0.4

278 37 66
                                    




🤍







Choi Youngjae



İki soğuk nevale vardı karşımda. Birisi dikmiş gözlerini karşısında telefonla uğraşan kişiye bakıyordu arada. Sonra dönüyordu tekrardan sevgilisine. Diğeri ise.. o kafasını bir kere bile telefondan kaldırmayacak kadar rahattı.

Sanki yeni gelen o değildi.

O kadar heyecanla beklemiştim ki karşılaşacakları ânı şimdi böyle bomboş duruyorlardı sanki hiç tanışmamış gibi ve bu çok sinir bozucuydu anlatabiliyor muyum?

"Ee Jackson, telefonun nasılmış?" Diye sinirle soluduğumda bakışlarını kaldırdı telefonundan. Ardından gözlerini etrafta gezdirdikten sonra kaldırdı telefonunu.

"Pardon ya. Bir arkadaşıma geldiğimi haber veriyordum."

"Bize niye vermedin?" Dedi Jaebeom düz bir tavırla.

"Aslında benim telefonum küçük bir kaza sonucu boğazı boylayınca," gözlerini bir anlık imayla oldukça esmer olan, çikolata gibi çocuğa çevirdi. Kucağındaki çantasında ayıcıklı bir anahtarlık vardı. Kai idi, yani sanırım. Bakışlar ona döndüğünde masum bir tavırla gülümseyerek Sehun'un arkasına saklanmıştı. Sehun'un yanında cidden çikolata gibi kalıyordu.

Sehun tuhaf bakışlar atarak ondan uzaklaştığında Jackson gözlerini ondan çekerek bize döndü. "Telefonu komple değiştirmek zorunda kaldım. Numaralar felan hepsi gitti. Bir de çok ani oldu dönüş tarihi. Yoksa elbette haber verirdim. Gerçekten... üzgünüm."

Samimi duruyordu sözlerinde bu yüzden fazla sorgulamadı Jaebeom ve kolunu omzuna atarak, "Döndün ya gerisini boşver." Saçlarını karıştırmıştı.

"Sizler?" Diye sordum merakla diğerlerine dönerek. O sırada adının Bambam olduğunu öğrendiğim kişi yüksek tabanlı botlarını geçirdiği bacaklarını kendine çekerken Jaebeom'un kolları arasından kurtulmuş olan Jackson'a yaklaştı.

"Onlar Jackson ile arkadaş, ben ise sevgilisiyim." dolgun dudaklarını Jackson'a doğru uzattığında, Jackson gözlerini devirerek sırıtmıştı. Sevgililer miydi?

Gözlerim kocaman olurken asıl kişininde sonunda dikkatini çekebilmişti konumuz.

"Sonunda oldunuz mu lan!?" Diyerek omzuna geçirdi bir tane Kai. Baekhyun ise dudaklarını büzerek, "beni aldatıyor musun Jackson-ah? Hani olursan benimle olurdun? Beni beni Baek-" çemkirmeye başlamıştı. Ta ki şimdiye kadar hiç konuşmamış olan Taehyung omzuna bir tane vurana kadar.

"Git ötede kıskan be! Düzgün kesemiyorum."

"Kimi kesiyorsun sen?" diye sordu Kai konudan koparak ama sorusu yanıtlanmamıştı çünkü Baekhyun bu seferde Tae'ye dönüp çemkirmişti. "Sen de mi beni aldatıyorsun, yazıklar olsun size!"

"Bana yüz vermeyen sendin bir kere hatırlatırım. Şansını kaçırdın, git ötede ağla." Dedi Taehyung gözlerini devirerek. Onu omzundan ittirmişti sağa doğru.

"Merak ettiğim bir şey var." Chanyeol o uzun boyuyla hafiften öne eğildiğinde Baekhyun ile göz göze gelmişti. "Seyyar gazino musun sen?"

"Hah?" İşte şimdi Baekhyun'ın ağzı açık kalmıştı. İkisi arasında güçlü bir elektrik çarparken gülmemek için dudaklarımı dişlemiştim ama belki de gülsem de belli olmazdı çünkü arkadaşları kahkahayı patlatmıştı bile. "Jackson, nasıl tanırdım rahmetliyi?" Demişti Bambam kahkahalarının arasından konuşarak.

unless i'm with you | markson Where stories live. Discover now