hold me - 22

9.4K 408 225
                                    

imagine dragons - next to me

önceki bölümdeki yorumlara yerlere yatarak güldüm gerçekten çok iyiydiler...

neyse hadi okumaya geçin 💘

Omzumun üzerinde beni huylandıran bir şey hissediyordum ama uyku sersemliği ile ne olduğunu çıkaramıyordum. Tamamen gözlerimi açtığımda yüz üstü bir şekilde yattığımı çıkarabilmiştim. Kafam onun olmadığı tarafa dönüktü.

Üzerimdeki çarşafa sıkı sıkı sarılarak sırt üstü döndüm, kafamı ona doğru çevirdim. Gözlerinde bir parlaklık, yüzünde ise dinginlik vardı. "Günaydın." diyerek gülümsediğimde gülümsedi. "Günaydın."

Gözlerimi cam tavana çevirdiğimde gün tam aydınlanmadığı için gökyüzünde bir kapalılık vardı.

Saatin kaç olduğuna bakmak için gözlerim duvarlarda gezindi ama burada saat yoktu. "Saat kaç?" diye fısıltılı bir şekilde sorduğumda bilmem dercesine dudağını büktü. "Burası zamanın durduğu oda. Maalesef saatimiz yok." diye kelime oyunu yaptığında utanarak yüzümü yastığa gömdüm.

Hafif sesli bir şekilde gülüp yan döndü ve dirseğinin üzerinde yükseldi. "Utanma aşamasını geçmedik mi?" diyerek soru sormasıyla yüzümü yastıktan kaldırdım. Doğrudan gözlerine baktığımda başımı olumlu anlamda salladım. "Farklı görünüyorsun." deyip parmaklarımı yanağında dolaştırırken dudağının ucu hafifçe kıvrıldı. "Bana iyi geldiğin içindir belki." diye cevap verdi.

Dudaklarımı birbirine bastırarak kaşlarımı kaldırdım. "Ağrın veya acın var mı?" diye sorduğunda bir süre vücudumu dinledim ama hayır ağrım yoktu. "Yok," dediğimde memnuniyetle başını salladı. "Çok naziktin, o an bile olması gerektiğinden daha az acı hissettim." İçinin rahat olmasını istiyordum.

"Her zaman böyle olmayacak, biliyorsun değil mi?" diye muzip bir sesle konuştuğunda gözlerimi iri iri açarak güldüm. Arsız adam!

"Canıma okuyacaksın yani, öyle mi?" diyerek gözlerimi kısarak konuştuğumda kahkaha attı. "Sana asla zarar vermem ama bundan sonra biliyorum ki karşılıklı olarak daha fazlasını isteyeceğiz." dediğinde duraksadım ve haklı olduğunu düşündüm. O an bile canımın yanmasını düşünmesem fazlası için yalvarırdım.

"Ne düşünüyorsun?" Sorusuyla birlikte gözümün önüne düşen birkaç saç telini kenara çekti. Gözleri açıkta kalan boynum ve gerdanımda dolanırken bacaklarımı birbirine bastırdım. "Benim için çok fazla olduğunu." dediğimde anlamamış gibi kaşlarını çattı. "Ben tecrübesizdim ve sen fazla büyüktün." diye üstü kapalı bir açıklama yaptığımda demek istediğimi anladı ve böbürlenerek güldü.

"Ne kadar büyük olursa olsun, neredeyse tamamını aldın." Söylediği şeylerin etkisi gecenin etkisinin silemediği vücuduma tekrar düştüğünde, zaten birbirine bastırdığım bacaklarımı mümkün olabilirmiş gibi daha da bastırmaya çalıştım.

Gözlerimi kaçırarak, "Çok açık sözlüsün." diye yakındığımda dudaklarını yanağıma sürttü. "Sevişirken sen de öyleydin."

O an bir şeyler söylediğimi biliyordum ama ne dediğimi hatırlamıyordum çünkü sesim mırıltı halinde çıkıyordu. Taviz vermeyen bir tavırla inkar moduna geçiyordum ki işaret parmağını dudağıma koydu ve beni susturdu. "Sakın inkar etmeye kalkma hepsi aklımda." diye inkarlarımın önünü kestiğinde dudağımı ısırdım.

Konuyu değiştirmek için dudaklarımı araladım, "Seninle her zaman günün aydınlanmamış zamanlarında uyanıyoruz." deyip gülümsediğimde boğazından beni onaylayan bir mırıltı çıkardı. Dirseği ağrımış olacaktı ki kolunu kafasının altına koydu ve yatar pozisyona geçti. Şimdi karşı karşıyaydık ve aynı açıdan birbirimizi izliyorduk.

just hold me • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin