"Tim karargaha ulaşmış, bizi alacak olan helikopterde bir kaç dakika içinde burada olacak. Doktor, Yıldızı hazırlayın."

"Tamam, siz burda bekleyin."

Doktor yanımızdan uzaklaştı bir kaç dakika sonrada helikopterin sesini duydum, aynı anda Yıldızı bir sedye ile odadan çıkardılar.

Helikopter iniş yaptı ve hemen sağlıkçılar Yıldız'ın yanın koştular, onu helikoptere yerleştirdiler. Ardından da bizde helikoptere bindik ve hastaneye doğru yola çıktık.



Helikopter hastaneye iniş yaptı ve Yıldız'ı hemen ameliyata aldılar ve yine bize beklemek düştü. Etrafıma şöyle bir baktım, herkes burdaydı; Kartallar ekibi, Gölge timi, Rıza Albay, Ömer Albay hepsi Yıldız için buradaydı.

Aradan bir saat geçti ve hala içeriden kimse çıkmadı, bir süre sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden acele ile hemşire çıktı, ben hemen kolundan tutum ve bana bakmasını sağladım.

"İçeride neler oluyor? Kötü bir şey mi oldu?"

"Hastanın tekrardan kanaması başladı, hemen 0Rh+ kan bulmamız lazım."

"Benim kan grubum uyuyor,  ben veririm."

"Tamam, buyrun zaman kaybetmeden kanınızı alalım."

Hemşire ile kan alma odasına gittik ve Yıldız için gerekli olan kanı benden aldılar. Hemşire kanı aldıktan sonra tekrar ameliyathaneye girdi.

Bir anda ayağa kalkınca biraz başım döndü ama kendimi hemen toparladım, tekrar ameliyathanenin önüne gittim.




1 saat sonra

Hala ameliyathanenin önünde bekliyoruz, hiç kimse yerinden kıpırdamadan öylece içeriden gelecek olan bir haberi bekliyor, sanki birisi olduğu yerden hareket etse işler ters gidecek ve kötü bir haber gelicek gibi, kimse yerinden kıpırdamıyor.

Ameliyathanenin kapısı açıldı, bu sefer çıkan kişi doktordu. Doktoru görünce hepimiz olduğumuz yerden kalktık ve doktorun yanına gittik, doktorda konuşmaya başladı.

"Yıldız hanımın durumu stabil ama ameliyat esnasında kanaması oldu, gelmeden öncede kanaması olmuş, bu yüzden bayağı bir zorlandık. Ayrıca kurşun oldukça tehlikeli bir bölgedeydi onu çıkarmakta bizi zorladı ama başarılı bir şekilde çıkardık."

"Peki şimdi durumu nasıl? Yani hayati tehlikeyi atlattı değil mi?"

"Dediğim gibi durumu Şu an stabil ama tamamen hayati tehlikeyi atlattı diyemeyiz, kendisini yoğun bakıma aldık.

Biz elimizden geleni yaptık, bundan sonrası hastamıza ve onun dayanıklılığına bağlı.

Geçmiş olsun."

Doktor yanımızdan uzaklaşınca bu sefer de Rıza Albay konuşmaya başladı.

"Hepiniz gidin ve dinlenin, doktoru duydunuz burda yapacağımız bir şey yok, merak etmeyin Yıldız'ın güvenliği için bulunduğu yerde iki asker olacak."

"Komutanım ben onu öylece bırakıp gidemem, bunu benden istemeyin."

"Savaş bu bir emirdir, gidip dinleniyorsun!"

"Üzgünüm komutanım ama ben bu emrinizi yerine getirmeyeceğim, ben kardeşimi bu hastanede, o haldeyken tek başına bırakmam."

Gölge timinin bana olan şaşkın bakışlarına aldırmadan yanlarından uzaklaştım ve yoğun bakımın önüne gittim.




DAĞLARIN SÖNMEYEN YILDIZI(HAYALET)Where stories live. Discover now