hold me - 10

10.6K 525 164
                                    


Kulaklarım biraz önce doğru duyduysa bir ceza kelimesi işitmiştim ama emin olamıyordum...

Kaşlarımı hırsla çattım ve omuzlarından bastırarak onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. "Ne cezasından bahsediyorsun? Sanki ben senin çirkin fotoğrafını çektim!" Sinirli bir şekilde söylediğim şeyle birlikte ciddi tutmaya çalıştığı yüz ifadesi yerle bir olurken sanki ceza kelimesini hiç kullanmamış gibi geri çekildi ve ellerini birbirine vurdu. "Henry Cavill'in telefonunu alıp kaçmanın cezası." dedi zalim bir şekilde bakarak.

Tek kaşımı kaldırdım, o Henry Cavill ise ben de Arya Sönmez'dim. Evet, biraz adil bir karşılaştırma olmadı ama şu an elimize bu bulunuyor...

"Bak, saat sabahın altısına geliyor ve bu konuştuğumuz şeyler çok saçma. Fotoğrafımı sil diyorum ve sen ceza diyorsun. Tanrı aşkına!" dedim cümlemin sonlarına doğru sesime bıkmış bir ton vererek. Tek nefeste kurduğum cümlelerden sonra gözlerini kaydırdı ve bir adım geri gitti, bu hareketiyle bana biraz daha yer açmıştı.

Gözleri giydiğim sweatine kaydığında kaşlarını kaldırdı ve beğeni dolu bir bakışla üzerimi süzdü. "Kıyafetlerim sana yakışıyor. Yakında dolabımı birlikte kullanmaya mı başlayacağız yoksa?" Kurduğu cümleyle birlikte yerimde huzursuzca kıpırdandım.

Söylediği şeyle ilgilenmiyormuş gibi yapıyordum ama hoşuma gitmişti. İlk önce onun için önemli olan formasını giymiştim, şimdi ise restgele bir sweati üzerimdeydi. Ona çaktırmamaya çalışarak hafifçe kafamı eğip üstümü kontrol ettiğimde, kıyafetinin üzerimde fena durmadığını düşündüm. Bundan sonra güzele ne yakışmaz mantığı ile hareket edecektim.

"Rahat etmek için giydim yoksa giymezdim." dedim burnumu havaya dikerek. Beni ciddiye almadığını belirtircesine burnundan güler gibi bir nefes bıraktığında yüzüne kinci bir şekilde baktım. "Formamı verirsen üzerindekini sana bırakabilirim." dedi küçük çocuk kandırıyormuş gibi. Hah!

"Formanıza sonsuza kadar veda edin Bay Cavill çünkü bir daha asla göremeyeceksiniz!" dedim sinirle. Ne dediğimi idrak ettiğinde gözünü kaydırdı ve, "O formayı her halükarda alacağım Arya," dedi. "Şimdi konumuz senin telefonumu kaçırmanın cezası." Yapma ya.

"İstemiyorum ceza falan!" dedim kapris yaparak. Hem suçluydu hem güçlüydü! Beni duymamazlıktan geldi ve elini uzatarak gözümün önüne gelen birkaç saç telini kulağımın arkasına koydu. "Türkler sabahları harika kahvaltı hazırlıyormuş diye duydum. Bunu doğrulamanı istiyorum." dediğinde kaşlarımı kaldırdım ve yüzüne garip bir ifadeyle bakmaya başladım, "Ceza dediğin şey bu muydu?" diye sordum. Kafasını salladığında yaslandığım kapıdan sırtımı ayırdım ve ellerimi belime koydum. "Dokuzda dersim var ve beni yurda bırakman gerekiyor." dedim. Hadi ama der gibi suratını buruşturup ellerini öne doğru uzattığında birkaç saniye boş boş yüzüne baktım. "Tamam, tamam hazırlayacağım." dedim bıkmış bir ifadeyle. "Üstümü değiştireceğim daha sonra mutfağa inerim ve malzemelere bakarım." Türk kahvaltısı yapmayalı bayağı bir olmuştu ve Henry'i bir miktar bunun için kullanabilirdim...

"Aşağıda her şey var. Sadece mutfağa inebilir miyiz artık?" diye söylediğinde elimle kapıyı işaret ettim ve, "Çıkar mısın?" dedim, "Üstümü değiştireceğim."

Yüzü aydınlandığında aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini irileştirdi. "Mutfağa böyle inmeni istiyorum." dedi. Pardon?

Onu ciddiye almayarak yanına adımladığımda bedenini kapıya doğru zorlukla çevirdim ve kapıyı açıp dışarı ilerletmeye çalıştım. Tabii ilerletme kısmını yapamamıştım çünkü kendisi dağ gibiydi. Yalnız... Şu an adamı kendi evinde kendi odasından kovmaya çalışıyordum.

just hold me • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin