1.5

204 30 26
                                    



Ben hala dağın başındayım hiçbir yere giremiyorum gerçekten kusucam artık internetsizlikten bu bölümleri bile paylaşacağım diye nerelere çıkıyorum... kurtarın beni şu dağın başından.

Neyse iki bölüm birden yayınlayıp kaçıyorum şimdi.




Anlatacak kimse yoktur, çünkü anlayacak kimseniz yoktur.
-3391 Kilometre, B.A







Bambam



"Jackson gelmeyecek mi?" Diye sordum masaya son tabağı yerleştirirken. Saatlerdir odasından çıkmamıştı. "O, annesiyle tartıştı tüm gün. Sonra da evin kayıtlarıyla ilgili güvenlik şirketiyle konuşmaya gitti. Bir saat önce geldi ama iner mi bilmiyorum. Çağırayım mı?"

"Bekle, ben çağırırım." Diyerek Kai'yi durdurdum ve kollarımı çemreyecek koridora çıktım. "Jackson! Hadi gel akşam yemeği."

"Ben aç değilim. Siz yiyin." Diye kısa bir süre sonra cevap verdiğinde tekrardan bağırdım odasına doğru. "Olmaz öyle! Eğer gelmezsen Taehyung ben de yemek yemem diyor."

"Oynon konkom yömöm bok!" Taehyung arkamdan ağzı dolu bir şekilde bağırdığında terliğimi çıkarttığım gibi kafasına fırlattım. "Gerizekalı! Ağzın dolu söyleme şöyle bari!" Kahkaha atarak ağzını kapattığında Baekhyun bu seferde ağzını elleriyle kapatmıştı. "Gerizekalı! Gelip bizi de dövecek şimdi sus!"

Onlara gözlerimi devirerek tekrardan odasına döndüm. "Biliyorsun bu yemek yemeyince bir yerleri şişiyor. Uğraştırma bizi şunla hadi gel."

"Tamam tamam." Diye bağırdığında başarmış bir ifadeyle saçlarımı attırarak mutfağa girmiştim ki yüzüme saçma bir trip çarptı. "Aman iyi ki bir yerimiz şişti."

"Tae, tribini şey ettirme şimdi bana! sus ulan sus!" Baekhyun salatalığı zorla ağzına sokarak onu susturduğunda Jackson'da mutfağa girmişti. "Ooo, en sevdiğim kankim gelmiş." Kai kalkıp kendi sandalyesini verdi. Allah'ın yalakası.

Jackson ise kahvesiyle içeri girdiğinde onu kalktığı sandalyeye tekrardan oturtturdu ve kendi de başka, boş bir yere geçti. Tabağına yaptığım mükemmel ötesi, ismini asla hatırlamadığım ama, -bakın burasının altını egomla çiziyorum- mükemmel ötesi  yemeğimden koydum ona da.

O teşekkür ederek önüne döndüğü sırada Taehyung ağzını tutamayarak, "Bütün okulu inlettiniz bugün kankim. Sayenizde biyoloji dersinizi işleyemedik. En son Jungkook seni öpmeye geliyordu. Öptürmedin ama değil mi? Bak alnını karışlarım Jackson. Gece yatağında sana musallat olur, bir sürü böcek koyarım yatağına. Öptürmedin değil mi?" Elinde bıçak ile onu tehdit ettiğinde Baekhyun az önce attığım ve sebepsizce hâlâ masada duran terlikle vurdu kafasına.

"Allah'ın seviyesizi! Niye öptürsün Jungkook'a kendini? Burada ben varken o çapulsuzla mı öpüşecek Jackson?" O ikisine göz devirirken, ayağımdaki diğer terliği de çıkartarak bu seferde ben Baekhyun'a vurdum. "Sen varken mi? Uzak durur musun benim helalimden. Jackson bana ait."

"Cık. Cık. Cık. Cidden artık Jackson'ın ilerde sevgilisi olduğunda ikinizi de şikayet edeceğim. Görün o zaman kim kime ait, kim kimi öpüyor.. Hepinizin ebesinden öpsün de görün siz." Kai yine kim daha şerefsiz kupasının sahibi olarak kahkahasını attığı sırada Jackson arkasına yaslanmış bir şekilde gülümseyerek bizi izliyordu.

unless i'm with you | markson Where stories live. Discover now