31.BÖLÜM ~...MÜHRÜMSÜN~

10.7K 545 260
                                    

Yine geldik, yine geldiniz... Hoş geldiz.

Yorumlarınızı bekliyorum. Yorum atalım mutlu olalım. Oy verelim, rahatça okuyalım.

Keyifli okumalar~

----------
"Senden istediğim tek şey, benim için kendine iyi bakman."

---------

Pamuklara sarılmış gibi yumuşak yer, huzur veren nefes alışlar... Diyardan diyara durmadan koşmak gibi, yorucu olan o mükemmel his. Güzelliği hisseden, hissetmeni sağlayan bu adam...

Dün gece çiçek açmıştım. Asla solmayacak bir çiçek... Yaprakları dökülse bile yenileyebilecek güçte bir çiçek. Aldığım nefes neden bu kadar güzel geliyordu? Odayı onun kokusu sarmıştı. Belki de bu yüzden.

Başımı yavaşça ona doğru çevirdiğimde yüz üstü yatmış olduğunu görmüştüm. Başı bana doğru dönüktü ve kolunu beni bırakmak istemezcesine belime sarmıştı. Dün gece dağıttığım saçlarının yüzüne uyum sağlaması kıskanılacak derece güzel gösteriyordu onu. Ona doğru döndüğümde yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. Elimi yüzüne doğru götürdüm. İçinde barındırdığı fakat bana göstermekten çekindiği birisi vardı. Onun acımasız tarafı... Masum görünen bu hali aldatıcıydı. Belki de sadece benim yanımda öyleydi. Yanağına değen soğuk elimin onu uyandıracağına emin değildim. Uyanmasını da istemezdim aslında, biraz daha uyukenki masumluğunu izlesem fena olmazdı.

Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu fakat dün gece oldukça geç uyumuştuk. Ve ben gerçekten yorgundum. Biraz sonra bu yorgunluğumdan eser kalmayacaktı belki ama bugün yataktan kalkmak istemiyordum.

Hala uyanmak bilmeyen yanımdaki adamın saçlarına dokundurdum elimi. Yumuşaktı. Nasıl bu kadar yumuşaktı? Elimi saçlarından tekrardan yanağına getirdiğimde baş parmağımı dolgun dudaklarına deydirdim. Bu dudaklara hapistim dün gece.

Utanarak elimi geriye çektiğimde dudağımı ısırdım. Sırt üstü uzandığımda derin bir nefes çektim içime. Kalbimin hızlı çarpması normal miydi? Çarpıyorsa bile şu an olması normal miydi? Gözlerimi sımsıkı yumdum.

"Günaydın küçüğüm."

Yeni uyandığını belli eden sesi ile ona baktığımda utangaçlığımı saklamaya çalıştım. Utandığımı belki ederek ona benimle dalga geçme fırsatını veremezdim. Güneş belimizin alt tarafına vuruyordu ve bu bile Alaz'ı rahatsız edecek kadar yeterliydi. Saraydaki odamıza gelen güneş ışığı yatağa vurmuyordu. Güneşin sıcaklığını yeni yeni hissetmeye başlayan bacaklarımı hareket ettirdim.
"Günaydın." Dedim gülümseyerek. Gülüşüme takılan gözleri onu da gülümsettiğinde bir anda bana doğru gelip dudaklarıma kapanmıştı.

Sabah öpücüğü diyerekten ben de ona karşılık verdiğimde bedenini kolu yardımıyla hafifçe kaldırıp üstüme eğilmesi ve elinin rahat durmaması ile bu işin sadece sabah öpücüğü olarak kalmayacağını anlamıştım. Dudaklarımdan kopamayan dudaklarını engellemek için ellerimi omuzlarına yerleştirip onu kendimden uzaklaştırdım. Kehribarları isyan edermiş gibi bana odaklandığında dudaklarımı yaladım. Bir bahane uydurmam gerekiyordu ki onu kendimden uzaklaştırabileyim. "Alaz, açım ben." Dediğimde kısa bir süre bana baktı. Şey gibi 'ciddi misin'.

Bana doğru eğildiğinde dudağının bir kenarı yukarıya kıvrıldı. "Ben de dün gece bir türlü doyamadım."

Gözlerim istemsizce büyüdüğünde iması ile bakışlarımı kaçırdım. Omzuna sert bir şekilde geçirdiğimde sesli bir halde gülmüştü. Sonunda üstümden kalktığında ani bir hızda beni üstümüzdeki pikeye sardığında ağzımdan ufak bir inleme kaçtı. Yaptığı ani hareket kasıklarımda ağrıya sebep olmuştu. Bakışları ne olduğunu anlamamış gibi üstümde gezinirken refleks olarak karnıma götürdüğüm elimi gördüğünde kaşları yukarıya kalktı. "Canını mı yaktım? Üzgünüm, bilerek olmadı." Sesi öyle içten gelmişti ki canımın acıdığını ölsem söyleyemezdim. Bakışlarındaki endişe ile karnımın üzerine koyduğu elini hareket ettirdi.

VAMPİRİN GELİNİWo Geschichten leben. Entdecke jetzt