1:Neredeyim Ben?

2.2K 79 25
                                    

Herkese merhabalar kitabıma hoşgeldiniz.

Umarım severek okuduğunuz bir kitap olur. Eleştirilerinize her zaman açığım.

İyi okumalar dilerim:)

*****************

İlk önce soğuk zemini hissettim. Ardından yüzüme düşen yağmur damlalarını, gözlerimi hafifçe araladığımda tepemde bulunan karanlık bulutları gördüm.

Hafifçe yattığım soğuk zeminden doğrulup etrafıma baktım. Çevresi ormanlık olan koskocaman bir köşkün önündeydim. Benim burada ne işim vardı?

Kafamdaki sorulara cevap aramak ümidiyle ayağa kalktım. Zemin karla beyaza boyanmıştı, her soluk alıp verdiğimde ağzımdan buhar çıkıyordu. Anlaşılan soğuk bir yerdeydim. Sırılsıklam olmuş kıyafetlerimle köşkün araba girişi için yapılmış gösterişli kapısına doğru ilerledim. Bir an önce sığınacak bir yer bulmalıydım aksi takdirde her an donabilirdim. Kapının parmaklıkları arasından başımı uzatıp yardım isteyebileceğim birini aramaya çalıştım.

Bir anda suratsız iri yarı bir adam önümde belirdi. Korkutucu bir sesle "Kimsin?" diye sordu.

Adamın ürkütücü sesinin etkisinden ancak kurtulup bozuntuya vermeden sakince cevapladım. "Ben Brian Foster."

Beni memnuniyetsiz bakışlarla baştan aşağı süzdü. "Tanıdık değilsin?"

Tanrı aşkına ben haberim olmadan nerelere gelmiştim? Mafya çetesine denk geldiğimi düşünürken, "Tanıdık mı olmam gerekiyordu?" diye sordum.

"Tamam kes." Bu adam kabalığın beden bulmuş haliydi. Şuan farklı bir mekanda olsaydık sessizce sesini kısabilirdim. Ancak iri adamın her an silah çıkartıp kafama sıkmayacağının bir garantisi yoktu.

Beni umursamadan arkasını dönüp gitti. Birini çağırır umuduyla olduğum yerde beklemeye devam ettim. Bekleye bekleye yavaş yavaş kök salmaya başlamışken kas yığını adamın en sonunda yanında bir kadınla beraber geldigini gördüm.

Kadın şüpheli gözlerle beni baştan aşağı süzdü. "Gel içeri."

Sonunda istediğim cümleleri duymaya başlamıştım. İri adam kapıyı istemeye istemeye zoraki açtı. Benden aşağı yukarı yirmi santim kısa olan kadınla köşke doğru ilerledik. Köşkün içine girdiğimde beklemediğim bir görüntüyle karşılaştım. Burası çok kalabalıktı. Okul olduğunu düşünürken, aynı zamanda dağın başında okulun ne işi olacağı aklıma geldi. Herkes bana şüpheli bakışlar atsa da benden daha önemli işleri olsa gerek bu bakışlar fazla uzun sürmedi.

Yanımdaki kadın tatlı bir ses tonuyla "Kaç yaşındasın?" diye sordu. Üzerindeki kıyafetlerle eski dönemlerden kalma soylu kadınları andırıyordu.

"28 sen?" anlamadığım samimi bir kahkaha attı.

"Boşver." neden böyle dediğini merak etsemde fazla sorgulamadım. Merak ettiğim daha önemli sorularım vardı. Mesela ben buraya nasıl gelmiştim gibi.

Seri adımlarla merdivenleri çıkmaya başladık. Bir kat, iki kat, üç kat derken bitmiyordu mervdivenler, nefes nefese "Burada asansör yok mu?" diye sordum.

Kadın benim aksime rahat bir şekilde cevap verdi. "Hayır malesef teknolojiden biraz uzağız."

Başımla onaylarken kadını takip etmeye devam ediyor, aynı zamanda sorular soruyordum. "Siz kimsiniz ki bir çete falan mı? Gerçi o olasılık kalabalığı gördükten sonra yok oldu. Hayır kurumu gibi bir şey misiniz?"

Dediklerim ona komik gelmiş olsa gerek omuzları sarsılarak kahkaha atmaya başladı. "Hayır, hayır kurumu değiliz."

Sabırsız bir şekilde "Nesiniz o zaman?" diye sordum.

Ölü DolunayWhere stories live. Discover now