¦ 65 ¦

581 56 145
                                    

06.03.2021

Bölümün geç geldiğinin farkındayım fakat yine çok yoğun günler geçirdim, ilham da yoktu ve hikayenin gidişatını da haliyle pek düşünemedim... Ayrıca o esnada telefonumda bir sorun yaşadım. Bundan dolayı bu bölüm bu kadar geç geldi 😬

Bu arada... 2 mart benim doğum günümdü 🎉 Peki, o zaman bu bölüm benden size bir hediye olsun 😍

Neyse fazla tutmuyorum, iyi okumalar ❤️

Tüm gözler Rose Malfoy'a bakıyordu artık. Genç kız bir an kötü oldu. Ona göre bu zamanı değildi. Annesi hâlâ uyanmamıştı. Ama bundan dolayı da aslında onlar konuşuyordu. Onlar aslında onun, Scorpius'ün ve Draco'nun üzülmesini istemedikleri için konuyu değiştirdiler. Bundan dolayı Rose buna karşı gelmedi. Konuşmak için tam ağzını açmıştı ki, arkadan bir ses duyuldu:

- Draco...

Draco o sesi duyunca aniden bedeni durdu. Kıpırdamadı. Başta inanamadı. Hayal gücü yine ona birkaç tur oynuyor diye düşündü. İçi parçalandı. Yine o hayal gücü benim içimi parçalıyor diyerek üzülüyordu. Fakat yinede inanmak istedi buna. Bu sese. Bir umut dedi kendi kendine. Belki gerçekten doğrudur. Belki gerçekten de ismi söylenildi. Belki de hayal gücü ona bir tur oynamadı. Bundan emin olmak istiyordu. Dolayısıyla başını hafifçe sesin geldiğe yere doğru çevirdi. Eşi, Hermione'ye baktı. O sadece uyuyordu. Gözleri kapalı. Kıpırdamıyor. Draco eşini böyle görünce daha çok üzüldü. Kalbi paramparça oldu. Demek ki hayal etmişti. Demek ki Hermione hâlâ uykusundan uyanmamıştı. Üzgün bir şekilde tekrar başını çevirdi. Tam çevirirken tekrar bir ses duydu.

- Draco...

Yine aniden durakladı. Hayal görüyordu. Evet, evet çünkü başka türlü olmazdı bu. Bu sefer arkasını dönmemeye karar verdi. Tekrar üzülmek istemiyordu. Tekrar kalbinin paramparça olduğunu hissetmek istemiyordu. Kızının aniden yanından geçip Hermione'ye doğru koştuğunu fark etti. Oğlu da ikiz kardeşini takip etti. Yoksa doğru muydu? Onlarda o sesi duymuşlar mıydı? Hayal gücü onunla ve hisleriyle oynamıyordu değil mi? Buna umutlanarak ve tutunarak, başını çevirdi. Hermione'nin hareket etmeye başladığını kendi gözleriyle görüyordu. Buna şahit olmuştu. Gözleri hâlâ kapalı olsa bile en azından hareket ediyordu. Ümit var diye düşünerek daha fazla beklemeden hemen çocuklarının yanına gitti. Onların yanına varınca, Hermione'nin elini tuttu. Sıkıca tuttu. Onun burda olduğunu ve onu yalnız bırakmadığın hissettirmek istiyordu. Titreyen bir ses tonu ile şunları söylemeye başardı:

- Burdayım... Hermione. İyi olacaksın.. Sana söz veriyorum.

Bunları söylerken eşine baktı. Uyanmasını o kadar çok istiyordu ki... Şu an tek istediği buydu. Uyanması. Hermione Granger Malfoy'un kahve rengi gözlerine bakıp dalmaktı. Ama ne yazık ki Hermione şimdi gözlerini açmıyordu. Arada sırada sayıklıyordu ve hareket ediyordu. Zümrüdüanka kuşunun göz yaşı, Hermione'nin yarasını hemen iyileştiremiyordu. Belli ki zamana ihtiyacı vardı...

Scorpius umut dolu bakışlarla Umay'a baktı ve ona annesi hakkında bir soru sormak istiyordu.

- İyileşmesi daha ne kadar sürer Umay?

Genç kız bunun aslında cevabını bilmiyordu. Hiç kimse bilemezdi ama Hermione'nin ailesi bir cevap bekliyordu. Bunu tamamen anliyabiliyordu. Doğal bir şeydi.

- Ne yazık ki Hermione'nin iyileşmesi ne kadar sürer bilmiyorum. Bunun hakkında tam bir cevap vermek doğru olmaz. Fakat sayıklaması ve biraz hareket etmesi çok iyi. Bana kalırsa, birkaç saat içinde uyanır.

Deep Darkness [DRAMIONE] Where stories live. Discover now