorum küçük hanım. Emir sizden fevkalade fazla bahseder

-Tahmin edebiliyorum geveze bir çocuk dedim fazla düşünmeden. Bu sözlerim onun kahkaha atmasına sebep oldu. Ama kahkaha atışı bile bizim gibi değil çok kibardı. Şahsen pek kahkaha atmasam bile gülerken bir ayıya dönüştüğüm için yaşlı adamın bu kadar nezaket sahibi biri olması beni şaşırttı.

-Sanki kraliyet ailesinde yetişmiş gibisiniz. Mükemmel bir türkçe kullanıyorsunuz. diyerek ona karşı olan hayranlığımı dile getirdim.

-Beni bu sözlerinizle bahtiyar ettiniz hanımefendi. Bir kraliyet ailesine mensup olmasam bile rahmetli babacığımın benim üzerimdeki emekleri çok büyüktür. Zamanının en güzel mekteplerinde okutup kendimi kültürel anlamda terakki etmemi sağladı. Ben de bana yadigar kalan bu güzellikleri biricik kızım vefaat ettikten sonra torunuma aktarmaya çalışıyorum. Emirime.

-Emir sizin torununuz mu? diye sordum gözlerimi belerterek

-Pekala öyle. Bugün ise biricik kızımın yani annesinin ölüm yıl dönümü.

Bu sözler karşılığında ne diyeceğimi kestiremedim.

-Başınız sağ olsun evlat acısı çok büyük bir imtihan dedim Haşim beyi rahatlatmak için. Demek Emirin annesinin ölüm yıldönümüydü bugün. Peki o zaman onun burada ne işi vardı ?

-Kardeş acısı öyle dedi Haşim bey. Bunu duyduğum gibi başımı kaldırıp önümde bana gülümseyen yaşlı adama baktım.

-Siz de kardeşinizi kaybetmişsiniz öyle değil mi küçük hanım. Emir bundan bahsetmişti. Başınız sağ olsun, İmtihan ne kadar büyük olursa olsun Allah sabrını veriyor diyerek hem kendini hem de beni teselli etmeye çalıştı.

-Neyse hadi bana müsaade. Kızımın kabristanına uğrayıp eve gideceğim inşallah. Bu yaşlı bedenim beni artık ayakta tutamıyor.

-Müsaade sizin efendim tekrar başınız sağ olsun diyerek yolundan çekildim ve onun bir arabaya binip gözden kaybolmasını izledim. Demek Emir benim hakkımda o kadar da az bilgiye sahip değilmiş diye geçirdim içimden

🌵ÇÖL ÇİÇEĞİ🌵~Çeyrek Texting Where stories live. Discover now